1. YAZARLAR

  2. Ergun Babahan

  3. Komutanlar aslında bu düzenin kurbanı
Ergun Babahan

Ergun Babahan

Yazarın Tüm Yazıları >

Komutanlar aslında bu düzenin kurbanı

24 Şubat 2010 Çarşamba 17:33A+A-

Darbe planı hazırladıkları iddiasıyla tutuklanan, gözaltına alınan komutanlar ve subaylar üzerinden çok şey söylendi, söylenecek. Bütün bunlar yaşanırken, eskiden kolaylıkla söylenen ve tartışılmayan bazı kalıplar da masaya yatırılacak. Bazı sloganları ezberletmek eskisi gibi kolay olmayacak.

Siz genç yaşta çocukları alıp askeri disiplin altında yetiştiriyorsunuz.

Onlara sürekli bu cumhuriyeti Silahlı Kuvvetler’in kurduğunu anlatıyorsunuz.

“Cumhuriyetin tek bekçisi askerdir” diyorsunuz. “Siviller ülkeyi uçuruma sürükler, siz sahip çıkarsınız” diye anlatıyorsunuz.

Buna uygun yasal düzenlemeler yapıyorsunuz.

Bu da yetmiyor, sık sık darbe yapıyor, sivil siyasetçinin alanına müdahale ediyorsunuz.

87 yılın böyle geçirmiş bu kurumda yetişen generallerin darbeci olmaması anormal.

Çünkü onları darbeci olarak yetiştiriyorsunuz.

28 Şubat’ın etkili bir generali, “Türkiye Cumhuriyeti bir anonim şirketse, bunun yüzde 60 hissesi Silahlı Kuvvetlere aittir’’ demişti.

Siz bu gençlere “aslolan vatandır, üzerindeki insanlar teferruattır” bilinci veriyorsunuz.

Bu anlayış içinde göreve başlıyorlar ve önlerindeki örnekler belli bir biçimde davranıyor.

Başka türlü olmaları davranmaları zor.

Her müslümanı irticacı, her solcuyu vatan-millet düşmanı görerek yetişiyorlar.

Solcudan da, müslümandan da ciddi biçimde korkuyorlar, rahatsız oluyorlar.

Kürt’ten de elbette...

Ülkeye tehdit görüyorlar.

Onların önünü kesmek için her yolun mübah olduğunu düşünüyorlar.

Zaten bunun eğitimini alıyorlar.

Sözkonusu vatansa, gerisi teferruattır.

Ama vatan anlayışları çok farklı.
Sivil siyasetin güçlü olmasını vatana kötülük

görüyorlar.

Demokratik süreci de.

Yansız bir hukuk sistemi de vatanın aleyhine.

Batılı standartta, özgür üniversiteler de öyle.

O zaman plan yapmaya başlıyorlar.

Ayışığı, Eldiven, Yakamoz, Balyoz, Kafes diye...

Başka türlü davranmalarını beklemek safdillik aslında.

Bu kısır döngüden çıkmanın tek yolu var.

Ezberi bozmak.

Ezberi bozmanın bir yolu hukuk dışına çıkmanın bedeli olduğunu göstermek.
Diğer yolu ise düşünme ve eğitim sistemlerini

yenilemek.

Doğu’da hava tatsız

Diyarbakır-

Birkaç ay aradan sonra geldiğim Diyarbakır’da ruh halini tamamen değişmiş buldum.

‘’Açılım’’ dendikten sonra, ‘’Güzel şeyler olacak’’ denildikten sonra DTP’nin kapatılması, küçük çocukların terör suçlamasıyla demir parmaklıklar arkasında atılması, yüzde 60-70 oyla seçilmiş başkanların tutuklanması moralleri bozmuş, umutları tüketmiş.

Büyük bir öfke var.

Açılımın yeniden gündeme gelmesinden korkuluyor desek abartılı olmaz.

Ama bu ruh hali ürkütücü.

İnsanların umutlarını kaybetmesi rahatsız edici.

Buna rağmen bölgedeki siyasi bilinç, kadınların siyasetteki aktif rolü umut verici.

Türkiye’nin Batısı’ndan tamamen farklı bir durum olduğu kesin.

Bu insanları açılım sözüyle idare
edemezsiniz.

Yaşamlarına dokunmanız gerekir.

Cezaevinde ölümü bekleyen insanları görmeniz elinizi uzatmanız gerekir.

Diyarbakır notlarının ikinci bölümü yarın.

 

STAR

YAZIYA YORUM KAT