1. YAZARLAR

  2. Mustafa Ünal

  3. Şike politikası
Mustafa Ünal

Mustafa Ünal

Yazarın Tüm Yazıları >

Şike politikası

07 Aralık 2011 Çarşamba 07:32A+A-

İlk işareti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş verdi, "İmzamızın arkasındayız." dedi.

Son noktayı ise AK Parti'nin diğer Grup Başkan Vekili Nurettin Canikli koydu; "Biz yasayı aynen Köşk'e göndermekten yanayız." dedi. Bu iki açıklama AK Parti'de veto yönünde esen rüzgârları tersine çevirdi. Elitaş ve Canikli, Başbakan Erdoğan'dan sinyal almadan konuşmuş olamaz. Söyledikleri, kişisel görüşleri veya şahsi düşünceleri değil. Artık rahatlıkla söyleyebiliriz ki AK Parti'nin politikası 'Cumhurbaşkanı Gül'ün veto ettiği şike yasasını, üzerinde değişiklik yapmadan tekrar gönderme' yönünde şekillendi. Çok geçmeden de komisyonda perşembe günü görüşeceği haberleri yayıldı. Genel Kurul'a ise hafta sonu bütçe görüşmelerine kısa ara verilerek gelecek.

AK Parti tek başına değil, onu diğer partiler izledi. Cumhurbaşkanı Gül'ü vetosu nedeniyle eleştiren MHP lideri Bahçeli, grup toplantısında "Şike kanunu tekrar Meclis gündemine aynı haliyle gelirse biz sözümüzün ve kararlılığımızın sonuna kadar arkasındayız." dedi. CHP'den de benzer minvalde açıklamalar geldi, Grup Başkan Vekili Tarhan "Bu yasa metnini bir hukukçu olarak değerlendirdim, altındaki imzanın arkasındayım." dedi.

Meclis'te grubu bulunan üç büyük parti şike kanununu değiştirmeden aynen Çankaya'ya göndermek yönünde tavır aldı. Türk siyasetinde uzlaşmanın ne denli güç sağlandığı aşikar. Üç partinin birlikte hareket ettiği örnekler yok denecek kadar az. Seçim vaatlerine rağmen yeni anayasa konusunda henüz bir adım atılamadı. İktidar ve muhalefet partilerinin 'şike ve şiddette ceza indirimi' öngören değişiklik üzerinde kısa sürede konsensüs sağlamaları ilginç...

Görünen o ki Gül'ün veto gerekçeleri hiç dikkate alınmayacak. Aynen göndermenin anlamı bu... Cumhurbaşkanı, bir gün önce Çankaya Köşkü'nde medya mensuplarına 'Cezada caydırıcılık etkisinin yok olduğunu gördüğü, suç ve ceza dengesini yetersiz bulduğu için' Meclis'e iade ettiğini açıklamıştı.

Gül'ün gerekçeleri kamu vicdanında karşılık buldu. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç biraz da bu olumlu havanın etkisiyle veto için "Hayırlı oldu." dedi ve ekledi: "Hiçbir milletvekili tekrar Meclis'e getirmeye cesaret edemez." AK Parti'de şike konusunda farklı düşünenlerin varlığı sır değil.

Komisyon aşamasında bir milletvekili parti politikasına rağmen 'hayır' oyu kullandı. Genel Kurul'daki oylamalar sırasında 'oy vermediğini' övünerek anlatan milletvekilleri çıktı. Hele Gül'ün 'yasadan rahatsız olduğunu' açıklamasından sonra neredeyse kanunun savunanı kalmadı.

Aslında Başbakan Erdoğan'ın da başlangıçta değişiklik önerisine sıcak bakmadığını biliyoruz. İki ay önce Güney Afrika seyahatinde "Şike olaylarının soruşturulduğu bir zamanda 'bu kanunu değiştirin' taleplerini, altını çizerek söylüyorum şahsen olumlu bulmam." demişti. Kanun üzerinde oynama yapılmasının 'kişiye dönük' düzenleme algısını oluşturacağını söylemişti.

Gelinen noktanın izahı mı? Gerçekten zor.

AK Parti, ceza indiriminde neden bu kadar ısrarcı olduğunu kamuoyuna anlatabilmiş değil. Yargı süreci devam ederken Meclis'in yasal düzenleme yapması acaba yol olur mu? Balyoz ve Ergenekon gibi davalara emsal oluşturur mu? Bu sorular ciddi ve ilk günden beri endişe kaynağı. CHP milletvekilleri, komisyondaki müzakereler sırasında aynı birlikteliğin diğer davalarda tekrarlanmasını istedi.

Farklı düşünen milletvekillerinden birkaç istisna dışında parti politikasına aykırı oy kullanmalarını beklememek lazım. Bir burukluğa neden olacağını söylemek gerekir. Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar, "Türkiye ikinci bir Habur vakası yaşayabilir." dedi.

AK Parti, şike yasasına basit bir spor olayı olarak bakmamalı; süreç ofsayda düşme, taca çıkma riskleri içeriyor.

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT