1. YAZARLAR

  2. Taha Kıvanç

  3. İsrail medyası: Sansür ve şaşkınlık arasında
Taha Kıvanç

Taha Kıvanç

Yazarın Tüm Yazıları >

İsrail medyası: Sansür ve şaşkınlık arasında

02 Haziran 2010 Çarşamba 18:34A+A-

İsrail kendisini 'sürekli savaş içerisinde bir ülke' olarak tanımladığı için medyasına alenen sansür uyguluyor; 'Özgürlük Filosu'na saldırı gibi durumlarda, 'sansür' uygulaması, otomatik olarak sivillerden askerlerin eline geçiyor...

Şu anda İsrail'den dünyaya ulaşan bütün haberler İsrail ordusunun sansürlediği haberler; görüntüler de öyle... Hangi ülkenin medyasından olursanız olun, İsrail'den dışarıya haber, fotoğraf veya görüntü gönderiyorsanız, önce askerî sansürcüye başvuracaksınız...

İsrail'deki sansürcüler yıllar içerisinde bu işte çok uzmanlaştıkları için, istedikleri sonucu almaya yarayacak bölümleri, fotoğraf ve görüntüleri âcilen serbest bırakıyorlar; gemideki çatışma başladıktan kısa süre sonra televizyonlara erişen bütün görüntüler İsrail askerî sansürünün onay verdikleriydi.

Jerusalem Post gazetesinde çıkan bir habere göre, İsrailli komandolar gemide sadece boya tabancası kullanmışlar; ne plastik mermi, ne de gerçeğini... İbranice Ynet gazetesi Gazze'ye insani yardım taşıyan geminin yolcuları için 'vahşiler' sıfatını kullanmaktan çekinmemiş. Komandoların gazabını çekmek için şişelerle saldırıyormuş bu 'vahşiler'...

Gazetenin 'vahşi' dedikleri arasında Nobel ödüllü Mailread Corrigan Maguire, Alman milletvekilleri Inge Höger ile Annette Groth, İsveçli ünlü polisiye yazarı Henning Mankell ile Holokost'tan hayatta kalarak çıkmış Musevi Hedy Epstein de var...

Sansür o kadar ağır ki, Gazze açıklarında uluslararası sularda gerçekleşen ve kimsenin uluslarası hukuka aykırılığını sorgulayamayacağı saldırı, dünya medyasından gerektiği kadar tepki görmüyor. Ne de olsa muhabirlerinin sansürlü haberleri, izinli fotoğraf ve görüntüleri üzerinden yayın yapıyor dünya medyası. CNN, BBC gibi kanallar olanı büyütmemek eğiliminde...

Haberlerde insani yardım malzemesine refakat eden yolcuların 'El-Kaide bağı bulunan teröristler' olduğunu yazan da var, "Sadece 9 kişi öldü" diye olayı küçültmeye çabalayan da... Başta olaya 'saldırı' diyen ve siviller üzerine ateş açılmasını 'katliâm' olarak yansıtan medya organları sonradan olanı 'çatışma' diye sunmaya başladılar.

Yolcular için 'El-Kaide üyeleri' diyenler de var, 'Filistin yanlısı militanlar' sıfatını benimsemiş olanlar da...

Bu arada İsrail Silâhlı Kuvvetleri'nin medya manipülasyonunda ustalaşmış elemanları her mecrayı kullanarak olayı kendi gözleriyle göstermeye çabalıyorlar. Sadece 114 harfin kullanılabildiği Twitter'ı bile ihmal etmiyorlar.

Son birkaç saat boyunca sağa-sola gönderdikleri şu Twit'lere beraberce bir göz atalım:

6 saat önce: Mavi Marmara'da İsrail ordusuna karşı kullanılan silâhlar... 5 saat önce: Bir bahriyelimiz Mavi Marmara'daki tedhiş olaylarını anlatıyor... 1 saat önce: Güney İsrail'e Gazze'den yapılacak saldırı askerlerimiz tarafından püskürtüldü... 16 dakika önce: Mavi Marmara'da bulunan yeni silâh ve saldırı maddeleri...

Bu mesajlara ek olarak konulan fotoğraflarda 'vahşi' militanların zavallı İsrail askerlerini yok etmek için kullandıkları silâhlar gözüküyor: Kırılmamış şişeler... Koltuk kolları... Gaz maskeleri... Kefiyeler...

Uluslararası sularda seyreden insani yardım amaçlı gemilere karşı İsrail'in ne tür bir tepki vereceğini evinden medya sitelerine girerek izleyen İsrailli bir gazetecinin, Noam Sheizaf'ın, dakika dakika kaydettiği izlenimleri okurken ben de onun gibi hayretlere kapılıyorum.

Ordu sansürü 'gemide yakalanan silâhlar' diye kendini koruma amaçlı sopaları gösterdikçe, "Bu görüntüler dünya kamuoyunu herhalde etkiler" düşüncesine kapılıyor İsrailli meslektaş, gecenin bir vaktinde; fakat hemen kendine gelip şu notu düşüyor: "Fakat insanlar uluslarası sularda seyreden bir sivil gemiye komandolarını gönderdiğinde ordunun nasıl bir tepki beklediğini herhalde merak edecektir..."

İsrail'in başka ülkelerde yaşayan dostları sansürlü haberler ve görüntüler eşliğinde koruyucu kanatlarını gerseler de, İsrail'i içeriden tanıyan ve ülkenin yanlış istikamete gitmekte olduğunu düşünen insanlar tepki vermekten, yazarlar da bildiklerini ifade etmekten çekinmeyecektir.

Nitekim, dindar Museviler örgütlü bir biçimde ortaya çıkıp kıyım yaptığı için Netanyahu hükümetini tel'in eden gösteriler düzenliyorlar. Kudüs'te...

Sansür her zaman beklenen sonucu vermez. Evet, İsrail askerî sansürünün etkisiyle yapılan eksik haberler, çarpıtılmış yorumlar var; ancak her şeye rağmen yansız olma derdinde pek çok yorumcu da İsrail'i eleştiren, Netanyahu hükümetini yerden yere vuran değerlendirmeler kaleme alıyor. Daha da ilginç olan, Musevi kökenli yazarların, çalıştıkları gazeteler ve dergilerde yayımlanan ilk tepki yazılarının önemli bir bölümünün İsrail'e yönelik acımasız eleştiriler içermesi...

Pek çoğu, "Türkiye'nin işbirliğini kaybeden İsrail'in güvenliği tehlikeye düşer" uyarısında bulunuyor.

Bizdeki bazı yorumculardan onları daha insaflı bulduğumu söyleyebilirim.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT