1. YAZARLAR

  2. ERDAL EKER

  3. Sözlerimiz ve İşlerimiz
ERDAL EKER

ERDAL EKER

Yazarın Tüm Yazıları >

Sözlerimiz ve İşlerimiz

04 Kasım 2015 Çarşamba 11:00A+A-

“Bugün Allah için ne yaptın?” sözü bize neleri hatırlatır? Hemen sözün başında, “Tüm işlerimiz Allah içindir.” deyip sıyrılabilir ya da başka bir hassasiyet geliştirebiliriz. Günlük programımıza –eğer varsa- şöyle bir göz attığımızda boşlukları doğru bir şekilde doldurma ve önceliklerimizi belirleme konusunda duyarlı davranabiliriz. Rüyalarımızı süsleyen projelerimize ilk adımı atma tedirginliği ve ataletinden kurtulmak için küçük ama sık adımlarla çaba sarf edebiliriz.

Muhasebemizi yaptığımızda eksik yönlerimizi yakalama ve daha doğru işler çıkarma yolunda bir adım daha atabiliriz.

Kendimizi, ailemizi, yakın ve uzak çevremizi  ıslah etme sorumluluğumuzu hangi programa göre başaracağız? Okumalarımızı, sohbetlerimizi, yeni “vahiyle uyumlu” alanlar oluşturma ve istikrarlı bir şekilde geliştirme çabalarımızı hangi programa göre sürdüreceğiz?

Konformizm gibi bir hastalığımız var. Sabah namazlarından sonraya bir program koyamıyoruz gecelerimizi ihya etme konusunda zaaflarımız var. Pazar tatillerine çok alıştık. Ali Değirmenci’nin dediği gibi ‘’Mezarda dinlenecek çok vaktimiz var.’’ O halde bu yakiniliği yakalamışken niçin yarış bittikten sonra da koşan atlar olmayalım? Niçin bize verilen bu ellerin bu ayakların şükrünü eda etmeyelim.

Ailelerimizi ıslah etme çabası yerine, aile konforunu koruma ve daha iyisine sahip olma gayretlerimiz çoğalmış. Salih amellerin süslediği, başköşesini kıblegaha döndürüp tüm efradu iyaliyle gönülden “Allahu ekber” diyerek namaza durmadığımız, okunan kelam-ı kerime birlikte ağlayarak ‘’Ya Rabbi! Beni, anamı, babamı, evime gireni ve çıkanı, çocuklarımı ‘yakıtı insanlar ve taşlar’ olan cehennem azabından koru!’’ diye dua ederken açılan her bir elden, genişleyen her bir göğüsten amin seslerinin yükselmediği ne kadar çok mümin evi var artık.

İnancımız ve birikimimiz bizleri Medine’ye taşımalı, eteklerimizden köylülük ve basit hesaplar döküleceğine terbiye olmuş bir mümin duyarlılığıyla şehrin kaldırımlarını döşemeliyiz. Ortada bir resim varsa harmoniye katkı sağlayacak bir renkte biz katmalıyız. Benin biz olması için ellerimizi tevazuyla kenetlemeli, başkasının emeği üzerinden başarı devşirmemeliyiz. Herkes “Bu çorbada benim de tuzum olsun.” hesabı yapmalıdır. Tüm işler Allah’a döner ve bizlerde ondan hesaba çekiliriz. Şu seküler tayfadan bizi ayıran da ‘’Ben yaptım.’’, “Ben demiştim.’’, “Ben olmazsam asla bunu başaramazlardı.’’, “Yatıp kalkıp bana dua etsinler.’’ hamlığından beri olmamızdır.

“Ey Ali karşında saf tutan şu cengaverlerden birine hidayet senin vesilenle verilecekse şu koca kainatın üzerine hayat belirtisi olan güneşin doğmasından daha hayırlı bir amel işlemiş olursun.” bilinciyle düşmana bile önyargısız yaklaşarak onu şeytanın dostluğundan kurtarmak,

“Ey Musab, Mekke’de hiçbir düğün sensiz değildi ama şimdi sen Medine’nin öğretmeni ve gençlerin modelisin.” heyecanıyla o renge bürünmeye çalışmak,

“Ey Rabbim karnımdakini tüm köleleştirici bağlardan azade olarak sana adıyorum, güzel bir bitki gibi yetişecek Meryem’imden nice İsalar doğsun ki insanlık kurtulsun” diye nidada bulunan narin Salihaların ayak izlerini takip etmek,

Daha nicelerinin neşv u nema bulması için ne çok Hasan El- Bennalara ne çok Seyyid Kutuplara, İskilipli Atıflara, Macidelere Türkmenlere, Özlemlere Özyurtlara, sana, bana ve yanımda saf bağlayarak duran kardeşime bacıma, bize ne kadar da ihtiyaç var!

Allah günleri insanlar arasında dolaştırıyor, henüz gündüz var ve güneşte üzerimizde parlıyorken tohumumuzu ekip tarlamıza bakmalı ve ellerimizin nasırlaşmasından, sırtımızdan terlerin akmasından hatta bazen sinirlerimizin gerilmesinden, kızgınlık ve sevinçlerimizden umutsuzluğa kapılmamalı hatta mutluluk duymalıyız. Sevincimizi katlamak için çabalarımızı da katlamalıyız. Tarla bizim hasat bizimdir, Rabbimiz zamanın ve mekânın sahibidir. Sahip olduklarımız üzerinden sorguya çekildiğimizde de mazeret sunamayacağız.

“Kendimizi olumlu yönde değiştirmek için” programlı hareket edelim ve çabalarımızı çoğaltalım.

Ali, Ayşe, Cenk, Corc ya da Michel, adımız ne olursa olsun karşımıza gelecek sonuç, sunduğumuz ürünün bedelidir.

YAZIYA YORUM KAT

4 Yorum