1. YAZARLAR

  2. Elif Çakır

  3. Görevini kötüye kullanan savcı!
Elif Çakır

Elif Çakır

Yazarın Tüm Yazıları >

Görevini kötüye kullanan savcı!

30 Mart 2010 Salı 11:16A+A-

“Biz de tıpkı askerler gibi izole yaşarız. Lojmanlarda oturur, sosyal alanlarda birlikte hareket ederiz. Zaman içinde ailemizden başka sivil görmemeye başlarız. Bu olay yaşandıktan sonra 60 dairelik lojmanımda tek bir kişi bile selam vermiyor, evime gelmiyordu. ‘Bir maniniz yoksa’ diye komşulara gönderdiğimiz çocuklarımızın yüzüne kapılar çarpılıyordu. Üstelik başsavcı, görevden alındığımın ertesi günü adliyedeki odamın kilidini değiştirmiş beni tamamen açıkta bırakmıştı. Gidecek yerim yoktu. Aylarca evimden çıkamadığım oldu. Derin bir sessizliğe ve ıssızlığa mahkûm edilmiştim. Hücre mahkûmlarının konuşamamaktan dolayı zaman içinde işitme kayıpları yaşadığını öğrenmiştim. Aynı belirtiler bende oluşmaya başlamıştı. Üç yıl süren sessizlik döneminde iki kulağım da kademe kademe zayıfladı. Şimdi işitme cihazıyla duyabiliyorum.

Sacit Kayasu’yu hatırlayanınız var mı aranızda? Yukarıdaki sözler kendisine ait. Kendisi HSYK mağduru bir Cumhuriyet Savcısı. Hani on yıl önce “12 Eylül darbecileri yargılansın” diyerek iddianame hazırlayan ve hayatı kararan savcı.

Anayasa’daki geçici 15. maddenin değiştirilip 12 Eylül darbecilerine yargı yolunun açılması tekrar gündeme gelince, ailesinde pek çok subay bulunmasına rağmen “zaman aşımına uğramasın” diyerek iddianame hazırlayan ve görevini yaptığı için Genelkurmay Başkanlığı’nın talimatıyla “görevini kötüye kullanmaktan” hayatı karartılan Sacit Kayasu’yla irtibata geçtim. Ben sordum, o da çok samimi cevaplar verdi.

Kayasu, Anayasa’nın geçici 15. maddesi gerekçe gösterilerek ceza verilmeyeceğini düşünerek Kenan Evren’in 30 Ağustos 1980 tarihli konuşmasını da dava dilekçesine ekleyerek o konuşmadan cezalandırılmasını istemiş. İstemiş çünkü bir sanık hakkında dahi dava açılırsa diğer darbeciler hakkındaki zamanaşımı da kesileceğini düşünmüş. Sacit Kayasu, “Bu iddianameyi hazırlarken bunun elbette bir risk olduğunu biliyordum” diyor ama, “dokunulmazlara dokunma”nın “görevi kötüye kullanma” olarak karşısına çıkacağını hiç düşünmemiş. Fakat bir Cumhuriyet Savcısı’nın iddianamesi “şikayet dilekçesi” olarak kabul edilip işleme bile konulmamış!.. Sonuçta, Tıpkı Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya gibi onun da hayatı karartılmış.

Bu iddianameden sonra başıma gelecekleri kısmen tahmin edebiliyordum ama tahminimin ötesinde hayatım tam bir kâbus oldu.. Zira 19 Nisan 2000 tarihinde Genelkurmay Başkanlığı’nın şikâyeti üzerine HSYK tarafından açığa alındım ve üç yıl boyunca açıkta kaldım. Emekli olduktan sonra bile açığa alma kararı uzatıldı… Bütün suçum iddianame tanzim etmekti ve aslında bu benim görevimdi.

İşin tuhafı, Ak Parti döneminde de Sacit Kayasu’nun talihi dönmemiş. Bu süreçte Kayasu AİHM’e başvurmuş ve mahkeme onun görevine iadesine ve tazminat ödenmesine karar vermiş.

İddianamem şikâyet dilekçesi kabul edilmiş ve işleme bile konulmamıştı ve buna rağmen, Kenan Evren hakkında iddianame tanzim ederek görevi kötüye kullandığımdan bahisle hapis cezası da alıyordum ve savcı iken sanık, sanık iken de mahkûm oluyordum. Benim başıma gelenler tam bir hukuk skandalıdır ve maalesef kimse bu konunun üzerine gitmemiştir” diyerek yine de nazik konuşuyor Sacit Kayasu.

Benim görevden alınmam, daha doğrusu ihraç edilmem AKP zamanında olmuştur ve bana hiçbir zaman yardımları olmadığı gibi, 24 Şubat 2009 tarihinde savcılığa geri dönmek için dilekçe verdiğim halde bir yıldan beri olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir.

Ak Parti milletvekili ve Anayasa Profesörü Burhan Kuzu, 2003 yılında bir panelde “gerekirse özel kanun çıkartırız” sözü vererek esip gürlese de, maalesef AİHM kararı olmasına rağmen mesleğe geri dönmesini sağlayamamışlar.

Son olarak konuyu HSYK ve yeni anayasa paketine getiriyorum. Kayasu, “HSYK’nın hem yapısında hem de mensuplarının ideolojik ve politik tercihlerini müdahaleye dönüştürmekte yanlışlıklar olduğunu” belirtiyor kısaca. Anayasa paketini ise, “Eksik ve eleştirilebilir yanları olmasına rağmen olumlu bir yaklaşım” olarak değerlendiriyor ve muhalefetin toptan reddetmek yerine, hatalı gördükleri yerleri düzelttirmek ve eksik gördüklerini ekletmek yönünde çaba sarf etmeleri gerektiğini dile getiriyor.

Hamiş: Hürriyet ve Milliyet’ten uzman muhabirler gelip Kayasu ile röportaj yapmışlar. Siz okudunuz mu? Görmediğinizden eminim...

Neden acaba?

TARAF

YAZIYA YORUM KAT