Müşrik Mekkelilerin baskı ve zulmüne daha fazla dayanamayan ve Habeşistan"a, adil Kral Necaşi"nin ülkesine hicret eden 90 kişilik grubun başı Cafer Bin Ebi Talip ile onları Necaşi"nin elinden almak üzere müşriklerin temsilcisi olarak huzurda bulunan Amr Bin As arasında geçen konuşmada Amr Bin As, Necaşi"ye; “Bir de kadınlar hakkındaki düşüncelerini dinleyin. Onları bizimle eşit olduğunu söylüyorlar. Biz kadınları alır, satarız ve kullanırız” diyor.

  Bunun üzerine Cafer Bin Ebi Talip: “Ey Amr, seni doğuran anana karşı olan saygın bütün kadınlara karşı olmalı” cevabını veriyor.

Hayrünnisa Gül veya herhangi bir kadın üzerinden sırf inancı üzere başörtüsü taktığı için çirkin saldırıları, yorumları, teklifleri, direktifleri, kendilerinde hak görüp yeri geldiğinde de “benim annem de başörtülüydü”, “benim babaannem de başörtülüydü” ahkamını kesenlere çağlar ötesine gidip Cafer Bin Ebi Talip"in dilinden hatırlatmak gerekiyor: “Sizi doğuran annenize karşı olan saygınız, bütün kadınlara karşı olmalı!” Ya da sizin annenize, eşinize, kız kardeşinize karşı saygınız, onlara bakışınız bu mu?

Doyasıya, kıyasıya incitmeye, yıpratmaya, üzmeye çalıştığınız Hayrünnisa Gül"e yapılan saldırılar sizlerin annesine, kız kardeşine yapılsa ne düşünürdünüz?

Başları kapalı olduğu için açılmaları istense ya da açık olduğu için kapanmaları dayatılsa hem de en iğrenç şekilde dillere dolansa, günler haftalar süren linç kampanyaları başlatılsa mesela?

Aynı soruyu Ayşe Böhürler fikirlerini söyledi diye ona hakaret edenlere de sormuş olalım. Hem de Böhürler"e, sözüm ona hassasiyetlerinden dolayı karşı koymuş olanlara…

Kadınlar söz konusu olduğunda insafsızlığın her türlüsünü kendisinde hak görenlerin tümüne, “sizi doğuran anaya olan saygınız bütün kadınlara karşı olmalı” diyelim bir kez daha.

Kimi başörtüsüne karşı olduğu için kimi sözde taraf olduğu için giriştikleri bu linç kampanyasında laf düellosunda birbirinden kalır yanları yok ama her iki kesiminde bu kıran kırana çarpışmanın arasında soluklanıp alacağı bir ders var.

Cafer Bin Ebi Talip"e bu sözü söyleten, ona bu asil ruhu taşıtan İslâm saygıyı, seviyeyi, çuvaldızı batırmadan önce iğneyi kendinize batırmanızı öğüt veriyor günümüz tabiriyle “empati” diyor. Çok değil, mangaldaki külleri savurmadan önce az biraz empati.

Ve siz, “siz biz” kamplaşmasının kadınlı erkekli mimarları. Beğenmediğiniz İslâm aynı şeyleri sizlere de söylerken, anlayışı aynen ve tıpkı sizin gibi düşünenlere Amr bin As şahsında böylece veriyor dersini.

 Benim tanıdığım cumhurbaşkanı eşleri Semra Özal, Nazmiye Demirel, Semra Sezer…

Hiç birine, Cumhurbaşkanı eşisiniz bu ülke halkı Müslümandır manevi değerlerine saygı duymanız dolayısıyla onlar gibi yaşamanız gerekir baskısı yapılmadı.

Bırakın gazetelerde sütun sütun haberler, köşe yazıları döşenmeyi, bırakın karikatürlere konu edilmeyi, bırakın ilanla çağrı yapmayı bir satır telkin, tavsiye dahi olmadı. Bu ülke Müslüman bir ülkedir örtün başınızı, başörtüsü ağır kaçıyorsa bone takın, olmadı türban takın, etek boylarınızı uzatın, kokteyllerde giydiğiniz tuvaletlere dikkat edin siz bu ülkeyi temsil ediyorsunuz demedi kimse, demedik…

Rahatlardı bu hanımlar. Çok rahatlardı. Şimdi Hayrünnisa Gül"ün attığı her adım takip edilecek, kurduğu her cümle, giydiği her kıyafet, başörtüsünün renginden nem kapılacak… Hayrünnisa Gül"e bu zorluğu yaşatacak olan ne? Müslüman bir hanım olarak dininin emri olan başörtüsünü takmış olması. Kimliği, inanışı onu mercek altında tutacak tüm bir köşk macerası boyunca.

Her resepsiyon, her açılış, her davet, her kokteyl ayrı ayrı suni fırtınalar estirecek medya aleminde.

Tamam bunlar olacak ama lütfen tüm bu fırtınaları Hayrünnisa Gül üstünden estirirken bir dala basıp bin dalı salladığınızı, annenizi, anne olacak kızlarınızı, kız kardeşlerinizi, eşlerinizi de düşünün son sözünüzü söylemeden onların gözüne bakın son bir kez ve tüm insafsız söylemlerin onlar üstünden yapıldığını düşünün hazmedebiliyorsanız, kendinize yakıştırabiliyorsanız ondan sonra dönsün diliniz döndüğünce. Annenize olan saygınızı okuyalım tüm kadınlar nezdinde…

 Vakit