CHP Lideri Devlet Bahçeli kendince bir demokratik açılım yaptı ve “Kürtçe konuşan vatandaşlarımıza” kucak açtı.

Ama aynı Bahçeli, hükümetin demokratik açılımına karşı.

Bunu seslendiren herkese ağır eleştirilerde bulunuyor, sonunda eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e bile ağır eleştirilerde bulundu.

Yani Bahçeli şöyle bir konumda, Kürtçe konuşan vatandaşlarımız var ama biz onların Kürtçe konuşmalarından hoşlanmıyoruz.

Hele Kürt olduklarını söylemelerinden hiç mi hiç hoşlanmıyoruz.

Bu Kürt kardeşlerimiz Kürtçe’yi unutup, Kürtçe yerine Türkçe öğrenirlerse, hele Kürt kimliklerini inkar edip Türkleşirlerse, bir sorun kalmayacak.

Bu klasik değimiyle, asimile olmuş Kürt demek.

Bahçeli, artık asimilasyon diyemiyor onun yerine Kürtçe konuşan vatandaşlarımız diyor.

Ama bu kardeşlerimiz okulda Kürtçe eğitim görürse Türkiye bölünür diyor.

Hani, biber acıdır, biber gerçektir, o halde gerçek acıdır mantığında siyasi bir çizgi.

Her konumu bölücülük, alçaklık olarak niteleyen Bahçeli, Kürtçe konuşan bu vatandaşlarımız için nasıl bir açılım öngörüyor merak ediyorum açıkçası.

Bugünkü haliyle konumu, Kürtçe konuşan ama Türkleşmiş Kürtleri tercih ediyor havasında.

Bu işin şakası.

Gerçeği şu.

Bu ülkede Kütçe konuşan insanlar varsa, onlar Kürt’tür.

Ancak çağımızda bir devletin tüm vatandaşlarının aynı etnik kökenden olması gibi bir durum yoktur.

Aynı şekilde aynı dine mensup olma zorunluluğu da yoktur ve bu devletler varlıklarını başarıyla sürdürmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan bunun en çarpıcı örnekleri.

Siz bir dili kullanan halkın varlığını kabul edip, o halkın dilini öğrenme, kültürünü öğrenme ve geliştirme hakkını inkar ederseniz, 1930’ların milliyetçi çizgisine düşersiniz.

Bugün Türkiye’yi yöneten kadronun ülkeyi bölünme çizgisine götürdüğünü söylemek abesle iştigaldir, çünkü biz bu kadroların çok ciddi milliyetçi bir çizgide olduğunu görüyoruz.

Bu kadroların geçmişin çizgisini savunan siyasetçilerden farkı, gerçeği görmeleri ve çağın gereğini yerini getirmek için çaba göstermeleri.

Türkiye’yi bir arada tutacak olan çizgi, gerçeği kabul etmekle yetinmek değil, gerçeğin gereğini yerine getirmekten geçiyor.

Kürtçe konuşan vatandaşlarımız varsa, onların Kürtçe okuma ve eğitim görme gibi hakları da olacaktır.

Siz insanları ana dillerini öğrenip geliştirme hakkına saygı duymazsanız neye saygı duyacaksınız.

Almanya’daki Türklere böyle davranılınca kıyamet koparacaksınız ama siz aynı muameleyi Kürtçe konuşan vatandaşlarımıza tanımanın karşısında olacaksınız.

Kürtçe konuşan vatandaşlarımız, gerçekten bizim kardeşimizse, onlara güvenin.

STAR