1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Gazze’de İsrail Sudan’da BAE: Emperyalizmin iki yüzü
Gazze’de İsrail Sudan’da BAE: Emperyalizmin iki yüzü

Gazze’de İsrail Sudan’da BAE: Emperyalizmin iki yüzü

Mehmet Özcan, İsrail ve BAE gibi bölgesel güçlerin müdahaleleri sonucu Gazze ve El Faşir’de yaşanan kitlesel insanlık ihlallerinin kınamayla kalmayıp somut yaptırım ve stratejik karşı hamleler gerektirdiğini söylüyor.

31 Ekim 2025 Cuma 17:32A+A-

Mehmet Özcan/Doğru Haber

Gazze’de tutmayan ateşkes!.. El Faşir’de BAE destekli vahşet!..

Terörist rejim, ateşkesi bir kez daha bozdu. 52'si çocuk, 23'ü kadın 109 Gazzeliyi, Çarşamba günü bir gecede şehit etti. Ateşkesin başladığı 9 Ekim’den bugüne 270 şehid, yüzlerce yaralı var.

Böyle bir ateşkes şekline dünya tarihinde ve uluslararası literatürde bir tek israil-Filistin meselesinde karşılaşabiliyoruz. Ki işgalci siyonist, 77 yıldır kendisiyle yapılan ateşkesi sürekli ihlal eden taraf oldu.

Ve bu yaptığı ihlalleri o kadar sık yaptığı için artık bu ateşkes dönemlerinde yaptığı “Dozajı düşürülmüş bu saldırılar” uluslararası kamuoyuna çok anormal gelmiyor maalesef...

Duyarsızlığın, aşınmışlığın, değerlerden uzaklaşmışlığın böylesi de ancak zillet getiriyor haliyle...

Normalde iki devlet arasında iki örgüt arasında bir ateşkes anlaşması imzalandıktan sonra bunu ihlal eden taraf, başta ateşkese aracılık yapanlar olmak üzere tüm adil taraflarca kınanır ve yaptırıma tabi tutulur.

Ancak siyonist teröristlerin, ateşkesi sürekli ihlal etmesine rağmen maalesef kınamaların ötesine geçilmez, kimseler yaptırım uygulayalım moduna girmez nedense. Çünkü israile ve ona destek çıkan Amerika’ya yaptırım uygulayacak ne bir ülke var, ne bir kurum var ortada..

Oslo Anlaşmalarını hatırlayın. Siyonist rejim anlaşma sonrası hangi taahhüdü yerine getirdi ki... Anlaşmayla, çatışmalar sona erecek, geçici Filistin Yönetimi kurulacak ve ardından 1999 yılında bağımsız bir Filistin Devleti kurulacaktı. Ama ne oldu; israil ateşkes anlaşmalarını daha fazla işgal, daha fazla katliam, daha fazla zulüm yapmak için kullandı.

Bakın israil, kurulduğu 1948’de işgal ederek sahip olduğu toprak parçası yüzde 5 iken bugün işgal altında tuttuğu Filistin topraklarının yüzde 85’ini kontrol ediyor.

Dolayısıyla ta en başından bu yana iki devletli çözüme hep karşı duran, Filistin topraklarını Yahudileştiren siyonist rejim, bu kanlı tavrında ısrarcıyken, hâla 1967 sınırlarında iki devletli bir çözüm perspektifinin sunulması pek doğru bir strateji olmasa gerek.

Gelinen aşama; işgalci israilin ateşkesi ihlali ve saldırgan politikalarına karşı bölge ülkelerinin artık kınamaların ötesine geçerek askeri seçenekleri masaya yatırması gerekir.

Gazze’de Arş-ı Âlayı titreten mezalimlikler yaşanırken, bugünlerde Gazze benzeri vahşetengiz bir zulüm de Sudan’ın El Faşir kentinde yaşanıyor.

El Faşir’i Gazze ile kıyas etmemin nedeni; yüz binlerce insanın yaşadığı kentin 500 gündür muhasara altında tutulması. Şehrin etrafına çember şeklinde 31 Km. çamurdan yüksek duvarlar ören Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) kentte yaşayan insanların bir yıldır temel insani gıdaya ulaşımını engelliyor. Çaresiz kalan ailelerin hayatta kalmak için hayvan yemi ve gıda atıklarını tükettikleri belirtiliyordu.

Çarşamba günü şehre saldırı başlatan HDK’nın şehri ele geçirdiği ve iki bin kişiyi katlettiği belirtiliyor. Sosyal medyada HDK milislerinin sivilleri rastgele ve de keyfi katlettiği onlarca görüntü yer alıyor.

Sudan’daki savaş çok farklı bir savaş türü.. Nedeni de sekiz ülkeyle komşu olan Sudan’da çok yoğun bir bölgesel etkileşim ve çıkarlar var. Denizin ötesindeki ülkelerin bile Sudan topraklarında farklı çıkar hesapları bulunuyor.

