1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. Sekülerizmi i’tikâdlaştırmak mı, sekülerliği aşmak mı?
Sekülerizmi i’tikâdlaştırmak mı, sekülerliği aşmak mı?

Sekülerizmi i’tikâdlaştırmak mı, sekülerliği aşmak mı?

“Bugünün İhyasından Yarının İnşasına” üst başlığı ile çıkan aylık “Vuslat” dergisinin Ağustos 2021 tarihli sayısı ağırlıklı olarak “Sekülerizm Dosyası”na ayrılmış.

11 Ağustos 2021 Çarşamba 04:11A+A-

Ali Gözcü / HAKSÖZ HABER

Editör tarafından yayınlanan dosyayla ilgili sunum yazışında konuya şöyle yaklaşılmış:

“ ‘Sekülerizm’, dini inançların, kurumların ve pratiklerin toplumsal önemlerini yitirdiği bir anlayış olarak görülmektedir. Seküler, ‘Çağ’ ya da ‘Çağın ruhu’ anlamına gelmekte, dünyaya ve dünyevî şeylere ait olma ve ibadethaneler ile din ilişkilerinden uzaklaşmak demektir. Bu sebeple İlahî Dinin itibarını zedeleyici bir tehlike olarak görülmektedir.”

“Sekülerleşen İ’tikadımız” başlıklı yazısına Melikşah SEZEN, merhum İsmail Fennî Ertuğrul’un (ö. 1946) “Lûgatçe-i Felsefe” adlı kitabından bir tanım alıntısıyla giriyor: Ertuğrul, Sekülerizmi, “Her şeyi hayat-ı dünyeviyyeden ibaret addetmeye bir meyil” olarak tarif etmekte ve “dünya hayatını ebedî olan uhrevi hayatın yerine ikâme edip, ‘inâyet-i ilahiye’ yerine ilmi ve ‘ilmi ilâhi’ yerine de insaniyetperverliği kabul etmek” olarak çerçevelediğini vurgulamaktadır.

“Sekülerliği Aşmak Âdem (a)’dan Bu Yana ‘İstidrâc’ Sapmasını Aşmakla İmkânlıdır” başlıklı yazısırda Hamza TÜRKMEN, “Sekülerleşme eğilimi hem iktidar merkezli hem insan merkezlidir” diyor ve “hem dikey/siyasi hem yatay/toplumsal tarih akışında İslamî aidiyet bütünlüğünü kaybetmekten doğan; kişi ve zümrelerin nefislerini, hazlarını, istikbar hırslarını hayatın önceliği haline getirmelerinden kaynaklanır” tarzında konuya bir teşhis koyuyor. Sekülerleşmeyi “istidrâc” sapmasını durdurup (Hanbel’in aktardığı bir hadise göre, hududullahı aşarak ‘kişinin günahlarına rağmen istediği bolluk ve refaha kavuşması’na) aldanmadan aşabileceğimizi ifade ediyor.

“Alafranga Sekülerimden Alaturka Sekülerizme” yazısında Prof. Dr. Bedri GENCER’e göre Din’in gayesi ahlaktı ama Luther, Descartes, Kant ve Feurbach yeni Tanrı, bilgi ve ahlak anlayışlarıyla seküler ahlakın temellerini attılar. Özellikle Feurbach ‘ilahi haşmet-jnsanî zillet’  tezadını reddettti. “Ona göre ancak Hıristiyanlığın kurguladığı kahhar, meçhul Tanrının reddiyle insan, insan olabilir. …Din, ahlaksızlığın kaynağıdır; ahlak ile din, iman ile sevgi birbiriyle doğrudan çelişir. Feurbach’tan Nietzsche’ye sekülerizm, ateist hümanizm (Allahsız ahlaklılık) olarak şekillenmişti.” Batı’da sekülerleşmenin birinci merhalesi Feurbach ile vhlâkın din dışına, ikinci merhalesi, Marx ile ideoloji alanına taşınmasıydı.

Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, Prof. Dr. Ahmet Çiğden ve Mısırlı yazar Hüsam Tamâm’dan yaptığı alıntılarla yazdığı Müslümanların Sekülerizmle İmtihanı” makalesinde eğitimci yazar Nejdet MEŞE, “ekülerizme karşı İslam’ın cevabından bahsederken, “Öncelikle şu hakikat bilinmelidir” diyor: “İslam kendi nizamını inşa etmeden, kend binasını kurmadan önce insana arsasını temizlemeyi önerir.”

