1. YAZARLAR

  2. Ali Bulaç

  3. Ninova'dan Van'a bakmak!
Ali Bulaç

Ali Bulaç

Yazarın Tüm Yazıları >

Ninova'dan Van'a bakmak!

03 Kasım 2011 Perşembe 04:46A+A-

Nasıl Firavun'un son nefesini verirken gerçeği anlayıp inanması (yeis halindeki imanı) onu hak ettiği azaptan kurtarmaya yetmediyse, toplumlar da yapıp ettiklerinin karşılığı olarak kendilerine azap tahakkuk ettikten sonra iman edecek olsalar, imanları onlara bir fayda sağlamaz, nitekim geçmişte kimseye fayda sağlamamıştır.

Bunun bilebildiğimiz istisnası Yunus aleyhisselamın kendilerine tebliğde bulunduğu Ninova (Musul) halkıdır. (Bkz. 10-Yunus, 98) Hz. Yunus, nüfusları 100 bini aşkın halkına 9 (veya 33) sene uyarıda bulundu, tutturdukları yolun yanlış olduğunu, birbirlerinin hak ve hukuklarını ihlal ettiklerini, sorumsuzca zevk ve sefa içinde yaşadıklarını, şımarıp azdıklarını anlattı durdu. İki kişi hariç onu kimse dinlemedi. Sonunda Hz. Yunus, kızıp şehri terk edeceğini söyledi. Kendisine vahy ile izin verilinceye kadar görev alanını terk etmemeliydi. Bu bir 'zelle' idi. Ninovalılar kuşkulanıp şöyle akıl yürüttüler: "Bu adam yalan söylemez. Ya söyledikleri doğruysa. Onu gözleyelim. Eğer dediği gibi bu gece şehri terk ederse doğru söylüyordur." Gözlediler, gerçekten Hz. Yunus şehri terk etti.

Bunun üzerine hemen harekete geçtiler, tevbe ettiler. İbn Mes'ud der ki: Yavruları annelerinden ayırdılar. Bir insanın en çok sevdiği kimse yavrusudur. Anneleri yavrularından ayırdılar ki, onları dünyaya, mala mülke bağlayan bütün tutkularını yensinler ve bunu Allah'a kanıtlasınlar diye. Tıpkı Hz. İbrahim'in en sevdiği oğlu İsmail'i Allah'a kurban etmeyi göze alması gibi. Ninovalılar Allah'tan, doğruluktan, adalet ve hakkaniyetten başka hiçbir şeye değer vermediklerini dile getirip af ve bağışlanma dilediler. Kim kimden gayri meşru mal veya para almışsa geri verdi, öyle ki başkasının taşını kendi evinin duvarına koyan adam, o taşı yerinden söküp sahibine iade etti. Özetle kısa süre içinde samimiyetle ve hızla fiilen tevbe edip hayat tarzlarını değiştirdiler. Merhameti ve bağışlaması bol olan Allah da üzerlerine yazdığı azabı kaldırdı. Azaptan kurtulunca adaleti, hakkaniyeti ve ahlaki değerleri düzenlerinin esası haline getirdiler. Yalanı, zinayı, fuhşu, çıplaklığı, içkiyi, kumarı, faizi, rüşveti, sahtekârlığı, dolandırıcılığı, riyayı, zorbalığı, sömürüyü, gösterişi, haram yiyiciliği, namus satıcılığını hayatlarından söküp attılar. Suç ve günahlarına devam etselerdi, diğerleri gibi helak olup gideceklerdi.

Bu bize gösteriyor ki, yüce Allah'ın azap indirdiği toplumlar günahkâr ve suçlu oldukları kadar, cürüm ve ahlaksızlıklarından hiçbir şekilde vazgeçmeye niyeti olmayan toplumlardır. Hak ettikleri ceza ile karşılaştıklarında Firavun gibi iman ederler, ama iş işten geçmiş olur. Zamanında suç ve günahından vazgeçen toplumlara, yüce Allah takdir ettiği azabı kaldırır. İlahi sünnet, tarihte işleyen temel yasa şudur: Ahlaki ve hukuki dejenerasyon içinde yaşayan toplumlar başlarına gelen yıkıcı felaketler sonucu çöker gider. Üstelik bunu hak ederler.

Ninova'dan Van'a bakarsak, kıssadan şu hisseyi çıkarıyoruz: Fay hattı üzerinde çürük malzeme ile bina kuran insanlar tam bir gaflet içindedirler. Tabiat yasalarına meydan okurlar. Yöneticiler iktidara, iş dünyası cebine bakar. İnşaat malzemesinden çalmaları ahlaka ve hukuka, dolayısıyla ilahi hükümlere isyan etmektir. Günün birinde deprem olsa binaları yıkılır, kendileri de enkazın altında kalır. Enkazın altında iken, "Ah keşke fay hattı üzerinde bina yapmasaydık, sağlam binalar inşa etseydik" demelerinin kendilerine hiçbir yararı yoktur. Bu son andaki iman, doğruluğa, ahlaki ve hukuki kurallara teslimiyet onları başlarına gelen felaketten kurtarmaya yetmez.

Yunus kıssasından hisse çıkarmamız gerekirse... Van depreminde bunca insan kaybı ve hasar belediyeden hükümete, müteahhitlerden mühendislere, aldırışsız ev sahiplerine kadar suç ve günahımızın bedelidir. 9 milyon binası çürük olan bir ülkede daha büyük bir depremin yol açacağı büyük felaketi düşünelim. Ceza olarak bedeli ne olur! Pekiyi, daha çok büyüme, daha çok güç ve gösteriş tutkusuna kapılmış bu ülkeyi bu gaflet narkozundan kim uyandıracak? Görmüyor musunuz, Yunus'lar yavaş yavaş aramızdan çekip gidiyor.

ZAMAN 

YAZIYA YORUM KAT