“Görevi itibariyle, halen cumhurbaşkanı olan Sarkozy birkaç gün daha siyaset ve medya arenasını işgal edebilir. Nicolas Sarkozy'nin kampanya ekibi tarafından, bu trajediden yararlanmak için ağızlarını açmakla suçlanan rakipleri ise biraz daha figüranlık yapmak zorunda kalacaklar.

 

Son zamanlarda meydana gelen olaylar Sarkozy’ye 'tekrar son derece güçlü bir başkanlık havası' verdi. Fransızlara birlik çağrısı yapan ve onları koruyan bir başkan olarak ön plana çıkan Nicolas Sarkozy, bu süreçte Fransızların takdir edebileceği bir siyasi duruş sergiledi.”

 

Fransız basınında yer alan diğer yorumlarda da, saldırılar, 'Le Pen için bu tanrının bir lütfu' olarak tanımlanırken, şu ifadeler de yer aldı:

 

“Marine Le Pen, ‘hafife alınan fundamentalist risk’e gösterilen gevşekliğe ates püşkürdü ve fırsattan istifade, bulduğu bu alana hücum eden Ulusal Cephe adayı (FN: Front National) niyetini yineleyerek, seçildiği takdirde bu tür katillerin ölüm cezası ile cezalandırılmaları için bir referandum düzenleyeceğini belirtti. Bu, oy toplama açısından faydalı sonuçlar veren bir strateji olabilir.”

 

Fransız aydınları ise Toulouse'da işlenen cinayetlerin, daha önce göz ardı edilen "terörizmle mücadele" ve aynı zamanda göç ve entegrasyon meselelerini gündeme getirebileceğini de belirtiyorlar.

 

CAP Başkanı (Conseils, analyses et perspectives - Tavsiyeler, Analizler ve Perspektifler) Stéphane Rozès'ye göre, bu olay  terörizmle ilişkilidir . Rozès, tartışmaların "kimlik, entegrasyon, göç sorunları" gibi konuların siyasete alet edilmesi riskiyle gelişeceğini de kaydediyor. Cevipof’tan Pascal Perrineau'ya göre ise, şüphesiz ki bu konular şu ana kadar baskın olan ekonomik ve sosyal konuları ikinci plana atarak, kendilerini gündeme dayatacaktır. IFOP'tan Frédéric Dabi ise bu konuda daha ılımlı. Dabi'ye göre Montauban ve Toulouse istihdam ve işsizlik gibi ekonomik konuları gölgelemeden  "toplumsal konuları" vurgulayabilir.