1. YAZARLAR

  2. Ayşe Böhürler

  3. Hüseyin Üzmez vakası!
Ayşe Böhürler

Ayşe Böhürler

Yazarın Tüm Yazıları >

Hüseyin Üzmez vakası!

01 Kasım 2008 Cumartesi 05:16A+A-

Pedofili, yaşandığı her toplumda büyük bir sarsıntı oluşturuyor. Belçika'da pedofili çetesinin yakalanmasından sonra aileler en yakın mesafelere bile çocuklarını yalnız gönderemez hale gelmişlerdi. Aynı şekilde Hollanda'da yaşayan bir arkadaşım; arka bahçelerinde yer alan okuldaki öğretmenlerden birisinin 11 yaşındaki bir çocuğa tacizini gördükten sonra çocuğunu tek başına hiç bir yere bırakamadığını söylemişti. Bu konu modern dünyada hızla gelişen teknolojinin, porno sektörünün tetiklediği önemli sorunlardan birisi olarak karşımızda duruyor.

İngiltere'de geçen yıl bu konuda yapılan bir programı dehşet içinde izlemeye çalışmıştım. Amerika ile ortak yapılan bir programda sunucu 10 ayrı pedofili hastası ile röportaj yapıyordu. Bunlardan bir tanesi evde çırılçıplak dolaşarak röportaj teklifini kabul etmişti. İnsanı asıl dehşete düşüren ise meslekleriydi. İngiltere'de yaşayan öğretmen, polis, savcı yardımcısı gibi mesleklerden pedofili hastaları çocukların onlar üzerinde oluşturduğu cinsel etkileri dünyanın en normal şeyi imişcesine anlatıyorlardı. Programda İngiltere için rakam verilmese de Amerika'da devletin tesbit ettiği 800 pedofili hastasından söz ediliyordu.

Uzmanlar pedofilinin asla tedavi edilemez bir durum olduğu konusunda hemfikirler. Bu nedenle pek cok klinik psikolog mağdurla çalışmayı tercih ediyor ve saldırganı tedaviye yanaşmıyor. Bu gerekçe ile İngiltere'de pedofili suçu işleyenler hasta kabul ediliyor, tutuklanmıyorlar ancak sürekli devlet tarafından izleniyorlar. Yaşadıkları bölgede polis yetkilileri, toplum merkezleri, okullar uyarılıyor. Bu bilgi transferi Avrupa içindeki gittikleri bütün ülkeler için söz konusu olabiliyor. Bu nedenden dolayı Avrupalı pedofili hastalarının uzakdoğu ve üçüncü dünya ülkelerini tercih ettikleri biliniyor.

Türkiye'de son yaşadığımız hadise bu meseleyi gündemimize almayı zorunlu kılıyor. Aralarında adli tıp uzmanları, doktor ve psikologların bulunduğu bir gurup ile (isimlerini vermek istemediler) yaptığım görüşmelerde edindiğim kanaat; konuya yaklaşım biçimimizin yanlışlığı oldu. Medyatik bir mesele haline getirmekten keyif alınan taciz suçlarını ele alırken mutlaka mağdurlar, suçlular ve yasaların üçünü bir arada görmeliyiz. Her şeyden önce suçluların medyaya çıkarılması (Hüseyin Üzmez vakasında oduğu gibi) suçluyu kahramanlaştırıyor. Bu meseleye siyasi değil toplum ve birey sağlığı açısından bakan uzmanların hemfikir olduğu noktaları sizinle paylaşmak istiyorum:

-Suçluların televizyona çıkarılması mağdur edilmiş çocuklar ve kadınlar üzerinde mutlaka hatırlatıcı, iz bırakıcı travmatik etkiler yaratacaktır. Toplumda “suçlular bunları yapsa da serbest kalıyor, televizyonlara çıkıp rahatlıkla yaptıklarını anlatıyorlar, toplum onları dinliyor “ duygusu hakim oluyor. Medyada teşhir olayı pedofili hastaları için tetikleyici, mağdurlar içinde daha da ağırlaştırıcı hale getiriyor.

-Hangi yaştan olursa olsun cinsel saldırı sonucunda mağdurun mutlaka fiziki ve psikolojik sağlığı bozulur. Bu nedenle Adli Tıp Kurumu tarafından verilen raporun bilimselliği tartışılır. Mahkemenin talebi çerçevesinde Adli Tıp Kurumu'nda kurul muayenesinin kendisi travmatize edici bir ortamda yapılıyor. Sayısı değişse de kalabalık bir kurulun ortasında çocuğun beden ve ruh sağlığını tesbit etmek mümkün değil. Ayrıca bu kurulda çocuk psikiyatristi yok. Yasa böyle durumlarda bir çocuk pisikiyatristi çağrılmasını ya da üniversitenin ilgili biriminde muayenenin yapılmasını söylese de bu mümkün olmuyor. Adli Tıp Kurumu günde yaklaşık 20 vakayı bu şekilde inceliyor.

-Konu ile ilgili yasanın değiştirilmesi gerekiyor. Çocuk istismarı ya da tecavüz gibi durumlarda mağdurunu beden ve ruh sağlığı bozulmamış olsa bile çocuk istismarına ceza vermek gerekir. Burada suç tesbit edilmiş ise tutukluluğun kaldırılmaması gerekir. Ayrıca çocuk tecavüzleri için cezalar daha da ağırlaştırılmalı.

-Bu konunun bir başka boyutunu ise suçlunun durumu oluşturuyor. Hüseyin Üzmez'de yaşlılarda ortaya çıkan organik beyin sendromu söz konusu olabilir. Böyle bir durumda biyolojik bir süreç sonucu yaşlı kişilerde süper egonun kalkması ile dürtüleri kontrol eden sistem etkisini yitiriyor. Böyle vakalar da farklı bir kategoride değerlendirilmeli.

Böyle bir durumda Hüseyin Üzmez'in cezai ehliyeti olur mu olmaz mı bilmiyorum.

Ancak ne “İslamcılara karşı bir koz olarak kullanalım” gerekçesi ile ne de “bu camiadan adam yedirmeyiz” duygusu ile bu meselenin medyaya taşınma biçimini içim kaldırmıyor. Yaşlılık, bunaklık, hastalık, ahlaksızlık, sapıklık hangi gerekçe ile olursa olsun bir kahraman edası ile haber kanallarında konuşturulmasının da gazetesinde yazı yazmaya devam etmesinin de çocuk tacizine teşvik edici, bu suçu normalleştirici etki taşıdığına inanıyorum.

(Üzmez'in kendinin farkında olmadığı ortada iken anlayamadığım şey tahliyesinin ardından arabada çekilen fotoğrafta şoför mahallindeki eşinin gülümseyerek poz vermesi oldu.)

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT

2 Yorum