1. YAZARLAR

  2. Orhan Miroğlu

  3. Sobasız çadırda rahmetli olan kardeşimiz: Deniz Olgun
Orhan Miroğlu

Orhan Miroğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Sobasız çadırda rahmetli olan kardeşimiz: Deniz Olgun

17 Kasım 2011 Perşembe 10:54A+A-

Kar yağıyor Van’a..

Bir araç bulabilen, buna imkânı yeten Vanlılar, Van’ı terk ediyorlar..

Van’da hayatın ışıkları bir bir sönüyor..

Şimdiye kadar 250 bin insanın şehri terk ettiği tahmin ediliyor, ama gerçek istatistikler belki de çok farklıdır..

Bir süre sonra özellikle köylerden hiç haber alınamayacak.

1976’da Çaldıran ve Muradiye’yi vuran depremden sonra da böyle olmuştu..

İlk kar yağmaya başladığında insanlar yollara düşmüş, depremin en çok zarar verdiği Çaldıran, Muradiye ilçeleri bir iki hafta içinde birer hayalet şehir haline gelmişti.

Kar altında kalan çadırlarda yaşamak çok zor..

Çadırda donmamak, soba dumanından zehirlenmemek ve elektrikli ısıtıcıların yol açabileceği yangınlardan korunmak için günün ilk ışıklarına kadar nöbet tutulur sırayla.

Uzun kış gecelerini çadırda geçirenlerin hayatta kalmak için başka şansı yok çünkü.

Lakin çadırı ısıtmak için, içini sürekli sıcak tuttuğunuzda, bu sefer de, çadırın üstüne ve etrafına yağan karlar eriyip, çadırın altına kadar iner..

Önlemler, yerlere serilen naylonlar filan kâr etmez..

Güne, geceden eriyen bu kar sularının içinde başlarsınız..

Bugün dünyada, katı yakacak kullanılan sobalara elverişli çadır üretimi yok artık..

Van’da dağıtılan çadırların çoğu, standartlara uygun, katalitik ve elektrikli ısıtıcının kullanılabileceği çadırlar.

Ama arada zehirlenmeler olmuyor değil.

Vural Ailesi, belde belediyesinin dağıttığı çadırda kalıyordu.

Bu altı kişilik aile, sobadan yayılan karbonmonoksit gazından zehirlendi.

Derya ( 13) ve Umut Vural ( 14) kardeşler hayatlarını kaybettiler.

Yetişkinler, gençler küçük yaştaki çocuklara nazaran, kendilerini koruyabilir ve zor şartlara karşı koyabilirler.

Ama ya çocuklar, hele de engelli çocuklar?

Kar altında kalmış o çadırlarda eksi on derece soğukta onlar nasıl yaşayabilir?

Depremden sonra Van ve Erciş’te ve köylerde kaç engelli çocuk, depremden etkilendi, bunun hesabı var mı ortada?

O çocukların sürekli olarak kullandığı ilaçlar temin edilebildi mi?

Doktor kontrolleri zamanında yapılabildi mi?

Derdini anlatamayacak, kendini koruyamayacak durumda olan o çocukların, kar-kışta çadırlarda tutulması, cinayetten farksızdır.

Haberlere bakılırsa 21 bin çocuk Van depreminden etkilendi.

Üç çocuğun annesi, 109 çocuğun babası öldü.

Üç engelli çocuk kimsesiz kaldı.

Ve çadırkentlerde şimdi üç bin çocuk kar altında yaşam mücadelesi veriyor..

O çocukların arasında engelli olanlar da var.

Onlardan birini Deniz Olgun’u geçen hafta kaybettik.


Deniz henüz yedi yaşındaydı.


Depremden sağ kurtuldu, ama annesi, babası ve 11 kardeşiyle beraber aç ve açıkta kaldı..


Babası depremden sağ kurtulabilmiş çocuklarının kalabileceği bir çadır aradı durdu.


Sayısız defa ilgililere başvurdu, ama çadır alamadı.


Alamayınca da naylondan derme çatma bir yere koydu çocuklarını..


Deniz epilepsi hastasıydı ve epilepsinin hiç hoşlanmadığı şey soğuk havalardır.


Soğuk hava epilepsiyi tetikler, harekete geçirir..


Deniz kimbilir o naylondan çadırın altında kaç kez nöbet geçirdi, kaç kez sabahlara kadar titredi durdu..


Körpecik bedeni soğuğa, kara 18 günden daha fazla dayanamadı Deniz’in.


Zatürree oldu.


Sahra hastanesine kaldırıldı önce, derken Bitlis, Batman hastaneleri..


Ama olan olmuştu artık, tıbbi müdahaleler bir işe yaramadı ve Deniz kurtarılamadı.


Deniz Olgun ilaçlarını alabilseydi, sıcak bir yerde uyuyabilseydi ölmeyecekti.


Engelli ve epilepsisi olan bir çocuğa kimse bir kutu ilaç uzatmadı.


Ve ilaçlarını alamayan Deniz, o soğuk naylon çadırın altında birkaç gün yaşayabildi ancak.


Sonra da öldü.


Depremden sağ çıkan engelli bir çocuğu yaşatamadık..


Bu ülkenin utancıdır bu cinayet..

Van Valisi, 15 aralıka kadar çadırlarda kimsenin kalmayacağını açıklamış.

Yani Van halkı ve Deniz gibi engelli çocuklar –ki çadırda kalan üç bin çocuk arasında engelli olanların sayıları ne kadardır, bilinmiyor– bir ay daha ölüm-kalım mücadelesi verecekler..


Uludağ Sözlük, Deniz Olgun için “Sobasız çadırda rahmetli olan kardeşimizdir..” diye yazmış..

Kalan çocuklarımızı rahmete uğurlamak yerine, soğuktan, kardan ve çadırlarda yaşamaktan bir an önce kurtarmaya bakalım..

Bir ay daha o zor koşullara onları mahkûm etmeyelim, vicdanımız daha fazla acımasın..

***


Pazartesi günü bu köşede okuduğunuz Ferit Edgü yazısına Sennur Sezer bir not düşmüş:


“Merhaba Miroğlu, bir tek şeyi düzelteyim, Ferit, Adnan Özyalçıner, Egemen Berköz, Operacı Erol Uras ve daha niceleri falan er öğretmen olarak değil yedeksubaylığa yeğledikleri gönüllü yedeksubay öğretmen olarak gittiler Doğuya. Hiç biri öğretmen değildi yani. İki kurum arasında fark var.”


Sevgili Sennur’a teşekkür ediyor, yazıda geçen bu kısmı, ondan gelen bu doğru malumatla düzeltiyorum.


[email protected]

TARAF

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum