1. YAZARLAR

  2. Abdulhamit Bilici

  3. Parçalanan Sudan karanlık haritalar!
Abdulhamit Bilici

Abdulhamit Bilici

Yazarın Tüm Yazıları >

Parçalanan Sudan karanlık haritalar!

11 Ocak 2011 Salı 14:12A+A-

Dünya çapında fikirlerine değer verilen bir isim, 1970'lerde yayımlanan bir dergide gördüğü haritadan söz etmişti. Harita, İslam dünyasının geleceğini ele alan bir dosyaya eşlik ediyordu.

Aradan bir hayli zaman geçtiği için derginin adını hatırlayamıyordu, ama haritayı unutmamıştı. Harita, o günkü İslam ülkelerinden dişe dokunur büyüklüktekilerin nasıl parçalanacağını gösteriyordu. Bu karanlık proje veya projeksiyondan anlaşılan, sömürgecilik dönemi ve onu izleyen I. Dünya Savaşı'nda İslam coğrafyasının parça parça edilmesi yeterli olmamıştı. Bu parçalanmadan çıkan devletçiklerden, az da olsa bağımsız hareket etme, kısmen de olsa özgün politikalar geliştirme ihtimali bulunanların bir daha bölünmesi lazımdı. Normal zamanlarda biri, bu tür tezleri gündeme getirse, muhatap olacağı ilk suçlama komplo teorisyenliği, hatta paranoya olur. Gerçekten de iddia, objektif bir temele dayanmıyorsa, bu suçlama haklı da olabilir. Ancak elde objektif veriler varsa ve olayların akışı bu tezi doğruluyorsa, gerçeklere gözünü kapamak ve hâlâ buna komplo teorisi demek ahmaklık olmaz mı?

İslam dünyasından nüfusu, doğal kaynakları, tarihî tecrübesi ile her şeye rağmen hâlâ küresel oyunlara itiraz etme potansiyeli olan ülkeler hangileri olabilir? Mısır, Türkiye, İran, Pakistan, Endonezya, Sudan, Nijerya. Eski Başbakan Necmettin Erbakan'ın girişimiyle bir araya gelen D-8'i ölçü alırsak bu ülkeler içine Bangladeş ve Malezya'yı da ekleyebiliriz.

Gerçekten de bu ülkelere biraz yakından tek tek bakılsa, hiçbirinin kolay kolay rahat yüzü görmemiş ülkeler olduğunu görürüz. İsterseniz listeye tek tek bakıp, karşı karşıya oldukları sorunları gözden geçirin ve kendi kararınızı kendiniz verin. Bir anormallik olup olmadığı konusunda. Sorunun kaynağı olarak illa dış güçleri aramaya gerek yok. Birçok örnekte, yönetici elitlerin aymazlığı, ihaneti ve işbilmezliği çoğu kez buna gerek bırakmıyor.

Şu günlerde, bu listedeki ülkelerden biri olan Sudan gözlerimizin önünde parçalanıyor. Hıristiyanların etkin olduğu Sudan'ın güneyi, uzunca bir silahlı direnişten sonra 2005'te varılan anlaşma gereği referandumla ülkeden kopacak. Afrika kıtasının ve Arap dünyasının en büyük ülkesi Sudan'ın bölünmesine, ne Arap dünyasından, ne İslam dünyasından ne de Afrika'dan güçlü bir itiraz var.

Güney Sudanlıların oy kullanmaya başladığı pazar günü ekranlara yansıyan görüntüler insanı huylandıracak türden. ABD'nin eski başkanlarından Carter olay yerinde. Amerikalı senatör ve Demokrat Parti'nin eski başkan adaylarından John Kerry de şimdi bağımsız bir ülkenin başkenti olmaya hazırlanan Juba'da. Amerikalı ünlü aktör George Clooney de bu doğumun şahitleri arasında yer almayı seçenlerden. İlginç bir ayrıntı daha: Obama yönetimi, sadece bu referandumda kullanılacak bilgisayarlar için Sudan'a uyguladığı ambargonun delinmesine izin vermiş... Hillary Clinton da adeta şeytanlaştırılan Sudan lideri Ömer Beşir'in referandumun başarılı bir şekilde yapılmasına izin vermesi halinde ilişkileri dramatik olarak iyileştirme vaadinde bulunmuş...

Halbuki 53 üyeli Afrika Birliği'nin sloganı; "Afrika mutlaka birleşmelidir". Bütün sınırların sömürgeci güçler tarafından çizildiğini bilen Afrikalı liderler, sonu gelmeyecek yeni bölünmeleri başlatmak yerine mevcut sınırları olduğu gibi tanımayı ve işbirliğini artırmayı hedefliyorlardı. Sudan'ın parçalanması, belki de pandoranın kutusunu kapanmamak üzere açacak ve içinden yeni yeni bölünmeler çıkacak. Üstelik Sudan'ın bölünmesi, Somali'den Yemen'e, Irak'tan Azerbaycan'a ve hatta ülkemize kadar benzer endişeler taşıyan ülkeler için kötü örnek teşkil edecek.

Uluslararası siyasetin belirleyici unsurlarından biri olan enerjinin, bu hadisenin de göbeğinde olması hiç şaşırtıcı değil. Sudan'ın ispat edilmiş 6,3 milyar varillik petrol rezervinin yüzde 75'i güneyde. Kopan bölgenin bütçesinin yüzde 98'i petrole dayalı.

Dolayısıyla 15-20 gün sonra referandum sonuçları açıklandığında, Hartum bu zenginliğini kaybetmiş olacak. Ülkenin mevcut gelirlerinin yüzde 70'inin petrol kaynaklı olduğu dikkate alınırsa, bunun ne demek olduğu daha iyi anlaşılır. Sanki bir film gibi, ama hepsi gerçek. Ortada ne bir kurgu var, ne de komplo teorisi. Bu noktada kilit soru şu: Sudan ile aynı listedeki ülkeler tehlikenin ne kadar farkında ve bizler, farklılıklarımız sayısınca bölünmek yerine o kadar zenginleşmek ve bütünleşmek için ne yapıyoruz?

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT