
Kartalkaya otel faciası ve ahlak nosyonunun yitimi
Bolu Kartalkaya'da yaşanan yangın faciasını değerlendiren Osman Sert, idari denetim sorunu ve siyaset ile toplumu giderek daha fazla sarmalayan ahlaki çürümeye dikkati çekiyor.
HAKSÖZ-HABER
Osman Sert, Karar gazetesinde yayımlanan "Kader mi devlet ve bireyin ahlak yoksunluğu mu?" başlıklı yazısında (3 Şubat 2025) Kartalkaya'daki yangın faciasını değerlendiriyor.
Çeşitli açılardan facia sonrası gelişmeleri analiz eden Sert, idari denetim alanında yaşanan eksiklik kadar, toplum ve siyasette öne çıkan ahlak nosyonunun göz ardı edilmesi sorununun da bunda rol oynadığını vurguluyor. Bu facianın "kader" denilip geçiştirilemeyeceğini belirten Sert, "Mesele neredeyse bilincini kaybetmiş şekilde suçlama yarışına giren Bolu Belediye Başkanı’nı da, yanan otelde sattığı odalardan para kazanan Turizm ve Kültür Bakanı’nı da İl Özel İdaresi’ni de yangın sanki başka ülkede yaşanmış meselede hiç dahilleri yokmuş gibi konuşan ama 23 yıldır memleketi yöneten iktidar mensuplarını da aşan bir ahlak krizinin sadece son halkası... Devletin, kamunun, toplumun ve bireyin ayrı ayrı ahlak nosyonunu göz ardı ettiği bir ülkede her yıkılan, yanan bina için bir sorumlu bulunur, ceza da verilir. Tutulan yas ise bir sonraki cinayete kadar unutulur. Eğer araya unutacak kadar vakit girerse." diyor.
Dünün eşkıyaları bugün kimlere karşılık geliyor?
Kartalkaya faciasının ardından gündeme gelen denetim sorununu değerlendiren Osman Sert, bu bağlamda rüşvet ile iş görme ve buna tamah eden bürokrat gerçekliğine dikkati çekerek şunları söylüyor:
Bu cinayetin yani devletin siyasi, bürokratik temsilcilerinin o dönemin, civarın zenginleri ile çıkar ortaklığı, suçlara göz yumması şeklinde kendini gösteren idare ahlakı yoksunluğunun yüzlerce kayda geçmiş örneği var.
Cumhuriyet’in kurucu kalemlerinden Sabahattin Ali’nin, Kuyucaklı Yusuf’u Ege’de geçer. Hukuk herkese farklı işler. Hacı Etem’in oğlu Şakir adam öldürür ama jandarmanın işbirliği, zenginlerden korkan ahalinin yalan beyanları ile aldığı az bir hapis cezasını bile biraz içerde çok da dışarda çeker. Kaymakamın da karıştığı rezaletin cezası şuursuz kurşunlarda aranır.
Başka hikâyede toplum, devletin sağlayamadığı adaleti yine Sabahattin Ali’nin Çakıcı Mehmet Efe’sinin mavzerinde arar.
Yaşar Kemal’in İnce Memed’inde Hacı Etem’in yerini Gâvur Abdi Ağa alır. Ağaların haksızlıkları arşa, İnce Memed dağa çıkar. Gâvur Abdi, Ali Safa hepsinin Çukurova’nın idarecileri ile araları iyidir. Arada Mal Müdürü gibi ufak hediyelere tav memurlar da işlerine yarar. O dönemin Ankara’sını temsil eden Arif Saim Bey’in hayalleri de yerel ağalardan farklı değildir. Hepsi bir olur İnce Memed’in arkasına düşer.
Asım Çavuş gibi jandarmalar vicdanî adaletle bölgenin dengeleri arasında kalsa da arada kalmayacak Binbaşı merkezden gelir. Hepsinin birlikte arkasına düştüğü İnce Memed aslında peşine düşülen adalet, hak, eşitlik yerine geçer.
Ülkenin batısında da ortasında da doğusunda da en çok bulunan kamunun getiremediği adaletin yerine konmaya çalışılan eşkıyalardır. Muhsin Kızılkaya’nın Eski Zaman Eşkıyaları’nın mekânı da Hakkâri dağlarıdır.
