1. YAZARLAR

  2. Mustafa Ünal

  3. Koğuşta tek başına...
Mustafa Ünal

Mustafa Ünal

Yazarın Tüm Yazıları >

Koğuşta tek başına...

08 Ocak 2012 Pazar 00:40A+A-

Türkiye normalleştikçe 'ilk kez' diye başlayan haber sayılarında patlama oldu. Özellikle de yargı alanında... Kanunlar herkese dokunur hale geldi.

'İlk defa' diye başlayan son haber eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un tutuklanması. Sürpriz mi? Değil... Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.

İnternet Andıcı davasında bütün parmaklar onu gösterdi çünkü. O dönem Karargâh'ta ikinci başkan olan Hasan Iğsız, sorumluluğu ona attı. Karargâh'ta olup biten her şey komutanın sorumluluğu altındadır. Düşük rütbesi subayların inisiyatif alması mümkün değil. Askerliğin ruhuna aykırı.

Savcı, Başbuğ'u 'şüpheli' sıfatıyla 7 saat sorguladı, tutuklanmasını istedi, son kararı hakim verdi. Üç gündür Silivri Cezaevi'nde. Tek kişilik koğuşta... Bu kendi tercihi, başka seçenekler sunulmuş, kabul etmemiş. Cezaevi yönetimine 'Şimdilik tek başıma kalmak istiyorum, beni yalnız bırakın' demiş.

Başbuğ'un tutuklanması Türkiye için bir dönüm noktası. Bu topraklar illegal işe bulaşsa da bir Genelkurmay başkanının yargılanmasına, hele tutuklanmasına alışkın değil. Sistem, bir Genelkurmay başkanının suç işleyebileceğini öngörmemiş. Nasıl, nerede yargılanacağının tartışılması biraz da bu yüzden... Görev suçuyla ilgili olarak son anayasa değişikliğine bir madde konuldu. Darbe yapmak bir görev suçu olamaz.

Örneğine pek rastlanmadığı için Başbuğ'un tutuklanmasını anlamlandırmakta zorlananlar var. Duygusal tepki verene de rastlanıyor, siyasî görüşüne göre değerlendirme yapana da... Başbuğ'un tutuklu yargılanmasının doğrudan siyasetle ilişkilendirilmesi veya Uludere gündemini değiştirme olarak yorumlanması doğru değil. Kılıçdaroğlu'nun 'iktidar istedi' sözü olayı açıklamıyor. Bir sol partinin lideri daha anlamlı sözler söylemeliydi.

İddialar çok ciddi... Genelkurmay'ın AK Parti'yi veya toplumun bazı kesimlerini hedef alan internet siteleri hazırlamak görevleri arasında mıdır? Bu, bir entelektüel faaliyet olarak yorumlanabilir mi? Hayır. Bir amaca matuftu. Kapatma davasının belgeleri o sitelerden toplandı.

Herhalde bu illegal faaliyet karşısında yargının sessiz kalması ya da görmezden gelmesi beklenemezdi.

Çetelerle, cuntalarla mücadele konusunda siyasî iradenin oluşturduğu iklimin varlığı da inkâr edilemez. Normalleşmenin yolunu açan da bu.

Türkiye, düne kadar darbecilerine karşı en toleranslı ülkelerin başında geliyordu. Demokratik sistem defalarca kesintiye uğramasına rağmen 'darbe' yargıya taşınamadı, darbecilere hesap sorulamadı. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat... 27 Nisan e-muhtırasını da ekleyin. Aralarda müdahale anlamına gelecek askerden hükümetlere uyarı mektupları var.

Hangi çağdaş, demokratik ülkede 50 yıla bu kadar fazla darbe ve müdahale sığar? Yunanistan'da albaylar cuntasının mensupları cezaevinde çürüdü. İspanya hakeza. Bırakın tanklı toplu darbeyi, siyasete en ufak müdahalenin bile bedeli çok ağır. Darbeciler demokrasinin celladı. O yüzden asla hoş görülemez.

Türkiye, darbecilerle yeni yeni hesaplaşıyor. Başbuğ'un tutuklu yargılanmasını da bu kapsamda değerlendirmek gerekir. 'İnternet siteleri daha önce kurulmuştu' diyerek Yaşar Büyükanıt dönemine işaret etmiş. 'Kanuni olmadığını görünce siteleri' kapattığını söylemiş. Kanuni olmadığını görünce değil, medyaya haber olunca kapatmak durumunda kaldı.

Sorumluluğu altındaki Karargâh'ta kanuni olmayan işler yapan, internet siteleri hazırlayanlara karşı bir işlem yapmış mı? Hayır. Bu savunmanın kamu vicdanında da karşılık bulması mümkün değil. Başbuğ'un tanıklığı önemli, o siteler Yaşar Büyükanıt'a da sorulmalı.

Benim en çok takıldığım, 'Benim böyle bir amacım olsa 700 bin kişilik gücü elinde tutan bir komutan olarak bunu yapmanın başka yolları olabilirdi' cümlesi. Başka yol tanklı toplu darbe mi? Günümüzde darbeler şekil değiştirdi, postmodern hale geldi. İnternet Andıcı ve İrtica ile Mücadele Eylem Planı gibi...

İlker Başbuğ, ilk kez yargılanan komutan değil. 27 Mayıs'ta darbeciler iki Genelkurmay başkanını yargıladı: Rüştü Erdelhun ve Nuri Yamut... İstiklal Savaşı'na katılan Nuri Yamut Paşa, Yassıada'da işkencelere dayanamayarak vefat etti.

Sonucu ne olursa olsun yargının bir Genelkurmay başkanına illegal faaliyetlerinden dolayı hesap sorması, Türkiye için bir dönüm noktası...

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT