1. YAZARLAR

  2. Abdulbari Atwan

  3. Gazze'yi savunmanın cezası 'soykırım'
Abdulbari Atwan

Abdulbari Atwan

Yazarın Tüm Yazıları >

Gazze'yi savunmanın cezası 'soykırım'

09 Mart 2010 Salı 00:21A+A-

Kurbanları ve failleri kim olursa olsun, her etnik temizlik suçu kınanmalı. Batı ve İsrail'in bu suçları başkalarına baskı yapmak için kullanması kabul edilemez. Türkiye, Gazze'yi savunduğu için İsrail lobisinin gazabına uğradı

ABD’deki İsrail lobisinin, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nin Türkiye’yi 1915’te Ermenilere ‘soykırım’ yapmakla suçlayan karar lehine oy kullanmasında güçlü rol oynamış olması uzak ihtimal değil. Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın Gazze’ye yönelik İsrail saldırısına karşı onurlu bir duruş sergilemesinden ve Gazze’deki zalim ablukanın kaldırılmasıyla Filistinlilerin ve kutsal değerlerinin maruz kaldığı etnik ve kültürel temizliğin durdurulmasını istemesinden bu yana, Türkiye-İsrail ilişkilerinin giderek kötüleştiği açık.
Kongre üzerinde güçlü nüfuzu bulunan İsrail lobisi Ermenilerle mücadelede Türkiye’nin yanında yer alıyordu.
Ancak Türkiye’nin Filistin sorununa yönelik tutumlarının değişmesinin ardından bu ülkeye karşı düşmanca politikalar izledi. Komitenin bir oy farkla alınan kararı, Türkiye’nin Ermeni komşusuyla büyük bir uzlaşı sağlama çabasına karşı yıkıcı bir adım.

Erdoğan İsrail için bir ‘diken’
Türkiye’nin ablukaya alınmasında İsrail’in büyük çıkarı var. Bu durum, iyileşme yolunda önemli mesafe kat edilmesinin ardından Ermenilerle Türkler arasındaki anlaşmazlık yarasının açılmasına netlik kazandırıyor. İsrail’in aşırılıkçı Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman’ın geçen ay Yunanistan’a ve güney Kıbrıs’a yaptığı ziyaretler, Türkiye’nin iki ülkeyle eski çekişmelerini körüklemeye yönelik bir girişimdi. Washington’daki İsrail lobisi geçmişte Türkiye’ye şantaj yaptı. Lobi, güçlü Ermeni lobisinin Kongre’den Türkiye’yi ‘soykırım’la suçlayan bir karar çıkarmasını engelleyerek, Ermeni katliamları konusunda Ankara’yı desteklediği mesajını verdi. Şimdi de Ermeni lobisine gizli destek vererek veya karşı koymayarak Ankara’ya İsrail’in mesajını vermek istediği görülüyor.
Bu adımın ABD Başkanı Barack Obama’yı ve yönetimini sıkıntıya sokmayı, Türkiye’yle ilişkilerini germek istediği kesin. Zira Obama oylamaya karşı çıktı ve Ermeni lobisine verdiği ‘soykırım’ı tanıma vaadinden caydı.
Diğer yandan, Erdoğan İsrail açısından bir ‘diken’i temsil ediyor. İsrail’in İran’a ve nükleer programına karşı ortak düşmanlık yaratmak için müttefiki ABD’yi de işleve sokarak Arap liderlerinin çoğunluğunu evcilleştirdiği bir zamanda, Erdoğan İsrail ‘abası’ altından çıktı, Filistinlilerin önde gelen savunucusu oldu.

Yerliler, Japonya ve Irak...
Erdoğan’a ve partisine yönelik komplolar durmayacak. Darbe komplosunun ortaya çıkmasının ardından, Türkiye’nin imajını kötülemek, Hıristiyan dünyayla arasına fitne sokmak, komşularıyla unutulmuş anlaşmazlıkları körüklemek için Kongre’de bir başka komplo tezgâhlanıyor. Erdoğan İsrail’in şantajına boyun eğmeyecektir. Zira kendisi öncelikle büyük bir İslam imparatorluğunu temsil ediyor ve gücünü köklü demokratik deneyimden alıyor. Dahası, görülmemiş ekonomik başarılar da kaydetti.
Erdoğan’ın bu kampanyalara seyirci kalacağını da düşünmüyoruz. Zira elçisini aşağılayan İsrail’i vahim sonuçlarla tehdit ederek resmen özür dilemek zorunda bıraktı. Ayrıca Erdoğan suçu Filistinlilere atarak Gazze’deki saldırı hakkında yalan söyleyen İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e karşı çıkmakta da tereddüt etmemişti.
Erdoğan’ın Dış İlişkiler Komitesi’nin kararına tepki olarak Washington’dan elçisini çekmekle yetinmemesini, Amerikalı beyaz yerleşimcilerin ülkenin asıl yerlilerine karşı işlediği soykırım suçunu hatırlatarak veya özgür dünyanın lideri demokratik ABD’nin, Hiroşima ve Nagazaki’yi atom bombası atarak gerçekleştirdiği iki büyük katliamdan bahsederek yanıt vermesini arzuluyoruz. Bu iki eski örneğin üzerinden çok zaman geçtiği düşünülüyorsa, Amerikalıların 2 milyon Iraklı’yı soykırımdan geçirmesine işaret etmekte bir beis yoktur.

Türk halkı komploya kanmayacak
Kurbanları ve işleyenlerinin kimliği ne olursa olsun, bütün soykırım ve etnik temizlik suçları kınanmalıdır. Ayrı düştüğümüz konu bu suçların ele alınış biçimi, özellikle de Batı ve İsrail tarafından baskı ve şantaj kartları olarak kullanılma yöntemi. Amerikalılar ve İsrailliler soykırım suçu hakkında dünyaya ders verebilecek en son ülkeler. Türkiye’ye karşı kışkırtma kampanyaları gelecek aylarda da sürecek, ancak istenen sonuçların alınamayacak olması bizi rahatlatıyor.
Bu kampanyalar Türk halkını hükümetin arkasında birleştirecek ve ülkelerinin müttefiklerden gördüğü nankörlüğü gözler önüne serecek. NATO üyesi olarak 60 yıl boyunca verdiği yüce hizmetlere ve Amerika’nın çoğu savaşına katılmasına rağmen, bu hizmetler Türkiye ahlaki bir tutum alınca unutuluyor. (Londra’da Arapça yayımlanan Kuds ül Arabi gazetesi, genel yayın yönetmeni, 7 Mart 2010)

RADİKAL

YAZIYA YORUM KAT