1. YAZARLAR

  2. ADEM ÖZKÖSE

  3. Özbekistan Notları (1)
ADEM ÖZKÖSE

ADEM ÖZKÖSE

Yazarın Tüm Yazıları >

Özbekistan Notları (1)

30 Eylül 2021 Perşembe 13:40A+A-

Özbekistan’ın başkenti Taşkent’de yıllardır burada yaşayan Türk bir işadamı ile şehrin arka sokaklarında oturduğumuz kafede sohbet ederken; “Özbekler sanki bir rüyada gibiler. Kerimov döneminde insanlar namaz kılmaya, sakal bırakmaya bile korkarken yeni cumhurbaşkanı Mirziyoyev her geçen gün dini hayatın önünü daha da açıyor. Özbekler bu durum karşısında oldukça mutlular. Fakat yine de içlerinde bir tedirginlik var. Açıkçası ben de tedirginim ve bu rüyanın kalıcı mı yoksa geçici mi olacağını merak ediyorum.” demişti.

İki yıl önce Özbekistan’a yaptığım ziyaret esnasında duyduğum bu cümleler Özbekistan yolunda yine aklıma geldi. Bir taraftan Semerkand, Buhara, Hive gibi kadim İslam şehirlerini yeniden ziyaret edecek olmanın keyfini hissederken diğer taraftan Özbekistan’da yaşanan değişimin ne yönde ilerlediğini merak ediyordum.

32 milyonu aşan dinamik nüfusu, zengin yeraltı kaynakları, stratejik konumu, İslam kültür ve geleneğinin oluşumuna büyük katkı sunmuş Semerkand ve Buhara gibi şehirleriyle oldukça ilgi çekici bir ülke olan Özbekistan, büyük Türkistan coğrafyasının yaşadığı tüm tarihi olayları, kırılma ve gelişmeleri kendi bağrında taşıyan bir ülke.

İslam’dan önce Zerdüştlük ve Budizm’in etkin olduğu Özbekistan, 8. Yüzyıl’la birlikte Emevilerin önemli komutanlarından Kuteybe Bin Müslim önderliğindeki İslam orduları tarafından fethedilmeye başlanmıştır. 9. Yüzyıl’da Sünni bir İslam devleti olan Samanilerle birlikte özellikle Semerkand ve Buhara çevresinde büyük bir ilmi ve kültürel inkişaf meydana gelmiş, İslam Özbekistan topraklarında bir bereket sağanağına dönüşmüştür. İmam Buhari’den İmam Maturidi’ye, İbni Sina’dan Harezmi’ye kadar daha bir çok isim bu bereket sağanağının ortaya çıkardığı ruh ve iklimin sonuçlarıdır.

Daha sonra sırasıyla Karahanlılar, Karahıtaylılar ve Harzemşahlar tarafından yönetilen Özbekistan’ın birbirinden güzel şehirleri 12. Yüzyıl’da Cengizhan liderliğindeki Moğol orduları tarafından yerle bir edilmiştir. 14. Yüzyıl’da Timur Devleti’nin ortaya çıkışıyla Özbekistan toprakları tekrar ilim, kültür ve ticaret merkezine dönüşmüş, 15. Yüzyıl’da bir Özbek Hanlığı olan Şeybaniler ülkeyi yönetmeye başlamıştır. 16. ve 17. Yüzyıl’da Şeybaniler yerini Buhara, Hive ve Hokand Hanlığı’na bırakmıştır.

19. Yüzyıl’la birlikte Özbekistan toprakları Sovyet yönetimine girmiş ve Rus işgal orduları Özbek Müslümanlara başta din olmak üzere farklı alanlarda büyük baskı ve zulümler uygulamıştır. Buhara, Semerkand ve Hive gibi şehirler tıpkı Moğollar döneminde olduğu gibi Ruslar döneminde de yağmalanmıştır. Rusların bu baskılarına karşı farklı dönemlerde cihat ilan ederek direnen Özbek Müslümanların ayaklanmaları kanlı bir şekilde bastırılmıştır. Sovyetlerdeki Bolşevik devrimin ardından 70 yıl kadar komünizmle yönetilen Özbekistan, SSCB’nin dağılmasıyla birlikte 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmiştir. Aynı yıl yapılan seçimle İslam Kerimov Özbekistan’ın ilk cumhurbaşkanı seçilirken Müslümanlar için yine karanlık günler başlamıştır.

