1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. Haksöz Dergisi Yazarı Süleyman Ceran 3 Kitapla Okurlarını Selamladı
Haksöz Dergisi Yazarı Süleyman Ceran 3 Kitapla Okurlarını Selamladı

Haksöz Dergisi Yazarı Süleyman Ceran 3 Kitapla Okurlarını Selamladı

1997 yılından beri aralıklarla Haksöz Dergisi’nde ve Haksözhaber sitesinde deneme ve eleştiri yazıları yazan Eğitimci-Yazar Süleyman Ceran, Okur Kitaplığı tarafından basılan 3 eseriyle okurlarını selamladı.

22 Şubat 2018 Perşembe 13:16A+A-

Okur Kitaplığı’nın yayınladığı Süleyman Ceran’a ait üç kitap şu şekilde:

UZAK ÜLKE: Bosna ile başlanıp Anadolu ile sonlanan kitabın içinde Suriye’den Afganistan’a, Nijerya’dan Haiti’ye kadar pek çok coğrafya ile ilgili vicdana değen metinler yer alıyor. Pekçoğu img-20180213-wa0041.jpgHaksöz Dergisi’nde yayınlanan bu kitapla ilgili, şair Ali Emre şu cümleleri kuruyor:

“’Uzak Ülke’ yeryüzüne tarih, siyaset, kültür ve sosyoloji aşısı yapılarak çatılan yazılar içeriyor. Geniş ölçekli bir bilincin, çeperleri zorlanmış bir dikkatin, rakımı yüksek bir duyarlılığın hasılası. Farklı ülkeleri sadece doğal ve kültürel güzellikleriyle değil; acıları ve sevinçleriyle, sıra dışı insan manzaralarıyla, iç burkan hikâyeleriyle, hayatın taşrasına itilmek istenen mazlumlarıyla, iyilik ve kötülüğün farklı figürleriyle tutuşturuyor zihnimizi. Bir umut ve direniş atlasına dönüşüyor kimi zaman. Kimi zaman da bir acılar denizine, çırpınış ve hatırlayışlar ormanına, uzağı yakın eyleyen ve bize bitişen bir sorumluluk külliyesine.

Süleyman Ceran; işaret etmekle, dikkat çekmekle yetinmiyor kitapta. Bulup biriktirdikleriyle, birçok ülkeye tanıklık anıtı dikiyor adeta. Kötülüğün surlarında gedikler açıyor. İyi, erdemli, mazlum ve mağdur olanın koluna giriyor. Unutmakla malul insanlık evrenine kandilini tutarak geniş yelpazeli bir hafıza inşasına soyunuyor adeta. Nijerya’dan Haiti’ye, Suriye’den Bangladeş’e uzanan 30 pencereli bu şahidlikte; her birimizin zihnini uyaracak, kalbini titretecek bir ayrıntı, bir nesne, bir çehre ya da bir öykü var muhakkak.”

SİNEMA GÜNLÜĞÜ:

Ciddi bir ekonomik ve sosyolojik pazara dönüşen Sinema sektörü ile ilgili Türkiye’de sağlıklı çalışma neredeyse mevcut değil. Böylesine büyük bir boşluğu doldurmaya dönük bir girişim Süleyman Ceran’ın Seyir Günlüğü.

img-20180213-wa0046.jpgYazar, kitabın önsözünün son bölümlerinde kendisini şöyle anlatıyor:

Sözün/hikâyenin/anlatının ete kemiğe bürünmüş hali olan sinema ilk kez 1895 yılında, Paris’teki Grand Cafe’de, Lumière kardeşlerin on kısa metraj filmden oluşan ilk gösterimlerini yapmasıyla insanoğlunun karşısına çıktı. “Ciotat Garı’na Bir Trenin Gelişi” filminde gara gelen trenin gösterildiği saniyelerde o kafede oturan 25 kişide yaşanan panik tarihe geçti. Trenin üzerlerine doğru geldiğini zanneden izleyiciler kaçışmaya başladılar. İnsanın hikâyesi ile insan ilk kez görsel olarak karşılaştı. O günden sonra önce gündelik hayata ilişkin görüntüler çekildi: Bir demirci ustasının çalışma anları ya da bir askere ait yürüme görüntüleri gibi. Sonrasında haberler, belgeseller, komediler. Peşinden Georges Méliès’in rüyaları, hayalleri taşındı beyaz perdeye. Sinemaya soluk, renk ve can geldi adeta Georges Méliès ile.

