Andıç kelimesi asker haberleriyle hayatımıza girdi. Ve hep olumsuzluklarla anıldı. Hukuk dışı girişimlerle eş anlamlı hale geldiği söylense yeri. Aslında o sözcüğün bir günahı yok. Genelkurmay bu kelimeyi kullanmaktan vazgeçmiş. Işık Koşaner döneminde andıcın yerini 'onay' almış...

Haberi, hakkında yakalama kararı bulunan Adli Müşavir Hıfzı Çubuklu kamuoyuna duyurdu. İddiaların kirlettiği başka kelimeler de var. Kozmik oda bunlardan biri... Bundan sonra her olumsuzluk çağrıştıran kelimelerin hepsi değiştirilecek mi? Yoksa değişim andıç ile mi sınırlı?

Aslında değiştirilmesi gereken kelimeler değil. O sözcüklere yüklenen anlam ve misyon. Işık Paşa andıcı değiştirmekle iyi yapmış ama yeterli değil. Keşke görev yaptığı süre zarfında zihniyet değişimini de yapabilseydi. En azından bu yolda adım atsaydı. Ne gibi mi? Olumsuzluğa bulaşanların rütbelerine bakmaksızın kurumla ilişiğini kesebilseydi.

Tam aksi yönde davrandı. Tutuklu veya tutuksuz yargılanan generaller konusunu sorun yaptı. Yargıya müdahale denebilecek girişimlerde bulunduğunu bizzat kendisi açıkladı. Netice alamayınca da üç kuvvet komutanıyla birlikte istifa etti. Işık Paşa'yı herhalde andıca onay dediği için alkışlayamayız.

Andıç kelimesi onay oldu ya, acaba Genelkurmay bugünlerde sıkça kullanmak zorunda kaldığı 'internet andıcı iddianamesi' sözcüklerini nasıl ifade ediyordur? Herhalde 'internet onayı iddianamesi' diyordur. Yargı da zaten illegal internet siteleri kurulmasını öngören dokümanın en üst komutan tarafından onaylanıp onaylanmadığını araştırıyordu. Bu durumda, internet onayı deyince sorular kendiliğinden cevabını bulmuyor mu? Andıç, onay olmuş.

Bu davanın ciddi sonuçlar doğuracağını öngörmek için konunun uzmanı olmaya gerek yok. Her şey bütün çıplaklığıyla ortada... Yakalama kararı bulunanların çok azı yargıya teslim oldu. Başbuğ'un Kara Kuvvetleri komutanı yapmak için direttiği Hasan Iğsız tutuklandı. Âdet olduğu üzere, EDOK Komutanı Nusret Taşdeler soluğu GATA'da aldı. Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı görevinden uzaklaştırıldı.

Belgede yer alan "Sn. K.'a arz" ifadesinin adresi ise belli. En üst komutan. O da Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ... Bir genelkurmay başkanını yargı konusu yapmak kolay değil. Mevzuat imkân veriyor ancak yerleşik alışkanlıklar var. Soruşturma aşamasında ifadesine başvurulamadı. Bu bir eksiklik mi? Evet... Oysa iddianameye bakıldığında bütün kapıların Başbuğ'a çıktığı açıkça görülebiliyor.

Tümgeneral Hıfzı Çubuklu yakalama kararının ardından Yeni Akit Gazetesi'nden Yener Dönmez'i aramış. Tam bir saat konuşmuşlar... 'Sizi son kez arıyorum' demiş ve eklemiş: 'Sonunda beni cezaevine attırdınız. Sizi tebrik ediyorum'. İnternet andıcı pardon onayı belgesini Yeni Akit mi düzenledi? Hayır.

Konuşurken sesi titremiş Çubuklu'nun; 'Beni gerçekten çok iyi tanısanız benimle ilgili bazı iddiaları yazmazdınız. Oturup ağlamak istiyorum. Şu an ağlamamak için kendimi zor tutuyorum'. Bu, Çubuklu'nun Yener Dönmez'le ilk telefon konuşması değil. Daha önce defalarca görüştüklerini yazılarından biliyoruz.

Hatta o raddeye varmış ki Çubuklu bir gün Işık Koşaner'e giderek sunum yapmış. Odada İkinci Başkan Aslan Güner de var. Çubuklu demiş ki: 'Ben Yeni Akit'ten Yener Dönmez'le diyalog kurdum. Bundan sonra aleyhimde yazı yazmayacak. Sağ gazeteler kompleksli oluyor. Bu görüşmeleri artırırsak bunlara engel olabiliriz.' Dönmez'in bu görüşmeden de haberi olmuş. Nereden mi biliyoruz? Konuyu köşesine taşımasından... Çubuklu'nun görüşmek için çırpındığını da...

'Sizi son arayışım' demesine rağmen Çubuklu, Dönmez'i bir daha aramış önceki gün ve internet andıcı ile çarpıcı bilgiler vermiş: 'Andıç komutan imzalamadan yürürlüğe girmez. Ben Genelkurmay'ın adli müşaviriyim, prosedür böyle işler. Tıpkı bakanlarda olduğu gibi...' Sadece İlker Başbuğ'un ismini vermemiş. Bugün Pazar ekimizde Yener Dönmez'le yapılmış çok güzel bir röportaj var, okumanızı tavsiye ederim.

ZAMAN