HAKSÖZ-HABER

İstanbul’da dün meydana gelen ve İHA’nın gündemleştirdiği bir hadiseyi hiçbir ahlaki, insani kriter gözetmeksizin haberleştiren medya organları ırkçı saldırganlık atmosferine katkıda bulunmaktan geri kalmadılar. 

İddiaya göre Prof. Zeki Fındıkoğlu sabah erken saatlerde lüks arabasının içinde bir hırsızın olduğunu görmüş. Karısının yardımıyla hırsızı yakalayıp polise teslim etmiş. Bu sırada hırsız “ben Suriyeliyim bana dokunamazsınız” demekteymiş.

Haber gerçekten çok garip. Hırsız neden mal sahiplerini görünce kaçmamış belli değil. Hırsızın “Suriyeliyim, bana dokunamazsınız” demesi de aynı şekilde çok garip. Bu ülkede Suriyelilerin yasal dokunulmazlığı olmadığı, bilakis en küçük ihtilaflarda, tartışmalarda dahi olağan şüpheli muamelesi görerek bir dizi haksızlığa uğratıldıkları biliniyor. Basit bir yasal sıkıntı halinde sınırdışı tehlikesi ile yüzyüze geldikleri malum olan Suriyelilerin “ben Suriyeliyim” diye ilan etmesinin anlamsızlığı ortada. Ayrıca Prof. Fındıkoğlu’nun eşinin aktarımını destekleyecek bir veri, bir şahit de yok. 

Bu durumda ya abartılı bir iddia ile ya da akli melekesini yitirmiş bir hırsızla karşı karşıya kalındığı anlaşılmakta. 

Gelin görün ki, bu iddia üzerinden gazetesiyle, internet kanallarıyla ve sosyal medyasıyla ülke çapında estirilen ırkçı rüzgar karşısında denilecek bir şey bulmak ise gerçekten zor. Bilhassa sosyal medyada köpürtülen yalanların, iftiraların, ırkçı düşmanlığın ne kadar kolay ve hızlı bir biçimde yaygınlaştırıldığını görmek can sıkıcı, utanç verici. 

Çok yazık oluyor, adalet duygusuyla birlikte akıl, mantık da giderek kayboluyor. Ve bu ülke bu kadar seviyesizliği gerçekten hak etmiyor!