HAKSÖZ-HABER

Pazartesi akşamı kabine toplantısından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı 17 günlük tam kapanma kararları keşmekeşe dönüşmüş durumda. İçişleri Bakanlığı’nın bu süreçte uygulanacak yasaklara dair genelgesi hayatı kolaylaştırma değil zorlaştırma fonksiyonu görüyor. Çalışma ve seyahat istisnaları ile ilgili şartları öğrenmek bile ciddi meşgale, birbiriyle çelişen bir dizi açıklama medyada yer almakta.

Öncelikle yasak kararının yasak günlerinin başlamasına çok kısa bir süre kala açıklanmasının meydana getirdiği kaos ve telaş halinin ortaya çıkardığı çelişki görülmek zorunda. Virüsün yayılımını durdurmak için alınan kararlarla birlikte çarşıda pazarda yollarda tam bir telaş hüküm sürmekte. İstanbul’dan kaçış trafiği ise zaten virüsün merkez üssü konumundaki İstanbul’dan tüm Anadolu’ya hızlı bir şekilde virüs yayılımı sonucunu doğurmaya aday.

Seyahat izni ile ilgili ne yapılacağına dair açıklamalar var ama mercilere ulaşmak imkansız. E-devlet üzerinden izin prosedürü ise göstermelik. Havaalanlarında, otogarlarda yaşanan izdiham ise hedeflenen tam tersi görünüm vermekte. 

Üretim ve tedarik zincirinin aksamayacağı, bunun için gereken tedbirlerin alındığı açıklanıyor ama çalışanlar için izin prosedürü öncekinden farklı olarak daha bir zorlaştırılıyor. Birkaç günlük kısıtlamada bile sorun yaşandığı düşünülmeli ve uzun süreli kısıtlamada daha fazla sorun yaşanmaması için bürokratik işleyiş kolaylaştırılmalı değil miydi?

Muafiyet belgeleri için “E-devletten ya da kaymakamlıklardan alınabilir” deniliyor ama E-devlet uygulaması tıkanmış halde. Kaymakamlıklara ulaşmak ise imkansız.

Sonuçta bu ülkenin klasik bürokratik mantığı bir kez daha devrede görülüyor. Önce ayrıntıları ve nasıl işletileceği düşünülmeden karar alınıyor, sonra uygulamada ortaya çıkan belirsizlikler yama misali düzeltilmeye, tamamlanmaya çalışılıyor.

Özetle bürokratik mantık hayatı zorlaştırmayı seviyor!