1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Kadın şiddetine karşı olma maskesiyle pazarlanan cinsel sapkınlık
Kadın şiddetine karşı olma maskesiyle pazarlanan cinsel sapkınlık

Kadın şiddetine karşı olma maskesiyle pazarlanan cinsel sapkınlık

​​​​​​​İnsan utanma bilincini kaybetti mi sınırları da tanımaz. Her şeyi yapar hale gelir. Bugün Türkiye’de kadın şiddetine karşı olmak adına pazarlanan dalganın bizden istediği de “utanma!” tutumunun onayıdır.

03 Ağustos 2020 Pazartesi 15:02A+A-

Ergün Yıldırım'ın, Yeni Şafak gazetesinde “Pazarlanan cinselliğin utanmazlıkları” başlığı ile yayınlanan yazısı:

Jeffery Epstein, 66 yaşında New Yorklu bir milyarder. “Günah adası”sının sahibi. Bu adada kız çocuklarını zorla alıkoyarak onlara tecavüz eder. Bu sapkınlıkları nedeniyle tutuklanarak cezaevine atılır. 2008 yılında suçlarını itiraf eder. Kız çocuklarını pazarlayarak suç işleyen bir pedofili sapkınıdır. Bir pedofili pazarı kurmuştur “günah adası”nda. Kapitalist patron, sapıklığı da pazarlar. Bu itiraftan sonra devletle işbirliğine giderek antlaşma yapar. Antlaşmanın içeriği nedir? Bilen yok. Ancak hapisteyken bir süre sonra kendisini asarak intihar eder.

Mesele bununla da kalmıyor. Bu günah adasına dünyanın önde gelen siyasetçileri de uğruyor. Mahkeme ifadelerinde İngiltere Prensi Andrew ile yakın dostluğu ifşa oluyor. Prensin zorla 18 yaşındaki kızla cinsel ilişkiye sokulduğu söyleniyor. Geçen ay FBI, bu pedofili pazar şirketinin önemli bir ismini daha yakalıyor. Epstein’in sevgilisi Maxwell adlı bu kadın, kız çocukları temin ederek günah adasına götürüyor. “Seks köleleri” çalıştırdıklarını söylüyor. Hatta Maxwell de daha önce seks kölesi olarak çalışmış. Maxwell’in soruşturmasıyla mesele ABD Başkanı Bill Clinton’a kadar uzanıyor. Clinton’un da günah adasına konuk edildiğini söylüyor. Clinton’un 2011 yılında Karayipler’deki Little St. James adasına uğradığı belirtiliyor. Epstein’in “Clinton’un bana bir iyilik borcu var” demiş.

Nasıl bir hikaye! Yani gerçek. İçinde kız çocuklarının tacizi, pazarlanması, kadınların köleleştirilmesi, cinsel sapkınlık, cinsel sömürü, patronlar ve siyaset adamlarından oluşan bir ağ. Bütün bu şebeke çocuk cinselliğinin istismarı etrafında dönüyor. Pedofili, toplumun en tepesindeki adamlar eliyle bir marketçilik haline gelmiş. Cinsel sapıklık, en berbat biçimiyle örgütlü, ekonomik ve çağdaş tarzıyla uygulanıyor. Buna cinsel sapıklığın trajedisi denir. Grek mitolojisinde annesiyle beraber olan Odipus trajedisi! Batı trajedisinin sapkın bilincinin modern çağa düşen gölgeleri. Cinsel alanda iyi ve doğru gibi kadim hakikatin ilkeleri anlamını kaybettiği zaman bu pespaye ve bohem nihilizm ortaya çıkıyor. İyi ve kötü nereden başlar nerede sona erer? Bunun sınırlarını imha edenler ve kadim ahlak esaslarıyla, mahremiyet kültürüyle alay edenlerin sonu budur.

Pedofili örneğinde ahlaksızlığın dibi yaşanıyor. Aslında pedofili, cinsel sapmanın sadece bir spesifik alanı. Cinselliği tanımlayan kadim iyi ve kötü ahlaki ilkeler, “toplumsal cinsiyet eşitliği” ideolojisi ile imha edilmeye başlandığında bunun farklı biçimleri de normalleşiyor. Zoofili’ye ve enseste bile özgürlük isteniyor. Çünkü temel ahlaki ilkeleri tanımayanların cinsel ilişki meşruiyetinin nereden başlayıp nereden biteceğine karar vermeleri zordur. Kiminle cinsel ilişkinin yanlış/ kötü olacağını belirleyemezler. Kiminle evlenip kiminle evlenemeyeceğini de tayin edemezler. Tamamen keyfi tutumlar ve hazlar belirleyici olur. Ne var ki, benim tercihim diyerek benliğini/ nefsini mutlaklaştırır. Bu cinsel anlayışta her çeşit sapma “özgürlük”, “benim tercihim”, “cinsel eşitlik” adı altında savunulur. Bir gün “oğlancı” olan, bir başka gün bedenini “dişi” yapar. Bir süre dişi ile dişinin beraberliğini yaşarken, bir başka gün hepsini ret eder ve belki hayvanlarla beraber olur.

Cinsel ilişkileri kadim ahlaki temel ilkeler üzerinden giderek tanımlamayanlar, evlilik meselesini yap boz tahtasına çevirirler. Bir yandan evliliği ret ederler, hayatımı yaşamak istiyorum derler. Bunun için kadim evliliği ret ederler. Öte yandan sapkın cinsel tutumlarla beraber yaşamaya evlilik denmesi için hırçınlıkla kabul isterler. Sosyolojinin “insanın karşı cinsle yaşamak için sözleşmesidir” diye tanımladığı evliliği ret ederler. Oğlancılık davranışlarına evlilik denmesini isterler.

Bütün bunlar Batı’da doğarak dünyaya yayılan trajik bir cinsellik sapması. Bu sapma ahlakın değişmeyen hakikat boyutunu ret eden nihilizm ve feminizm bileşkesinden doğuyor. Hayata cinselliği odağa alarak bakan haz bilincinden tezahür ediyor. Bu bilinç, bu ahlaksızlık ve bu hakikate inanma yoksunluğu çeşitlenerek yayılıyor. Kadın hakları, insan hakları, kadın şiddetine karşı çıkma gibi en tabii hakların perdesi altında pazarlanıyor. Perdeyi biraz araladığımızda pedofili, zoofili, oğlancılık, lezbiyenlik ile karşılaşıyoruz. Ahlaki hakikatin reddi, “utanma!” sloganıyla dışa vuruyor. “Allahtan utanmıyorsan her şey yap” diye bir söz var bizde. İnsan utanma bilincini kaybetti mi sınırları da tanımaz. Her şeyi yapar hale gelir. Bugün Türkiye’de kadın şiddetine karşı olmak adına pazarlanan dalganın bizden istediği de “utanma!” tutumunun onayıdır.

 

HABERE YORUM KAT

1 Yorum