HAKSÖZ HABER

Cumhuriyet gazetesi yazarı Bedri Baykam Habertürk’te katıldığı programda izleyicileri, sol-Kemalist hayal dünyasında kısa bir gezintiye çıkarmış. Türkiye’nin acı gerçeği olan darbe ve cuntacılık, emekli Amirallerin bildirisi ile tekrar gündem oldu. Bedri Baykam gibiler içinse ordu, çocuksu bir masumiyetin kalesi olarak görülüyor.

Şaka değil gerçek! 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan ve 15 Temmuz. Bunların hepsi Bedri Baykam için ordunun temsil ettiği masumiyetin karineleri. Bedri Baykam askerlerin bildiri veya muhtıra yayımlama geleneği(!) hakkında şunları söylüyor. "Emekli askerler neden konuşur? Neden makale yazarlar? Niye televizyona çıkarlar? Yalnız düşünce iletmek için değil. Askerlerin hiçbir çıkar arayışı yoktur. Askerler para aramaz, pul aramaz, güç aramaz, sıfat aramaz. Emekli askerler yalnız ülkenin çıkarını düşünür."

Ardından sözlerini bir üst raddeye çıkartan Baykam, anne babaların evlatlarına gösterdikleri sevgi ile asker-toplum ilişkisini kıyaslıyor. “Bir anne baba nasıl çocuğuna zarar gelmesin isterse, askerlerin de doğal refleksi 'aman ülkeye bir zarar gelmesin, aman ülkemizin sınırlarına ya da haklarına bir zarar gelmesin' oluyor.”

Aman Allah’ım! Bu ordu acaba bizim ordu mu diye düşünmeden edemiyor insan. Bedri Baykam’ın çok uğraşarak şirin göstermeye çalıştığı cuntacılık Türkiye’nin en asli sorunlarından birisidir. Darbeler bile değil darbe girişimleri dahi siyasal-toplumsal tüm dengeleri alt üst etmektedir. 15 Temmuz’dan bu yana yaşadıklarımız bunun en bariz örneğidir.

Hala birilerinin ordu güzellemesi yaptığı bir ülkede cunta ve darbe gerçeği ile hesaplaşmak ne kadar mümkün? ‘Bizim güzel askerciklerimiz hiç darbe yapar mı? Onlar ülkeleri için endişeleniyor!’ şeklinde muhatabını aptal yerine koyan açıklamalar, cuntacılığa meşru zemin sağlayan darbeseverlerin veryansınlarını andırıyor!