Mesela Sudan ordusu, daha önce Yemen’de, Suudi Arabistan’la birlikte savaşarak Suudi Arabistan Krallığını savunuyordu.

Mısır, Etiyopya, Suudi Arabistan ama özellikle Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Sudan’daki gelişmelerle çok yakından ilgileniyor.

İşin içinde Rusya bile var. Hem resmi hem de paralı Wagner milisleriyle… Wagner, aslında Sudan ordusu denetiminde milisleri eğitiyordu.

Sonra Güney Sudan’dan geçip Sudan’ın en kuzeydoğusundaki Port Sudan’a uzanan uzunca bir Petrol boru hattı var. İşin içine petrol girince akan da petrolden çok kan oluyor haliyle.

Bugünkü ana aktöre gelince HDK’yı BAE doğrudan, israil ve ABD’nin de dolaylı olarak desteklediği biliniyor.

Bu örgütü 30 yıl önce Sudan’da varlık gösteren Cancavid milisleri gibi düşünebilirsiniz. Girdikleri kentlerde, köylerde yağma yapan, evleri siper olarak kullanırken gasp ettikleri evde yaşayan kadınları istismar eden, korku oluşturmak için sebepsiz yere insan öldüren vahşi bir örgütten bahsediyoruz.

Gerek El Beşir dönemi Sudan yönetimi gerekse de Sudan halkının Filistin halkına ve özellikle de Gazze’ye desteği dolayısıyla siyonist israil tarafından defalarca toprakları bombalanmış bir ülke Sudan.

Siyonist israilin, Filistin topraklarındaki zulmü yetmezmiş gibi Sudan gibi bir İslam ülkesinde birkaç yıldır süren kaos ve katliamları hem de bir körfez ülkesi olan Birleşik Arap Emirlikleri eliyle yönlendiriyor olması gerçekten esef verici.

Küçük bir emirlik olan BAE mi yapıyor bunu diye garipseyebilirsiniz. Ancak hakikat böyle maalesef.

BAE’nin sicili sadece Sudan’da yaptıklarıyla değil tüm bölge üzerinde çok kirli işlere imza atmış durumda maalesef.. Somali, Eritre gibi Kızıldeniz’e açılan ülkelerin limanlarını kontrol etmekten tutun topraklarının ucuza işletilmesine, değerli madenlerden petrolüne kadar sömürmeyi İngiliz-ABD öğretileriyle yapan BAE, bu ülkelerin artık topraklarının, madenlerinin peşkeş çekilmesine karşı çıktıkları için bu kez kaos ve katliamlar yapan örgütleri sahaya sürüyor.

Haritayı biraz derinlemesine okuduğunuzda BAE’nin, israil ve ABD’nin Arap ve Afrika coğrafyasında kullandığı yerli aparatı olup, İbrahim anlaşmalarının zemin sağlayıcısı olduğunu fark edebiliyorsunuz.

Mesela Yemen’de özellikle sahaya sürülen paralı askerlerin ülke insanını birbirine kırdırma operasyonunu BAE yönetiyordu. Binlerce insan hayatını kaybetti ülkede. Hâla kendine gelebilmiş değil Yemen.

Filistin’de Muhammet Dahlan gibi kirli işler adamını destekleyen, Libya’ya Amerika’dan getirtilen Halife Hafter’i ülkeye iki başlılıkla kaos çıkarması için destekleyen, Mısır diktasını finanse eden hep BAE oldu. Hatta Türkiye’de bile oluşturduğu kirli ilişkiler ağı üzerinden Filistinlilere yönelik istihbarat toplama ve suikastlar düzenlemeye kadar ileri gitti BAE.

Bundan dolayı BAE’nin, başta Sudan olmak üzere Mısır, Libya, Yemen, Suriye ve daha birçok Afrika ülkesinde emperyal siyonistler için yaptığı kirli işlerine ket vurulup el çektirilmelidir.

ABD ya da batılı ülkelerin girdiği ülkelerde ne tür fecaatlara imza attıklarını Irak, Afganistan örneğiyle biliyoruz.

Ne Filistin ne Sudan ve ne bir başka İslam beldesi; Afrika’dan Asya’ya araya girdikleri hiçbir ülkeden çıkar ve fayda sağlamadan ayrılmayan emperyalist batının olmayan insafına terk edilmemelidir.

Siyonist emperyalistlerin Sudan ve dahi tüm İslam coğrafyasında yaptıkları, birincisi; yeraltı ve üstü zenginlikleri, kendileri ve taşeronlarına hortumlatmak. İkincisi ise ki en önemlisi de bu; bağımsız bir İslami yönetim modelinin oluşmasını engellemek. Bu ikinci şık, kendi emperyal hegemonyalarını koruma refleksli müdahalelerdir.

Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, İslam ülkeleri tek tek batının tahakkümünden kurtularak olması gereken İslami yönetim modellerine kavuşacaklar inşallah.. Ve bu çok uzak değil...

HABERE YORUM KAT

1 Yorum