Bugünkü modern düzende dağa çıkacak eşkıyalara yer yok. Ama kahramanlar değişse de hikâye üç aşağı beş yukarı aynı. Sorun, var olan hukuku muhatabına göre büken kamunun varlığı ve bundan istifade ederek otelde, madende, pamuk tarlasında, imalathanede misafirinin, işçisinin, ürününü satın alan müşterisinin hakkını gasp etmek imkânı bulanlar.
"Bu otellerin kapanması için Bolu’da 78 kişinin ölmesi mi gerekiyordu?"
78 kişiye mezar olan Bolu'daki otel faciasının ardından İstanbul’da 12 ilçede 253 otelin valilik eliyle kapatılması kararını değerlendiren Osman Sert, "Bu otellerin kapanması için Bolu’da 78 kişinin ölmesi mi gerekiyordu?" diye soruyor:
Yangının üzerinden on gün geçmeden İstanbul’da 12 ilçede 253 otelin valilik eliyle kapatılmasına karar verildi. Anlaşılan bu yapılan denetim silsilesinin ilk aşaması ve eğer tüm denetlemeler yapılırsa daha çok otelin kapatılması gerekecek.
O zaman “madem bu otellerin kapanması gerekiyordu Bolu’da 78 kişinin ölmesi mi gerekiyordu?” diye sorulur. Denetimler bu otellerle mi sınırlı kalacak yoksa Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend’indeki “Milyonla çalan mesned-i izzetde ser-efrâz, Bir kaç guruşu mürtekibin câyı kürekdir.” ifadelerinde olduğu gibi Bolu Kartalkaya benzeri mütegallibenin büyük otelleri denetimlerden kurtulabilecek mi?
Elçin Poyrazlar Oksijen’de, İngiltere’de 2017’de meydana gelen ve 72 kişinin hayatını kaybettiği Grenfell yangınını ve sonrasını detaylı şekilde incelemiş. Bu bile insan hatasının, ihmalin sadece Türkiye’ye özgü olmadığını gösteriyor. Ancak yangından sonra yürütülen yavaş ama kapsamlı soruşturma süreci bizde neyin eksik olduğunu gösteriyor. Soruşturma için harcanan para 170 milyon sterline (7,5 milyar TL) ulaşmış durumda. 50 bin kişinin hayatını kaybettiği Maraş depremi sonrası tek bir yangın için yapılan soruşturmanın ne kadarını yaptık diye düşünmeden edemiyor insan.
"Devletin, kamunun, toplumun ve bireyin ayrı ayrı ahlak nosyonunu göz ardı ettiği bir ülkede..."
Öte yandan konuyu siyaset ve toplumu giderek daha bir sarmalayan ahlaki çürüme bağlamında da değerlendiren Osman Sert şunları kaydediyor:
Tarihi neredeyse bireylerden önce var olan bir devlet algısı ve onun çevresinde geçen bir toplum için kamu idaresinin ahlak boşluğunu doldurmak kolay değil. Ama tek tek bireyler çok daha ahlaklı da sanki devletin tek başına gelip her şeyi düzeltmesini bekliyoruz.
İşlettiği otelinde yüzlerde kişi gece-gündüz kalırken bir alev bu insanların canlarını, benim yatırımımı, çalıştıklarımı tehdit etmez mi diye bir kez düşünmeyen; turizm acentalarıyla randevularını atlamayıp bir kez detaylı güvenlik toplantısı yapmayan ve dolayısıyla kitlesel bir cinayete cüret edenleri nereye koyacağız? Aşçıbaşından gece müdürüne kadar herkesi suçlayan bir kez kendine dokundurtmayan ahlaksızlığın benzerleri yanı başımızda hatta belki de aynada karşımızda yok mu?
Yangından sonra aman benim otelimde benzeri olmasın diye değil de denetime geldiklerinde kendimi kurtaracak kadar önlem alayım diyenler başka gezegende mi?
Trafikte kendi hayatını boş ver, kaza yaptığında karşıdaki araçların içindekileri yok edecek önlemleri almamakla Bolu’dakinin arasındaki tek fark ölçek değil mi?
Kişisel ve toplumsal güvenlik için sıradan adımları bireysel çıkar için göz ardı etmenin erdem ve açıkgözlülük olduğu bir toplumda kim kimi ne hakla suçlayacak?
Devletin, kamunun, toplumun ve bireyin ayrı ayrı ahlak nosyonunu göz ardı ettiği bir ülkede her yıkılan, yanan bina için bir sorumlu bulunur, ceza da verilir. Tutulan yas ise bir sonraki cinayete kadar unutulur. Eğer araya unutacak kadar vakit girerse.
HABERE YORUM KAT