
Gazze Dayanışma Platformu "Gazze Direnişi ve Sorumluluğumuz" paneli düzenledi
Gazze Dayanışma Platformu, Bursa'da "Gazze Direnişi ve Sorumluluğumuz" adlı bir panel gerçekleştirdi.
Aziz Avar konuşmasına Gazze Dayanışma Platformunun yaklaşık iki yıldır sahada olduğunu belirterek başladı. Mücadelenin önemine dikkat çeken Avar; "Bizler Aksa Tufanı ile beraber sahayı hiç boş bırakmadık. Gerek eylem ve yürüyüşlerimizle, gerekse basın açıklamaları ve boykotlarımızla hep bu büyük davanın destekçisi olduk. Tabi sadece bizim platformla değil, diğer platformlarla da eylemlerimizi yaptık" diyerek sözlerine şöyle devam etti:
Filistin mücadele tarihini 1987 Hamas'ın kuruşuyla ele almak gerekir. İhvanın uzantısı olan Hamas, bu topraklarda İslami mücadelenin bir parçasıdır. Şehid Şeyh Ahmet Yasin'in dediği gibi, "Filistinliler tek başına Filistin’i kurtaramaz. Ancak bu kurtuluşa ümmet olarak bir arada mücadele ederek varılabilir. Bizler Filistin ve Gazze için yaptığımız mücadelenin aynısını bu topraklarda da yaptığımızda Allah katında bir anlam bulur. Bugün Gazze’nin ümmetin uyanışına bir vesile olduğunu görüyoruz. Ancak şunu da belirtmek gerekiyor. Bizler Filistin için bir şeyler yapmak adına bir araya geldiğimiz gibi, bu mücadelenin karşısında olanlarda bir araya gelip, İslami mücadelenin karşısında taraftarlıklarını oluşturuyor. Bugün burada olmamızın aynı zamanda bir karşılığı da budur. İçinde bulunduğumuz toplumu da değişim ve dönüşümüne hazırlık yapmak ve bu minvalde hareket halinde olmamızdır.
Avar'dan sonra sözü alan Necmettin Irmak, Aksa tufanının Türkiye merkeze alınarak özellikle ümmet nezdinde karşılığı ne oldu sorusuna cevaben şunları söyledi:
7 Ekim hadisesi bütün dünyada yankı uyandırmış bir hadisedir. Küdus ve Filistin’i tahlil ederek öncesini de bilmek gerekir. Bu hadiseyi bütün dünya üzerinde hakim bir güç olarak görmek lazım. Aksa tufanı 2 yıl içerisinde İslam coğrafyasında bütün İslami hareketleri etkiledi. Ve bu etkileşimle beraber İslami hareketlerin gündeminde hep Filistin ve Kudüs oldu. Hatta bu iki önemli değeri gündemleştirmeyen yapılara İslami hareket demek doğru olamaz dedi.
Şunu da belirtmek gerekir ki bugün Hamas’ın ortadan kaldırılmasını her ne kadar en çok İsrail istesede, bölge ülkelerinin liderleri daha fazlasını istiyor diyebiliriz. İslam coğrafyalarının yöneticileri bu kadar zulme rağmen İsrail’le ilişki kurmaya dünden teşnedirler. Çünkü bu yöneticiler kendi yapılarının bozulmasından korkuyorlar. İçerisinde yaşadıkları refah bozulacak halklar uyanışa geçecek ve kurdukları düzen yok olacak korkusundalar. Dolayısıyla Hamas’ın varlığından rahatsızdırlar.
Gazze aynı zamanda toplumlarımızın değişiminde de bir kırılmaya sebebiyet verdi. Bir uyanış rehberliği yaptı diyebiliriz. Ancak hemen her şey bir anda oldu demekte doğru değildir. Asya’dan Ortadoğu’ya kadar her şey Aksa Tufanı'yla başladı diyemeyiz. Ancak Müslüman toplumlarda bir etkileşime sebebiyet verdi diyebiliriz. Örneğin boykotun Müslümanlar içerisinde büyük bir etki oluşturduğunu görebiliyoruz. Algı, anlayış ve eylemsellik oluşturdu. Diğer taraftan baktığımızda toplumda umarsızlık da var. Toplumda her şeyi yöneticilere atma kolaylığı da var. Bizi değil onları ilgilendirir anlayışı da hakimdir. Şunu söylemek gerekir ki Türkiye halkının Gazze konusunda, diğer coğrafyalara göre daha etkili olduğunu ve ses çıkardığını söyleyebiliriz. Tabi ki diğer coğrafyaları da anlamak lazım. Nereye baktığımız da bir diktatörle karşı karşıyayız. Biz Türkiyeli Müslümanlar daha rahat bir ortamda olduğumuzu da belirtmemiz gerekir.
Şunu da unutmamız gerekir. 7 ekim ile başlayan bu tufan bir ümmet mücadelesidir. Bu mücadeleye omuz vererek daha fazla çaba sarf etmeliyiz. Eksiklerimizin çok olduğunu ve bu eksikleri görerek karşı tavrımızı artırmamız doğru olur.
