1. HABERLER

  2. HABER

  3. Keşke El Kaide Türkiye'ye Saldırsa
Keşke El Kaide Türkiye'ye Saldırsa

Keşke El Kaide Türkiye'ye Saldırsa

Şii ekseni dahilindeki devlet ve örgütlerin istihbaratları, yerli sol örgütler, Stockholm sendromuna kapılan, Esed'in paralı askeri PKK ve bazı ülkelerin kale gibi korunan büyük elçiliklerinin duası...

08 Kasım 2013 Cuma 11:47A+A-

Abdulkadir Şen'in yazısı:

Suriye devrimine destek veren ve hemen her şehirde binlerce Suriyeliyi misafir eden Türkiye halkını Suriye devriminden nasıl uzaklaştırırsınız? Bunun yolu basit ve şu sıralar uygulanması için yoğun çaba gösteren Şii ekseni dahilindeki devlet ve örgütlerin istihbaratları, yerli sol örgütler, Stockholm sendromuna kapılan, Esed'in paralı askeri  PKK ve bazı ülkelerin kale gibi korunan büyük elçilikleri yoğun bir tempo ile bu amacı gerçekleştirmeye çalışıyor Türkiye'de. Onların içten yaptıkları duaları adeta gözlerimin önünde duran bir kitabeden okur gibiyim...

Keşke El Kaide ya da radikal bir grup Türkiye'ye saldırsa(!)... Türkiye'nin bazı büyük kentlerinde maharetle hazırlanmış bombalı araçlar patlatılsa(!)... Saçma sapan hedeflere yapılacak ve onlarca çocuğun öleceği, ceset parçalarının etrafa saçılacağı,  kan ve gözyaşının yoğun bir ihanete uğramışlık söylemiyle beraber CNN ve BBC gibi emperyalist haber kaynakları tarafından Türkiye halkına pompalanıp; "işte bu İslamcılar böyle,  bunlar vahşi, bunlar cani, bunlar Esed'e bile rahmet okutur" denilerek her TARAF'taki taşeron  gazetecilerin basına çıkarak Suriye devrimi aleyhine propagandalar yapabileceği saldırılar…

Ahh ne güzel olurdu o gözlerimizde tüten “İslamcı Terör” saldırılarına bir yenisini daha eklesek(!)... Bir musibet bin nasihatten evladır denir ya, şu Türkiye halkına Suriye halkının onurlu özgürlük mücadelesine destek vermekten vazgeçmesi gerektiğini, dünya sisteminin adaletsiz gidişatına hayır dememeyi daha güzel öğretecek sözcükler var mıdır şarapnel sözcüğünden başka?  Bombalı araçlar son derece titizlikle hazırlanmalı, mümkünse sonradan kayıtları basına servis edilecek tarzda patlayıcıların sakallı insanlar tarafından yüklendiği görüntüler hazırlanmalıdır. Eğer Suriye ve Türkiye'den kaçırılan ve direnişe destekleri ile bilinen bir kaç sima ya da en azından bunların kimlikleri bu araçlar içinde olursa eylemlerin etkisi daha da artacaktır.  Saldırılar öncesi oluşturulacak ve içinde sosyolog ve psikologların da bulunduğu özel bir ekip Türkiye'de hükumetin ve halkın gelecek 20 yılda asla onurlu bir davaya ve İslam düşmanlığının birleştirdiği Haçlı-Marjinal Sol-Siyonist ve Caferi ittifak tarafından gerçekleştirilmek istenen projelere karşı tutum almamasını garantileyecek bu eylemlerin kan kokularını memleketin dört bir yanındaki insanlara medya rüzgârı ile ulaştırmalıdır.  Bu ekip hangi  yazarın hangi makaleyi yazacağını, hangi kanalın nasıl yayınlar yapacağını, hangi hocaların terörü lanetleyeceğini, saldırılar sonrası nasıl yas ilan edilip hangi vakıf ve derneklerin hedef tahtasına oturtulacağını belirlemelidir. 

Mücahidler vahşidir(!), öyleyse Cihad kötüdür(!), Cihad kötü olduğu için onu destekleyenler de kötüdür(!), bunların tümü de İslam'ın kötü olması dolayısıyladır(!). 

İşte sloganımız bu... 

Ama bu slogan Avrupa için, halkı Müslüman olan ülkeler için sloganımız farklı olmalıdır.

“İslam terörü lanetler, lanetli olan kötüdür, öyleyse onu yapan da kötüdür, dolayısıyla Suriyeli direnişçiler kötüdür bu da her türlü Cihad hareketinin kötü olduğu anlamına gelir ki bu Esed, Hamaney, Hizbullah savaşçılarının iyi olduğu anlamına gelir.” 

Bu da İslam ülkelerindeki sloganımız(!)…

Saldırıya uğrayan hedeflerin hiçbir dinde saldırılması doğru bulunmayan absürt mekânlar olması, mümkünse birkaç adet hamile kadın ve genç kızın ölümü ve yaralanmasıyla çıkarılacak hazin öykülerin duygusal Türkiye halkına sonu gelmeyen televizyon programlarıyla anlatılması, “eşeğin aklına karpuz kabuğu sokmak” kabilinden bazı basın organlarında "Suriyeli mültecilere saldırılar arttı."  "Öfkeli halkın mülteci kamplarına saldırmasından endişe ediliyor" tarzı haberler yapılması elzemdir. (…)

YAZININ DEVAMI...