1. HABERLER

  2. ETKİNLİK

  3. İnönü Üniversitesi'nde Filistin konferansı yapıldı
İnönü Üniversitesi'nde Filistin konferansı yapıldı

İnönü Üniversitesi'nde Filistin konferansı yapıldı

İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Zahit Aksu Konferans Salonunda, Bilgi ve Erdem Topluluğu tarafından düzenlenen etkinlikte Filistin konuşuldu.

27 Aralık 2023 Çarşamba 19:09A+A-

İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Zahit Aksu Konferans Salonunda, sunuculuğunu Bilgi ve Erdem Topluluğu üyesi Ramazan Bayram'ın üstlendiği program Enes Akbaba'nın okuduğu Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı.

Kur'an-ı Kerim'in ardından sözü Danışmanı Hüseyin Polat devraldı.

Biz bazı şeyleri şer zannediyoruz ama Rabbimiz onda birçok hayır yaratıyor. Birçok açıdan  onun hayırlı  olduğunu  sonradan anlıyoruz. Benim kanaatimde 7 Ekim'den bu yana yaşadığımız  bu tür bir olaydır. Yüzyılı  aşkın  Filistin  işgal  altında. Önce İngiltere'nin daha sonra İslam coğrafyasının  bağrına  saplanan  Siyonist devlet aracılığıyla işgal devam ediyor. Emperyalistler işgallerini  sürdürüyorlar. Onlar için  fark etmiyor.  İster İngiltere olsun, ister İsrail ya da ABD  olsun. Onlar kendilerine  yakışanı  yapıyorlar. Kendi vahşetlerini, acımasızlıklarını, sahtekarlıklarını ortaya koyuyorlar. Bunun gereğini  yapıyorlar. Ama biz Müslümanlarda Rabbimizin müminlerin  özelliklerini sayarken ifade ettiği onlara herhangi bir zülüm  usabet ettiği zaman ona karşı mutlaka mücadele eder, galebe çalarlar  özelliğinin  gereğini yapmaya çalışıyoruz, onun için uğraşıyoruz. Başımıza gelenleri hâlâ  tam olarak anlayabilmiş değiliz. Olayları yorumlarken birbirinden  çok  farklı  yorumlar yapıyoruz. Yaşananlara karşı yapmamız gereken noktada bile  ortak bir anlayış oluşturamadık.  Özellikle bu son süreçle Gazze'de, Filistin' de Müslümanların  bu problemi çözdüğünü  gördük. Meselenin mücadeleyle  gönderilebileceğini, meselenin küfre karşı onlar nasıl organize bir şekilde  İslam'a ve Müslümanlara karşı saldırıyorsa  Müslümanların  da  böyle darmadağın, birbirinden  uzak ve habersiz kalmamaları  gerektiğini,  bir güç olarak karşı koymaları  gerektiğini gösterdiler. "Küfürü imana tercih edenler kesinlikle Allah'a  hiçbir  zarar veremezler. Onlar için acıklı bir azap vardır. O inkar edenler kendilerine vermiş  olduğumuz süreyi uzatmamızı kendileri için  hayırlı zannetmesinler.  Biz onların daha fazla günah işlemeleri   için mühletlerini uzatıyoruz. Onlar için  alçaltıcı  bir azap var. "  diyerek sözlerine  son verdi.

Sözü daha sonra açılış konuşmasını  yapmak  için topluluk başkanı  Ali Çiftçi aldı. 

Bir toprak parçası anlam kazanabilmesi için değer atfedilmesi için insanla ilişki kurması gerekmektedir. Bir coğrafya insanla kurduğu ilişki nispetince değerlidir. Bir toprak parçasına yurt diyebilmek için gündüzünde alın teri gecesinde gözyaşı ve nesiller boyu kanla sulanmış olması gerekmektedir. Bugün Ortadoğunun gözbebeği olan Filistin coğrafyasını konuşacağız , Filistin sıradan bir yer  olmamakla beraber bütün tarihi medeniyetlerin her daim ilgi odağı haline gelen ve halen bu önemini devam ettiren bir coğrafyadır. Asırlardır tahrif edilmiş kitaplar ile kendini avutan temelsiz ve sahte bir ideoloji peşine düşen Siyonistler emellerine ulaşabilmek için her türlü yolu  kendilerine meşru görmektedir. Bu temelsiz ve sahte ideolojinin yıkılabilmesinin yegane yolu ise biz müslümanların onların oyunlarına karşı uyanık çalışmalarına karşı ise alternatifler sunarak cesur ve atılgan olmamızla mümkündür. Bugün 7 Ekim'den bu yana  zalim İsrail tarafından Gazze'de yaşanan soykırımı görmezden gelen Emperyalist ve kuklaları bu imtihandan sınıfta kalırken halkların direnişi ise bir sonraki nesillere örnek olmuştur. Yeryüzünün bütün halkları onurlu bir duruş sergilerken , yöneticileri ise bilâkis zillet içinde debelenip durmaktadırlar.
Ama bizler iman ediyor ve inanıyoruz ki bütün yöneticiler kınamadan öteye geçmese de, bana dokunmayan yılan bin yaşasın dese de.

Filistin ve Direniş kazanacak

Gazze ve direniş kazanacak

Kudüs ve Direniş kazanacak.

Rabbimiz Bizleri  Nehirden, Denize  özgür Filistin için çaba gösterenlerden eylesin diyerek sözlerini tamamladı ve  sonrasında  topluluk üyelerinin hazırladığı  sinevizyon izlendi.

Daha sonra sözü,  konferansını  yapması  için  Filistinli Aktivist Naim Zalloum Eyyubi devraldı. 1905 ile 1907 yılları arasında Avrupa'da bir kongre düzenlendi. Bu kongrenin adı Campbell Kongresi. O zamanın İngiltere başbakanı Henry Campbelldi. O kongreye Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya, Portekiz ve Hollanda katıldı. Bu kongre tam 2 yıl sürdü .Bu kongrede dediler ki: Doğu Akdeniz sahillerinde bir tehlike var bu tehlikenin önüne geçmeliyiz o zaman Asya Kıtasını Afrika Kıtası'ndan ayıralım, ayrımda İsrail'i kurmaya karar veriyorlar. Bunu yapmalarındaki asıl amaç Müslümanların dini, siyasi, kültürel birliğini ortadan kaldırmak .Bunu yaparsak Müslümanların birliğinin önüne geçmiş oluruz diyorlar. Asıl medeniyetler çatışması o kongreden sonra başlıyor, İslam medeniyeti ve Batı medeniyeti .Birkaç gün önce İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Hertzog "Biz bu mücadeleyi verirken sadece kendi halkımızı korumak için değil Batı medeniyetini kurmaya yönelik adımlarımızı atıyoruz", diyor. Asıl çatışma budur; aydın İslam medeniyeti ve kokuşmuş ,çürümüş ,batmış Batı medeniyeti bunun için Gazze ve Filistin son durak peki neden son durak çünkü Selahattin Eyyubi Kudüs'e Haçlılardan fethettikten sonra Filistin Hıttın Savaşı'nda Haçlılara mezar olmuştur, sonrasında Filistin Aycemud Savaşında Moğollara da mezar olmuştur. İnşallah söz veriyorum size Filistin yahudilere de mezar olacak bu Allah'ın vaadidir.

Naim Zalloum Eyyubi sözlerine şöyle devam etti: Yahudilerin içinde yaşamış biri olarak söylüyorum size Yahudilerin en hassas çizgisi güvenliktir. O kadar dünyaya düşkünlerdir ki .Dünyada bin yıl yaşamak isterler onlar için bu dünya bir cennettir ama El Kassam Tugaylara o cenneti onlar için cehenneme çevirdi. Bu güvenlik meselesi için 75 yıldır çalışıyorlar. Tüm Yahudileri bu ülke çok güvenli buraya gelin ülkelerinizi terk edin ve buraya gelin çağrısı yapıyorlar. 75 yıldır bunun için uğraştılar ama  El Kassam Tugayları 6 saat içinde o güvenlik hikayesini bitirdi. İsrail'in eski başbakanlarından Ehud Barak başında ülkeden ayrılmadan önce şunları söyledi: "Yahudi Devletleri tarih boyunca 80 yıl yaşadı biz şu an 75 yılımızı dolduruyoruz ama 76 yılımızı görüp görmeyeceğimizin garantisi yok. Onlar yok olacaklarına Müslümanlardan daha çok inanıyorlar. Biz Müslümanların içinde şüphe olmasın inşallah bu sene yıkılacaklar. Bu güvenlik meselesi ile ilgili bir hikaye anlatayım size dedemin bana aktardığı bir hikaye;

"İntifada olduğu için yolculuk sırasında askerlik gördüklerinden dolayı otobüsü taşlıyorlardı devam ettim ve son durağa geldim tüm siviller indi baktım. Otobüsün içinde asker yok şaşırdım koskoca asker nereye gitti diye düşündüm sonra arkaya baktığımda arka koltukların orada çömeldiğini saklandığını gördüm o askerin. "Sözde yenilmez gücün ordusundan bir askerdi o. Tarihte Moğollar da yenilmez güç olarak bilinirdi Filistin onlara mezar oldu şimdi İsrail de aynı iddiada Filistin onlara da mezar olacak çok da zor değil bu. Son zamanlarda insanlarda oluşan şuur sayesinde inşallah çok uzun sürmeyecek bu. İsrail devletinin kurucusu bile şöyle diyor: "Bu ülkede 1 ve 2. nesil yaşayacak ama üçüncü neslini yaşayıp yaşamayacağının garantisini veremiyoruz."7 Ekim olaylarından biri 500 bin kişiden fazla Yahudi İsrail'i terk etti. İsrail'de yaşayan Yahudilerin %90'ı çift vatandaş hem İsrail'in hem de başka bir ülkenin vatandaşıdırlar orada daim olduklarına inanmıyorlar.

Sözlerine  şunları  da ekleyerek devam eden Eyyubi: Gazze'de uyanışının altında yatan sebeplere gelecek olursak maddi anlamda düşünürsek, İsrail çok güçlü ama onlarda olmayan ve zaferin belirleyici unsuru iman yok. Ebu Ubeyde 7 Ekim'de dedi ki :"Bu bir cihattır, ya şehadet ya zaferdir." Bunu aslında İzzettin El Kassam 1935 yılında söylemişti. El Kassam Tugayları imanının akdinin pratikteki halini gösterdiler. Bize bir Müslüman'ın sözünün ameli ile bir olması gerektiğini gösterdiler. Aksa tufanı sadece askeri bir Tufan değildir fikri, kültürel ve medeniyet bir tufandır .Aksa tufanı hep uyuduğumuzu bir şeyleri yapıyormuş gibi olduğumuzu gösterdi bize .Yahudiler bize karşı çok kindarlar ama biz Müslümanlar hala masa başında anlaşma yapıp konuşmayı bekliyoruz yıllardır bunu deniyoruz çözüm bu değil.

Hepimizin Filistin için bir amacı olması hedefi olması gerekiyor .Bizler bu konferansları Filistin özgürlüğü için düzenliyoruz öncelikle Filistin İslami bir mesele olduğunu hepimizin anlaması gerekiyor Filistin'deki Abbas hükümeti bu meseleyi daha çok ulusal bir  mesele olarak ele alıyor. Ayrıca Filistin meselesinde Yahudiler dünya kamuoyunu manipüle etmeye çalıştılar oradaki halkla savaşmadıklarını sadece terörle savaştıklarını iddia ettiler. İslam dünyasına da bazı söylemlerde bulundular Filistin ve İsrail barış içinde yaşasınlar İsrail evet işgalci bir devlet ama artık yapacak bir şey yok Filistin'le barış içinde yaşasınlar dediler asla kabul edilemez ama biz profesyonel bir şey hiç olduğumuz için tüm olanlara sessiz kaldık artık vicdanımıza dokunan bir şey olmuyor.

İki tehlikeli söylemden bahsederler: Birincisi Batı Şeria ve Gazze bölgesinde 1967 sınırları içerisinde Filistin için bir devlet kuralım. Bir de 1948 sınırları içerisinde İsraille bir devlet kuralım. Hem Yahudilerin hem de Filistinlilerin memnun etmiş oluruz. Bu tehlikeli bir söylemdir. Bunu Abbas hükümeti kabul etmiştir. Halbuki barış ,huzur diye kandırıyorlar. Onlar işgalci nasıl inanıyorlar. İkincisi ise işgalci İsrail devleti sadece 1948 sınırlarını işgal etti oradan çekilirse meşru bir devlet olup işgalci sıfatından çıkmış olur diyorlar. Bu da çok tehlikeli bir söylemdi Asıl mesele İsrail'dir bizim ona odaklanmamız gerekir. Şahıslara odaklanmamalıyız.

Şimdi ise boykottan bahsetmek istiyorum: Boykot iki türlüdür: Maddi ve manevi boykottan kasıt ürünleri boykot etmektir. Bunu zaten yapmalıyız ,bizim görevimizdir. Ama kurtuluş için tek çözüm bu değildir. Bir de onların fikirlerini ideolojilerini ,reddetmek gerekir, onlardan ithal edilen her şey boykot etmeliyiz .Pusulayı saptırmamak lazım Boykot tek başına yeterli değildir tek ve kesin çözüm İsrail ortadan kaldırmaktır. Bunun içinde Müslümanların birleşmesi lazım önce birleşeceğiz sonra Filistin'i özgürleştireceğiz .

Şimdi sözlerime son vermeden sizden bir söz almak istiyorum, Filistin özgürlüğü için fethi için hepimiz elimizden gelen en iyisini yapacağımıza tüm engelleri aşmaya ve bu uğurda mücadele etmeye var mıyız? diyerek sözlerine son verdi.

Konferansın ardından Naim Eyyubi'ye  verilen teşekkür armağanıyla program sona erdi. Ve program sonunda Eyyubi kitaplarını imzaladı.

Haber: Gülcan Canpolat -  Şilan Sarıkaya

malatya-1-002.jpg

malatya-2-002.jpg

malatya-3-001.jpg

malatya-4-001.jpg

malatya-5.jpg

malatya-6.jpg

malatya-7.jpg

malatya-8.jpg

HABERE YORUM KAT