1. YAZARLAR

  2. Mustafa Kutlu

  3. Kına yakın
Mustafa Kutlu

Mustafa Kutlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Kına yakın

08 Nisan 2009 Çarşamba 06:38A+A-

Amerikan Savunma Bakanlığı Pentagon "robot askerler" üretmeye başlamış. Kimbilir ne zamandan bu yana bu "robot askerler"i Amerikan filimlerinde görüyorduk. Adamların hayali gerçekleşiyor (!) galiba.

Ancak "öldürme, yok etme, köküne kibrit suyu dökme" düşüncesi insanlığın çok eski zamanlarına kadar gidiyor. Robot asker değil belki ama öldürmeye programlanmış savaşçılar, fedailer yetiştirmek Hasan Sabbah'ın Alamut Kalesi macerasından bu yana gündemdedir.

Hasan Sabbah'ın fedaileri de belli bir hedefe kilitlenerek ölüm bahasına kendilerine verilen emri yerine getirmeye çalışırdı. Bu gözü kara "robotlaşmış" adamlar dönemlerinde civardaki emirlere, valilere, padişahlara korku salmış, bazılarını katletmiştir.

Bir başka "ölüm makinası" da "gladyatör"lerdi. Arenadaki kanlı oyunun aktörleri olan bu adamların mesleği öldürmek olup, ne kadar çok adam öldürürlerse o kadar şöhret kazanıyorlardı. Paganların gözleri önünde cereyan eden bu kanlı manzaradan nasıl zevk aldıkları anlaşılır gibi değil. Ama yüce kitabımız "insanoğlunun zalim ve cahil" olduğunu defalarca zikretmektedir. Demek ki insanın içinde tıpkı "orman kanununun gereği olarak" bir öldürme içgüdüsü barınıyor.

Modern zamanlarda öldürme işi geliştirilen silahlar vasıtası ile gerçekleştirildi. Bu yolda atılan adımlar o kadar ileri gitti ki, bir bombanın bir şehri bir anda yokedebileceği noktaya vardı. Ancak aynı silahı iki ülke elinde bulundurduğunda bir denge oluşuyor ve taraflar bu ölüm makinasını kullanmaktan cayıyordu. Az olsa da bu işe karşı çıkan, bunun çılgınlık olduğunu ileri süren, insanlığa yakışmadığını söyleyenler bulundu ama onlara pek kulak asılmadı. Savaşlarda insanların silah ve techizatı ne kadar mükemmel olursa olsun, yine asker ölümlerinin önüne geçilemiyordu. Ayrıca güç itibarı ile zayıf olan taraf fedailer yetiştiriyor, bunları "canlı bomba" olarak kullanıyordu ki, bu da bir nevi "robot asker" sayılabilir.

İnsanoğlunun içindeki hakimiyet ihtirası ne kadar güçlü olmalı ki; öte dünyayı, hesap gününü inkar edenler bu dünyayı ele geçirmek için hiçbir masraftan çekinmeyip "robot asker" üretmeye çabalıyor.

İnsanın emrinde "insan gibi" davranacak bir âlet icat etmek inançsız âdemin Tanrılık iddiasından başka bir şey değildir.

ABD'nin robot askerleri şu anda test aşamasında imiş. Yakında seri üretime geçeceklermiş (bu bir efsane de olsa dehşet verici). Bu robot askerlerin en önemli özelliği öldürme kararlarını kendilerinin verecek olmasıymış (Kah kah diye güleceğim ama anlattığımız konu gülmeyi engelliyor).

Robotlar Cenevre Sözleşmesi ile belirlenen savaş kurallarına göre programlanacak ve etik kurallara uyacaklarmış (İşte burada acı acı gülüyorum. Etik kurallar (!) ha, vay be ne günlere kaldık). Efsaneye göre (artık öyle diyorum) robotlar ibadet yerlerini, hastaneleri, kadın ve çocukları hedef almayacakmış. (Irak ve Gazze'de olup bitenleri düşününce dehşetim bin kat daha artıyor. Cenevre Sözleşmesi'ymiş! Pöh!)

Uzaktan kumandalı bomba, insansız uçak neyse robot asker de odur. Biliyorsunuz üretimde robotlar kullanılıyor ve çok işe yarıyor. İnsan öldürmede de kullanılır. Ne demişti Başbakan Davos'ta: "Siz insan öldürmeyi iyi bilirsiniz". Bu robotlar muhtemelen Irak ve Afganistan'da kullanılmaya başlanmıştır.

Eh ölüm tacirleri kına yaksın. Bir silaha daha imza attılar. İnsanları yaşatmak için değil öldürmek için çabalayan bilime lanet olsun.

***

Seçim notu:

Seçimden sonra medyamızın tamamı hoca kesildi. Hemen her yazar, her gazete, her televizyon hükûmete, Başbakan'a ders vermeye durdu. Bunlardan bazıları "on derste direksiyon-ehliyet" kabilinden işi iyice formüle ettiler. Bakıyorum da hemen herkes Türkiye'de işlerin yolunda gitmesi için gerekli herşeyi biliyor. Biraz daha temkinli olanlar bu tavsiye-dersleri seçmen üzerinden tebliğ ediyor.

Elbette ki eli kalem tutan, aklı yetenler seçim sonuçlarını değerlendirecektir. Doğal olan da budur.

Ama tereciye tere satmaya kalkışmanın da bir ölçüsü olmalı.

Okuyucu benim fikrimi de merak edebilir. Her ne kadar siyasetten anlamam ve bu yolda yazı yazmasam da şunu gördüm: Kriz Davos'tan önemli imiş. "Bu kriz bizim çıkardığımız bir kriz değil" sözü sokaktaki vatandaşı tatmin etmez. Vatandaş iş ve aş ister. Budur.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT