1. YAZARLAR

  2. Muhammed Nureddin

  3. Krizlerin kaynağı İttihat ve Terakki zihniyeti
Muhammed Nureddin

Muhammed Nureddin

Yazarın Tüm Yazıları >

Krizlerin kaynağı İttihat ve Terakki zihniyeti

24 Nisan 2008 Perşembe 04:56A+A-

AK Parti, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasını engelleme yöntemini bulmasına destek olacak bir çıkış yolu arıyor. Bu arayış dış müdahaleyi ülkeye çekmek için değil.

Zira AB, Türkiye'nin üye olmak istediği bir sistem ve müzakereler, Türkiye'nin bütün alanlarda AB kriterleriyle uyum göstermesi temelinde başladı. Top doğal olarak Türkiye'nin sahasında. Evlenmek isteyen Türk damat ve Avrupa gelininin kendi şartları var. Damada düşen ise bu şartları yerine getirmek. Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Ankara'ya üç günlük dolu bir ziyaret yaptı ve Türkiye'nin AB'ye aday bir ülke olması sebebiyle Avrupa'nın Türkiye'ye ilgisinin doğal olduğunu açıkça dile getirdi. O halde Türkiye'deki 'egemencilerin' ve 'bağımsızcıların' bu gerçeği görmesi gerekli. Barroso, parti kapatmalarının demokrasiyle uyuşmadığı gibi başörtüsü yasağının bireysel özgürlüklerle çeliştiğini, hatta bu konunun tartışma dahi kabul etmediğini açıkça ifade etti. Bu konu ayrıntılarda gizli ancak Türkiye'de sorun, daima bir başka yerde oldu. Türkiye'de değişim, Osmanlı Devleti'ndeki 18'inci yüzyılın sonlarından itibaren sürekli olarak dışarıdan veya dışarının baskısıyla geldi. 1839 Tanzimat'ı ve sonraki gelişmeler, bu gerçeğin aynasından başka bir şey değil.

Avrupa tercihini destekleyenler, dünyada büyük eksenlerin olduğu ve bu eksenlerin dışında kalan ülkelere yer olmadığı düşüncesindeler. Türkiye, ABD, Türk dünyası ve İslam dünyası gibi diğer seçenekler arasından Avrupa yolunu seçti. Az sayıda aşırılıkçı ulusalcı kesim hariç herkes kendi edebiyatlarında gerçek niyetleri bir yana Avrupa tercihinin önemini ifade ediyorlar.

Genel olarak Türkler, Avrupa'nın önlerine koydukları engellerden daraldıklarını öfkeyle ifade ediyorlar ve başka tercihlerin işaretini vermekte gecikmiyorlardı. Örneğin bazı askerler, birkaç yıl önce Türkiye'yi bölmek isteyen Batı'ya karşı İran ve Rusya ile koalisyon yapma çağrısı yaptılar. Bazı ulusalcılar, Avrupa'yı Birinci Dünya Savaşı sonrası güç kullanarak ve ayrılıkçı Kürtleri destekleyerek Türkiye'yi bölememeleri; ardından Avrupa'ya katmak suretiyle Türkiye'yi bölmek istemekle suçladılar. Bazı İslamcılar, Avrupa gevşekliğinin sürmesi durumunda Ankara'nın, Avrupa'nın ilerleme kriterleri yerine kendi özel kriterleri olacağı tehdidinde bulundular.

Yani Türkiye'de bütün çevreler pratik olarak AB'de veya Avrupa kriterlerinde 'stratejik bir tercih' görmüyor. Aksine farklı iç amaçlar için yöneltilmiş bir slogandan ibaret olarak görüyorlar. Olumlu veya olumsuz bu amaçlara ulaşıldığı vakit birçok gerekçeyle bu tercihi bırakmaktalar. Şayet Türkler, Avrupa tercihlerinde samimi olsalardı kriterlerini izler ve uygularlardı. Hatta Avrupa'nın başka sebeplerden ötürü Türkiye'nin üyeliğini reddetme yönündeki gerçek yüzü ortaya çıksa bile Türkiye kaybetmiş olmaz. Aksine Japonya gibi AB'ye girmeksizin modern devlet olma yetkinliğini verecek reformları kazanmış olur. Fakat sorun çoğunluk itibarıyla Türklerin, ilk taşını 1909'da padişaha karşı darbe kanalıyla İttihat ve Terakki Partisi'nin koyduğu zihniyeti aşmaya henüz hazır olmamaları. 1909 yılı ise Osmanlı saltanatının resmî değil, fiilî çöküş tarihidir. Resmî ve hukuki çöküş yılı ise 1918 idi. Türkiye'nin bugün yaşadığı Ermeni sorunu ve Kürt sorununa, tehcir yasaları, İslamcılarla ayrılığa düşecek ve Müslüman toplumun kimliğiyle çatışacak dereceye varan kimlik inkarı yanı sıra halk kesimlerine karşı kendini üstün gören elit zihniyet ve Türkiye'nin bölgesel düşmanlarıyla ve özellikle de İsrail ve koruyucusu Washington'la koalisyon yapmak gibi bütün krizleri yıllar boyunca tesis eden bu İttihat ve Terakki zihniyetidir.

AK Parti iktidarda kalsın veya kalmasın sorun aynı. Eski zihniyet hâlâ köklü ve AK Parti ile birlikte değiştirilmesi yönündeki oldukça ciddi girişimler, belirli sınırda durdu. Hiç kimse daha ilerisine gidemiyor. Bu yüzden de değişim gidip geliyor.

Zaman gazetesi

YAZIYA YORUM KAT