Prof. Dr. Hamdi GÜNDOĞAR ise “Sekülerleşmenin Dinî İnanç ve Yaşantı Üzerindeki Etkileri” başlıklı incelemesinde sekülerizmin çağdaş araçları olarak internet ve sosyal medya konusunu ele alırken, şehirleşme süreci ile modernitenin güçlendiğini son yıllarda iki yılda bir yapılan anketlerde düzenli namaz kılma, oruç tutma ve Haşr’a inanma oranlarının azar azar zayıfladığını belirtmiştir.

“Sekülerleşmenin Sinsi Şekli: İslâmî Sembollerin İstismarı” başlıklı yazısında Mehmet YILDIRTAN, “Bu yola Allah rızası için çıktık” cümlesini kuran kişi ve camiaların siyaset veya ekonomi alanlarında olsa gerek ahlaksız yol ve yöntemlere başvurmalarının sekülerleşmenin sinsi hali içinde olduklarını vurgulamaktadır. Dosya konusu da dergi kapağına “Sekülerizm Kıskacında İnsanlık!” başlığı ile taşınmış.

Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN’in “İslam’da Para ve Kripto Para İlişkisi” de, Abdullah DÂİ’nin “Rasûlullah (s.a.s.)’ın Dilinden Muvahhid Mü’minin Sosyal Ahlâkı” yazısı da dosya konusuyla alakalı. Özellikle Dâi, yazısında Kur’an bütünlüğünde konuyla ilgili ayetleri ve bu ayetlerin Resulullah (s)’in diliyle uygulamalı açılımı olan hadisleri güzel bir şekilde tasnif etmiş, Türkmen ve Yıldırtan’ın arayışlarına Kitab ve uygulamalı Sünnet rivayetlerinden cevap oluşturmaya çalışmış.

Dergi’de Ahmet VAROL“ Afganistan İstikrara Kavuşacak mı?” yazısında “Taliban’ın Afganistan’ın geleceğinde aktif olarak yer alacağını gören uluslararası ve bölgesel güçler de onunla köprüleri inşa etmeye hazır olduklarını ima etmeye çalışıyorlar” tespitinde bulunuyor. Hüseyin K. ECE ise “Kulların Görevi -Allah’ın Hakkı” başlıklı yazısını ilgili ayetleri tasnifleyerek tamamlarken Allah’ın yeryüzünü ıslah etmesini, yeryüzünü maddi manada halk ettiği nimetlerle zenginleştirmesi;  ama düzene konan evreni maddi ve manevi alanda ifsad edenlere karşı vahiyle insan ve toplum hayatını ıslah etmemizi emrediyor” diyerek “Allah’ın yarattığı tabiatı ve insanın maddi ve manevi hayatını tahrip etmek fesat; onları korumak ise O’nun kulları üzerine hakkıdır.” Cümlesiyle yazısını sona erdiriyor.

Dergiye ayrıca Seyfuislam ÇAPANOĞLU “Namazları Kabul Edilmeyenler” başlıklı fıkıhla ilgili yazısıyla; Süleyman GÜLEK davet bilinciyle ilgili “Doğru ve Güvenilir Olmak” başlıklı yazısıyla; Muhammed İSLAMOĞLU ve Zübeyde NALBANT ise hidayet ve yöntemle ilgili, Kur’an ve İslâm’ı anlamak konulu deneme yazılarıyla katkıda bulunmuşlar.

Derginin ön iç ve arka dış kapağında Sadakataşı ve İHH İnsani Yardım Vakıfları’nın su kuyusu için bağış ve ümmet coğrafyasındaki yetimler için sponsorluk ilanları var. Vuslat’ın Ağustos 2021 sayısı okuyucusuna güzel bir dosya ve bütünsel bir muhteva sunmuş.

Dergide yer alan Hamza Türkmen’in “Sekülerliği Aşmak Âdem (a)’dan Bu Yana ‘İstidrâc’ Sapmasını Aşmakla İmkânlıdır” başlıklı yazısı için tıklayın

HABERE YORUM KAT