Özbekistan’da değişim rüzgârları

25 yıla yakın süren bu karanlık dönemde Müslümanlar en temel insani ve dini haklarından mahrum kalırken yüzlerce Müslüman Özbekistan’ın istihbarat örgütü SND tarafından infaz edilmiş, binlerce Müslüman da zindanlara atılmıştır. Dışarıya kapalı, komşularıyla kavgalı, hukukun olmadığı, tıpkı Suriye’de olduğu gibi ailesinin ve akrabalarının menfaatlerini önceleyen bir diktatörlük inşa eden Kerimov’un 2016 yılında beyin kanamasıyla aniden ölmesiyle ülkede bir isim ön plana çıkmaya, büyük bir ilgi ve merakla takip edilmeye başlandı. Açıkçası sohbet ettiğim Özbeklerin çoğu Kerimov’un ardından yönetimi devralan Şevket Mirziyoyev’den bu şekilde bir değişim beklemediklerini, yaşananların kendileri için de sürpriz olduğunu söylüyorlar. Bu düşüncenin nedeni ise Mirziyoyev’in, Kerimov’un cumhurbaşkanlığı sırasında 14 yıl boyunca başbakanlık yapmış olması ve iktidara geldiği ilk aylarda ısrarla Kerimov’un politikalarını sürdüreceğinin altını çizmesi. 

Fakat zaman geçtikçe Özbekistan’da bambaşka bir hava oluştu. Mirziyoyev gücü ele geçirdikçe eski rejimin önemli figürleriyle hesaplaşmaya başladı. Kerimov’un kızı Gülnara’yı ev hapsine aldıran Mirziyoyev, rejimin güçlü isimleri olan maliye bakanı Rüstem Azimov ve yıllarca istihbaratı yöneten Rüstem İnoyatov’u da görevden aldı. Özbeklere yıllarca zulmeden birçok valiyi ve polis şefini de etkisiz hale getiren Mirziyoyev bu atılımlarıyla halkın ilgisini ve desteğini kazandı.

Yaptığı konuşmalarda Özbekistan’da geçmiş dönemde dini alandaki baskıların yanlış olduğunu da kabul eden Mirziyoyev, kamusal alandaki birçok dini yasağı kaldırırken dini merkezlerin ve camilerin yapımının önünü açtı. Özbekistan gezimiz boyunca biz de gittiğimiz her şehirde yoğun şekilde cami yapımına şahit olduk. Bir zamanlar cami içinde kısık şekilde okunan ezanlar artık ülkenin her yerinden duyulabiliyor. İşin sevindiren bir başka yönü ise ülkede yıllarca uygulanan dini yasakların kalkmaya başlamasıyla birlikte camilerin tıklım tıklım dolması ve cemaatin büyük bölümünün gençlerden oluşması.   

Mirziyoyev’in başlattığı değişim süreci bunlarla da sınırlı kalmadı. Başta Hizbuttahrir olmak üzere farklı örgütlere üye oldukları iddiasıyla Özbekistan devletinin terör listesine giren 17 bin kişiden 16 bin kişinin bu listeden çıkarılması emrini veren Mirziyoyev hukuk ve insan hakları alanında birçok iyileşmeye imza attı.

Mirziyoyev’in umut veren mücadelesi

Özbekistan’da hukuk alanındaki iyileşmeler ekonomi alanına da sirayet ederken ülke hızlı bir şekilde yabancı yatırımcıları kendine çekti. Dünyanın farklı ülkelerinden birçok büyük şirket Özbekistan’da yatırım yapma kararı alırken Türk şirket ve işadamları da Özbekistan’da üst üste yatırım yapmaya başladılar. Uluslararası finans kuruluşları da eğer böyle giderse gelecek 10 yıl içinde dünyada en hızlı büyüyecek ülkeler arasında Özbekistan’ın da yer alacağını ifade ediyorlar.

Mirziyoyev ayrıca başta komşu ülkeler olmak üzere Kerimov döneminde farklı ülkelerle bozulan ilişkileri tek tek düzeltti. Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’la yeni bir sayfa açan Mirziyoyev, başta sınır problemi olmak üzere birçok sorunu da çözdü. Bir taraftan Rusya ve Çin ile iyi ilişkiler kuran Mirziyoyev diğer taraftan Batı ile olan ilişkilerini de geliştirdi.

Özbekistan’da yaşananlar şimdilik gelecek adına umut verici. Fakat ülke tam olarak normalleşmiş diyemeyiz. Mirziyoyev hala eski rejimin elemanlarıyla, güçlü ailelerle ve işadamlarıyla mücadele etmeyi sürdürüyor. Bunu yaparken halkın desteğini almaya çalışan Mirziyoyev’in estirdiği değişim rüzgârının kalıcı olup olmayacağı ise merak ediliyor. Fakat Özbekistan’ın son yıllarda yaşadıkları bize aslında çok basit bir gerçeği yeniden öğretiyor. Dünyanın neresinde olursa olsun bir ülkede halkın inancını yaşama hakkına müdahale edilmez, hukuk ve adalet işlerlik kazanırsa o ülke hızlı bir şekilde gelişmeye ve rahatlamaya başlar. 

*

NOT: Bundan sonra nasipse cuma ve pazartesi günleri Haksöz Haber’de yazmaya başlıyorum. Bana bu imkânı tanıyan site yöneticilerine teşekkür ederken Rabbim’den her daim hak ve gerçeğe bağlı kalmayı niyaz ediyorum.

 

 

 

YAZIYA YORUM KAT

16 Yorum