1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. TUNUS

  4. Patolojik bir sorun olarak: Yabancı düşmanlığı
Patolojik bir sorun olarak: Yabancı düşmanlığı

Patolojik bir sorun olarak: Yabancı düşmanlığı

Ahmet Varol, mülteci karşıtlığının sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde sorun olduğunu Tunus'tan örneklerle izah ediyor.

03 Mart 2023 Cuma 10:00A+A-

Ahmet Varol / Yeni Akit

Yabancı düşmanlığı patolojik bir sorun

Tunus diktatörü Kays Said geçtiğimiz günlerde ilginç bir açıklamada bulundu. Sahra Altı Afrika ülkelerinden Tunus’a göç olayının ciddi bir sorun oluşturduğunu ve bunun birtakım suç örgütleri tarafından planlı bir şekilde organize edildiğini ileri sürdü.

Arap ve İslam toplumlarıyla ilgisi olmayan birtakım halkların mensuplarının Tunus’a nakledilerek, bu ülkenin tümüyle Afrikalı gösterilmesine çalışıldığı ve bunun stratejik bir oyun olduğu, bununla aslında Tunus’un demografik yapısının değiştirilmesinin hedeflendiği iddiasında bulundu.

Bu arada kendilerinin Afrikalı olmaktan gurur duyduklarını, hatta Afrika içi örgütlenmelere her zaman destek verdiklerini ve kıta içindeki ekonomik ve toplumsal sorunların çözümü için yürütülen çalışmalara da destek verdiklerini dile getirdi. Yani kendilerinin Afrikalı olmasından dolayı bir sorun yaşamadıklarını ama bu arada kendince Arap ve İslam dünyasıyla bağlarını koparma hedefli bir stratejik oyuna da göz yumamayacaklarını ima etmeye çalıştı.

Buna binaen, ülkede suç unsuru haline gelen düzensiz göçmenler sorununun mutlaka çözüme kavuşturulması ve bu olayın üzerine gidilmesi talimatı verdi.

Onun bu açıklamaları yapmasının hemen ardından ülkede yaşayan ve çoğunluğu Sahra Altı Afrika olarak isimlendirilen bölgedeki ülkelerin vatandaşlarından olan yabancılara yönelik saldırılar başladı. Bu saldırılar karşısında Gine ve Fildişi Sahili yönetimi Tunus’ta yaşayan vatandaşlarının, canlarını kurtarabilmeleri için ülkelerine geri dönmeleri yönünde talimat gönderdi.

Gine hükümeti Tunus’ta yaşayan vatandaşlarından 50 kişinin geçtiğimiz çarşamba günü ülkelerine döndüğünü, diğerlerinin de dönmesi için talimat verildiğini ve isteyen herkesin kolayca dönmesini sağlamak amacıyla Tunus ile Konakri (Gine’nin başkenti) arasında bir hava köprüsü kurulacağını duyurdu. Aynı şekilde Fildişi Sahili de Tunus’taki vatandaşlarının ülkelerine dönmeleri için talimat verdiğini duyurdu.

Tunus’taki insan hakları kuruluşları Said’in açıklamalarına tepki göstermiş ve bunun tamamen “ırkçı” bir tavır olduğunu, yabancı düşmanlığından kaynaklandığını dile getirmişlerdi.

Tunus Ekonomik ve Toplumsal Haklar Platformu’nun yaptığı açıklamaya göre 12 milyon nüfusa sahip Tunus’ta birçoğu Avrupa ülkelerine geçmek için bu ülkeyi bir istasyon olarak kullanmak amacıyla bazıları da iş bulmak amacıyla gelmiş, Sahra Altı Afrika ülkeleri vatandaşlarından 21 bin kişi bulunuyor. Yani ülke nüfusuna oranla %0.17 civarında. Binde ikiyi bile bulmuyor. Bin kişiye 1,7 kişi düşüyor.

Düşünün ki bu kadarlık bir nüfus, Tunus diktatörünün gözünü korkutuyor ve bu insanların ülkeye birtakım dış güçler tarafından planlı bir şekilde getirildiğini, perde arkasında duran birtakım gizli ellerin ülkenin demografik yapısını kökten değiştirmeyi hedeflediklerini, Tunus’un Arap ve İslam dünyasıyla bağlarını koparıp onu tümüyle Afrikalı hale getirme gibi tehlikeli bir strateji izlediklerini, böyle bir stratejinin ülkenin geleceğini tehdit ettiğini iddia ediyor ve hemen kendisinin karanlık güçlerini harekete geçirerek yabancıları hedef alan saldırılar başlatıyor. Üstelik bu gelen Afrikalıların önemli bir kısmının asıl amacı Tunus’ta kalmak değil Avrupa ülkelerine geçmek. Kalmak isteyenlerin de ülkenin demografik yapısını değiştirme gibi bir niyetleri yok, sadece kendilerine bir ekmek kapısı arıyorlar.

Normalde ülke nüfusuna iltihak etme gibi bir amacı olmayan ve sadece %0.17 oranına tekabül eden bir yabancı unsurun ülkenin demografik yapısını tehdit ettiği kanaatinden hareket ederek onlara savaş açmak işin gerçeğinde bir hastalık yani patolojik bir sorundur. Böyle bir sorun yaşayan kişiyi akla dayanan izahlarla ikna etmek mümkün değildir. Onun mutlaka acil bir tedaviye alınması ve rehabilitasyona tabi tutulması gerekir.

Aslında bu sorun sadece Kays Said’in değil, pireyi deve yaban yabancı düşmanlarının tümünün ortak bir sorunudur. Sağlık bilimiyle uğraşanların bu hastalıkla ilgili araştırmaları başlatması isabetli olur.

HABERE YORUM KAT