Türkiye’de çekilen ilk sinema filmi kesin olmamakla birlikte, 1914 yılında Fuat Uzkınay tarafından çekilen ‘Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı’nın görüntüleri idi. Topraklarımızda çekilen ilk görüntüler, Rusların işgalinin bir sembolü olan Ayastefanos’taki anıtın havaya uçurulması idi. Antiemperyalist damar, Anadolu’nun kodlarında, evvelinde varolan bir refleks idi.”

Yayınevinin editörlerinin ise hazırladığı arka kapak metni de oldukça açıklayıcı: “Süleyman Ceran, bu kitabıyla ‘Müslüman bir zihnin’ sinemaya, sinemanın Doğu ve Batı cephesine, buradan, bu topraklardan bakışının güzel ve anlamlı bir örnekliğini sergiliyor. Çeşitli sekmelerle zenginleşen sakınımsız bir ‘seyir bilinci’ne ve eleştirel ‘bir film bakışı’na tanıklık ettiğimiz bu yazılarda Ceran, muhkem ve dinamik bir değerler dizgesi içinde söz almayı asla boşlamıyor.

Analiz değeri yüksek, özgün ve derinlikli çözümlemeleriyle bu alan için bir güzergâh öneriyor.
Seyir Günlüğü; teknik ve teorik yoğunluğa hapsolmaktan kaçınmanın yanında, yüzeysel izlenimlerden ve işlevsiz duygu açıklamalarından da uzak duran bir dikkat eşiğine sahip. Hem yerli filmler bahsinde hem de yabancı menşeli filmler noktasında, hassasiyet ve hakkaniyeti gözeten tespit ve yorumlarla bir hükümler mecellesi çatılıyor. Sinemanın ‘kült’ örnekleri kadar ayrı, ayrıksı bir tarafı olan, gözlerden kaçan sıra dışı bazı filmlere de dikkat çekiliyor. Farklılığını hem yaklaşımı hem de anlatımıyla belli eden bu aydınlıkta; dengeli, tutarlı ve olgun bir perspektifle karşılaşıyor okur. Çoklu arayışlar içinde kendi asli kimliğine ulaşmak için çabalayan sinemamızın doğru yerden kavranması ve okunması için okura/izleyiciye arkadaşlık eden bir yakınlık, sıcaklık da söz konusu kitapta.”

KAMİGAZZE:

Süleyman Ceran’ın eş zamanlı yayınlanan son eseri ise Kamigazze. Tamamı Filistin’le ilgili yazılmış denemelerden oluşan kitapta Gazzze’den Batı Şeria’ya kadar tüm Filistin şehirleri yer img-20180213-wa0047.jpgalıyor. Cenin’de işgalci ile yapılan savaştan en son gerçekleşen Furkan Savaşı’na kadar direniş hattı anlatılıyor. Mercu’z Zuhr sürgünleri ve Rachel Corrie de kitabın diğer misafirleri. Kitaba adını veren Kamigazze yazısından bir bölüm de arka kapağa taşınmış:

“Yeryüzünün kolektif bilinci en üst düzeyde olan halklarından biri, hiç kuşkusuz Filistin halkıdır. Banliyölerinde dünyanın çekirdeği saklıdır sanki. Uykuları füzeyle bölünen bir halktır onlar. Türlü musibetlere direnmiş olan bu seçkin topluluğun sokaklarının her metrekaresine direniş izleri hâkimdir.

Şehirlerinin her köşesinden kesif bir duman kokusu yükselir. Her yerde kırık dökük cam parçaları, can parçaları kol gezer. Güdümlü füzelerin vurduğu apartmanları, dar sokakları, çıkmazları, rutubeti ile kuşları vurulmuş, ekinleri yakılmış, zeytin ağaçları sökülmüş, evleri tarumar edilmiş bir mukavemet şehridir Gazze.

Gazze, ümmetinin onurunu, haysiyetini korumak adına topyekûn bir şehir olarak feda olmayı göze alıp zırhlıların üzerine bir kargı gibi, bir kamikaze gibi, bir Kamigazze gibi saplandığını söylemek abartı sayılmaz. Kendilerinden yüzlerce kilometre uzakta olmasına rağmen İsrail’in her talebini buyruk sayıp yerine getiren zelil Arap liderlerini düşününce bir avuç toprak parçasına sıkışmış bir şehrin kitlesel yok olmayı göze alarak kurşunlara, zırhlılara ve fosfor bombalarına meydan okumasının adıdır Kamigazze…”

 

Kitapları temin için Kitapyurdu linki:

http://www.kitapyurdu.com/yazar/suleyman-ceran/204030.html

 

HABERE YORUM KAT

2 Yorum