
"Rabbin şüphesiz insanları kuşatmıştır"
“Sana: Rabbin şüphesiz insanları kuşatmıştır, demiştik; sana gösterdiğimiz rüya ile Kur’an'da lânetlenmiş ağacı ancak insanlara bir fitne (sınama aracı) yaptık..." (İsra/60)
وَاِذْ قُلْنَا لَكَ اِنَّ رَبَّكَ اَحَاطَ بِالنَّاسِۜ وَمَا جَعَلْنَا الرُّءْيَا الَّت۪ٓي اَرَيْنَاكَ اِلَّا فِتْنَةً لِلنَّاسِ وَالشَّجَرَةَ الْمَلْعُونَةَ فِي الْقُرْاٰنِۜ وَنُخَوِّفُهُمْۙ فَمَا يَز۪يدُهُمْ اِلَّا طُغْيَانًا كَب۪يرًا۟ ﴿٦٠﴾
60- “Sana: Rabbin şüphesiz insanları kuşatmıştır, demiştik; sana gösterdiğimiz rüya ile Kur’an'da lânetlenmiş ağacı ancak insanlara bir fitne (sınama aracı) yaptık. Biz onları korkutuyoruz, fakat bu onlara büyük taşkınlık vermekten başka bir şeye yaramıyor.”
"Peygamberliğin daha başlangıcında, Kureyşli müşrikler senin davetine karşı çıkmaya başladıklarından sana; şüphesiz biz onları çepeçevre kuşatmışızdır demiştik. Onlar senin davetini engellemek için ellerinden geleni yapabilirler, fakat bunda başarısızlığa uğrayacaklar ve senin davetin tüm düşmanlıklara karşı zafere ulaşacaktır. Bu davetin bir mucize şeklinde gerçekleştiğini görmüyorlar mı? Onların tüm engellemeleri etkisiz kalmış ve sana ufacık bir zarar vermeyi bile başaramamışlardır. İşte bu Hz. Peygamber'in (s.a) davetinin her şeye gücü yeten Allah tarafından desteklendiğinin apaçık bir delilidir."
"Sana gösterdiğimiz rüyayı"
Burada Mi'rac (Göğe yükseliş) kastedilmektedir; çünkü burada "rüya" "düş görmek" anlamında değil bir şeyi fiziksel olarak çıplak gözle görmek anlamındadır. Eğer bu sadece bir "rüya" olsaydı ve Hz. Peygamber (s.a) kafirlere sadece bir rüya anlatmış olsaydı, bunun onlar için bir deneme aracı olmasının bir anlamı olmazdı. İnsanlar bir gün garip rüyalar görürler ve bunu diğer insanlara anlatırlar. Fakat bu rüyalar, hiç bir zaman rüya görenin yalan söylediği veya deli olduğu konusunda itham aracı olmazlar.
TEFHİMUL KUR'AN
İsra olayından sonra peygambere iman edenlerin bir kısmı dinden dönmüştü. Bir kesim ise dininde direnmiş ve inancını arttırmıştı. İşte bu nedenle yüce Allah’ın kuluna bu gecede gösterdiği rüya (insanlar için bir deneme) olmuştu. İmanları için bir sınav niteliğindeydi. Yüce Allah’ın insanları kuşatma altına alışına gelince bu Allah’ın peygamberine zafer vadetmesi ve kendisini onların saldırılarından koruması anlamına geliyordu.
Peygamber, Allah’ın kendisine verdiği bu sözü onlara bildirmiş ve kendisine gösterilen apaçık gerçekleri onlara anlatmıştı. Gördüğü gerçeklerden biri de Allah’ın yalanlayıcıları korkutmak amacıyla sözkonusu yaptığı zakkum ağacı idi. Onlar bu haberi yalanlamışlar ve hatta Ebu Cehil: “Bize hurma ve kaymak getirin. Sonra bunları bir ondan, bir bundan yiyerek zıkkımlanın! Bize göre zakkum bundan başka bir şey değildir!” diye alay etmişti.
Eğer somut mucizeler ve peygamberlerin eliyle gerçekleşen harika olaylar önceki peygamberliklerde olduğu gibi Hz. Muhammed’in -salât ve selâm üzerine olsun- peygamberliğinin de işareti olsaydı acaba bu toplumun durumu ne olurdu? Bu toplum İsra mucizesini ve zakkum ağacıyla tehdit edilişini hiçe saymış ve bu girişimler onların azgınlığını daha da arttırmaktan başka bir şeye yaramamıştı?
İslâmın mucizesi olan Kur’an, Hz. Muhammed’in bulunduğu -salât ve selâm üzerine olsun- kuşağının açık kitabı olduğu gibi, ondan sonraki nesillerin de apaçık kitabıydı. Peygamber zamanına ve arkadaşlarına ulaşmamış pek çok kimseler O’na iman ettiler. Ya Kur’an okuyarak veya Kur’an okuyan birine arkadaş olarak. Kur’an tüm nesiller için apaçık bir kitap olmaya devam edecektir. Henüz gayb aleminin derinliklerinde bulunan insanlar gelip onunla yollarını bulacaklardır ve onlardan öyleleri çıkabilir ki, bunların imanları daha sağlam, amelleri daha düzgün olabilir. Kendisinden önceki pek çok müslümandan daha fazla İslâma itaat edebilir…
FİZİLALİL KUR’AN











HABERE YORUM KAT