1. YAZARLAR

  2. Taha Kıvanç

  3. Kına yakarsınız
Taha Kıvanç

Taha Kıvanç

Yazarın Tüm Yazıları >

Kına yakarsınız

04 Mart 2008 Salı 09:12A+A-

Adım bir biçimde 'hedef' olarak işin içine karıştığı için 'Ergenekon' konusuyla eskisi kadar rahat ilgilenemiyorum. Sade yazılarda değil, dost meclislerinde konu açıldığında bile biraz soğuk davranıyorum. Ne yapayım, huyum böyle.

Akşam'dan Oray Eğin ise benim sağda-solda isim verdiğim, andığım isimlerin de tutuklandığı iddiasında. Bir gazetecinin ismini vermişim bir yerlerde, tutuklanmış... Şimdi de başka iki isimden söz açıyormuşum, onlar da tutuklanırsa...

Oray Eğin kaynaklarının güvenilirliğini sorgulasa iyi olacak. Kendisine ben de yardımcı olabilirim. Bahsettiği gazetecinin ismini gözaltına alınmadan önce herhangi bir yerde anmış olamam; "Tanımıyordum" desem yanlış olmaz da, ama hadi şöyle söyleyeyim: Gözaltına alınmadan önce o ismin bu bağlamda geçebileceği konusunda hiçbir bilgim yoktu.

Herhangi bir yerde isim de vererek "Şunlar, şunlar da gözaltına alınacak" dediğim ise boş lâf. Elbette operasyonla yakından ilgileniyorum ve elbette sağda-solda çıkan yazıları o gözle mercek altına alıyorum; dedim ya, namlunun ucundayım. Ama hepsi o kadar.

Akşam yazarı garip biri. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Amerika ziyareti sırasında, New York'taki programın basına açık olanlarına katılabilecek durumdayken, birkaç sokak ötede kahve içmeyi tercih ettiğini gözlerimle görmüştüm. Başka işim yokmuş gibi New York'ta kendisini izlediğimi düşündü ve yazdı da. Kendisi o tür gazetecilerden değilmiş, 'mesaj' yazamazmış...

Oysa beni bir kez daha Ergenekon'un hedefine koyan yazısı bayağı açık bir 'mesaj gazeteciliği' örneği işte...

New York'tan ilginç bir haberle döndüğünü de hatırlayacaksınız: Cumhurbaşkanı Gül'e Türkiye Cumhuriyeti'ni zora sokacak bir program değişikliği önermişim... Birkaç kez yazdı bu iddiasını, sonra nedense sesini kıstı. Büyük ihtimalle, haber kaynağı, "Ya, ben seninle kafa bulmuştum" dediği için...

Yıllardır cumhurbaşkanları ve başbakanlarla gezilere giderim, çoklu ve ikili ortamlarda bulunurum; ancak hiçbirinde muhatabıma resmi programını değiştirecek küçücük bir imada bulunduğumu hatırlamıyorum.

Cumhurbaşkanı Gül'le ABD ziyareti boyunca baş başa kaldığımız bir an bile olmadı; hep başka meslektaşların da bulunduğu ortamları paylaştık. Akşam gazetesinde böyle bir iddia ortaya atıldığında, "Acaba şaka yaptım da ciddiye mi alındı?" diye kendimden kuşku duydum ve geziyi izleyen üç meslektaşa "Böyle bir şey oldu mu?" diye sordum. Olmamış.

Bana "Ne söylediğini açıkla" diye meydan okuduğu için, benzer bir beklentide bulunmamı doğal karşılayacaktır herhalde. Oray Eğin'den hem ABD ziyaretinde benim için ortaya attığı saçmalığı, hem de 'Ergenekon'la ilgili iddiasını açmasını bekliyorum. Gözaltına alınan kişinin ismini önceden kime, nerede söylemişim?

Hiç kendini zorlamasın; eğer gerçekten birileri bunu kulağına fısıldamışsa, kaynağı düpedüz yalancı. Eğer iddiayı kendisi uyduruyorsa, buradan kendisini uyarayım, tehlikeli bir iş yapıyor.

Yazısında başka iddialar da var, onlar da doğru değil, ancak 'güvenliğim' ile ilgili olduğu için beni esas ilgilendiren 'Ergenekon' iddiası. Türkiye'nin dört bir tarafında örgütle ilintili olduğu tespit edilen 'tetikçiler' yakalanıyor. Adamlar bülbül gibi şakıyıp kimlerin vücudunu ortadan kaldırmak için harekete geçmek üzere olduklarını anlatıyorlar. Bunlar özel bilgiler değil, gazetelere de yansıyan haberler...

Böyle bir ortamda, "Ergenekon operasyonu ile gözaltına alınacak isimleri önceden bilip sağda-solda telâffuz eden biri" diye yalan yere beni afişe etmesi ne anlama geliyor? Tetikçilerden biri Oray Eğin'in 'mesajını' alıp durumdan vazife çıkartırsa ne olacak? Herhalde hep beraber kına yakarlar.

Hiçbir özel bilgiye sahip değilim. "Ya birileri onun adını kullanarak dezenformasyon yapıyor ya da o birileriyle bu yakın temasları sonucu isimleri alıyor ve yayıyor" diyor Oray Eğin.

Kendimden bir şeyler söylemeliymişim... Artık bu ne demekse... İnanmak istemediği şey de, benim "Kimi gazetecilerin kapısına çarpı konmasının, Nazi Almanyası'nda olduğu gibi fişlenmesinin yolunu açmış olmam" imiş…

Okuyalım: "İnanmak istemiyorum. Ama bu bilgilere sahipse ve yazmıyorsa, bu fişleme operasyonuna sessiz kalarak dahi önemli katkı sağlamış olabilir. Bu soru aslında onun bağlantılarına sahip bir ismin neden arkadaşları iktidara geldikten sonra gazetecilik yapmadığıyla da ilintili. Geçmişin Taha Kıvanç'ıyla bugün kitaplardan, seyahatlerden bahseden Taha Kıvanç arasında ciddi bir 'haber' farkı var."

Nicedir seyahat yazısı yazmıyorum, okur da kitaplardan fazla söz etmediğimden şikâyetçi. Bu nasıl iş?

Savcılar tetikçileri yanlış yerde arıyorlar galiba.

Yeni Şafak

YAZIYA YORUM KAT