İslam hayatın bütün noktalarına müdahale eder. Ancak insan zaman zaman farkındalığını yitirebiliyor. 7 Ekim bu farkındalığı oluşturdu. Ancak bütün eksikliğimize rağmen bizler şu bilince hep sahip olduk. Mücadele azmimiz bu topraklarda hep olagelmiştir. İslam batıdan doğuyor fikri bizi kapsayacak bir kavram değildir. Bugün batıdaki hareketlilik İslami direniş merkezli bir anlayış değildir. Daha çok insani yaklaşım ve hümanizm yüklü anlayışı barındırıyor. Aksi takdirde Afganistan Suriye, Mısır, Çeçenistan ve benzeri mücadele coğrafyalarında buna benzer bir oluşum ve farkındalık göremedik. Ses çıkmışsa da çok cılız çıkmıştır. Dolayısıyla İslami hareket ve direniş bugün Hamas’la Filistin’de ve bu coğrafyalarda yayılmaktadır. Eğer bir umut varsa o da bizler Müslümanlarız.
Son olarak bu ateşkesle beraber Müslümanların içerisine girdiği durgunluktan kurtulmalıdır. Şuan kardeşlerimizin bize daha çok ihtiyaçları var. Yardımlarımızı artırmalıyız ve bu cihada mallarımızla destek olmalıyız.
Irmak sonrasında söz alan Rıdvan Kaya, ateşkes ve ateşkes sonrası Gazze ve gelinen süreci ele alarak şunları söyledi:
2 yıldır devam eden korkunç bir soykırım ve katliama şahitlik ettik. Şu anda da bu katliamın devam ettiğini görüyoruz. Ateşkesle beraber yaklaşık 300 Filistinlinin katledildiğini görüyoruz. Süreç Gazze'de refah ve imar sürecinin iyileştirmesi olacaktı ancak bırakın imarı çadırların dahi içeri girilmesine izin verilmiyor. Süreç devam ediyor. Ortada bitmiş bir savaş yok.
Bugün İslam coğrafyasının tamamında bu zulüm var. Bizlerin de bunu görerek olayı kavramamız ve bu minvalde mücadelemize devam etmemiz gerekir. Bizim bugün burada olmamız da bu mücadelenin devamı bilincinde olmalıdır. Bizler bu süreçte umursamazlık ve vazgeçme gibi bir yılgınlığa kapılamayız. Müslümanlar bu süreçte ciddi mücadeleler verdi ve saflarını belli ettiler. Saflar netleşirken mücadele azmi de artmalı ve kıyamete kadar devam edeceğine iman edilmelidir. Türkiyeli Müslümanlar Filistin konusunda ciddi bir çaba sarf etti. Ailelerimizle ve çocuklarımızla bu konuda bir etkileşim içinde olduk. Ve bu mücadelenin devamını getirmeliyiz. Etkinlikler, konferanslar ve faaliyetler yapmamız gerekiyor. Bu zulmü asla kenara bırakamayız. Dualarımızda ve yardımlarımızda kardeşlerimizle birlikte olmalıyız. İman ettik ve kurtulduk değil, mücadelenin ve imtihanın devam ettiğinin perspektifine sahip olmalıyız. Yaptığımız çabalarımızı yeterli görmemeli ve değersizde görmememiz gerekir. Çünkü Allah için yapılan her şey değerlidir. Daha fazla gayret ve çabaya dikkat etmemiz lazımdır.
Şunu da unutmamak lazım bu süreç içerisinde Müslümanlar küçümsendi ve hakir görüldü. 2 milyar Müslümanın olduğu bu dünyada, Müslümanlar hiçbir şey yapamadı yaygarası koparıldı. Ancak bu söylemler gerçeği yansıtmıyor. Çünkü İslam coğrafyaları diktatörlükle yönetiliyor. Müslümanların ses çıkarmaları gerçekten çok zor. Ancak Müslümanların ellerinden geleni yaptıklarını da görmemiz lazım. Bu anlamda moral bozukluğuna ve anlam yitimine giremeyiz. Suriye coğrafyası yaklaşık bir yıldır zulümden kurtuldu. Ve Müslümanlar burada zafer ve düzen sağladı. Bu coğrafya da zulümlerin ne kadar zor ve çetin olduğuna şahit olduk. Ancak Allah burada kardeşlerimize zafer sağladı. Bizim burada yapmamız gereken zafere destek olmak ve zaferi sevinçle karşılamaktır. Ancak bazı Müslümanların çok ucuz bir şekil de eleştirilerini abarttıklarını görüyoruz. Kardeşlerimize destek olmak ve onları doğruya sevk edecek bir söylem benimsemek daha doğru olacaktır.
Ayrıca şunu da söylemek lazım. Yorumlarımızı mutlaklaştırmamız gerekir. Karşı tarafı eleştirirken yapılan tavrın alt yapısını araştırmamız lazım. Kardeşlerimizin bu söylemleri neden söylediklerinin anlamak ve sormak gerekir. Müslümanları zora sokacak yorumlardan uzak durmalıyız.
Bizim bu topraklardaki mücadelemiz Gazze’de Hamas’ın mücadelesiyle aynıdır. Onlar İsrail ile mücadele ederken bizlerde burada Kemalizm ile mücadele içerisindeyiz. Kemalizm baskısı bizleri kalıp içerisine sokarak herkesin ona tazim ve saygı duymasını istemektedir. Geçtiğimiz haftalarda Kemalist resmi ideolojinin ne kadar yaygınlık kazandığını gördük. Okullarda, sokaklarda, kurumlarda zorla insanlara bu baskıyı kuruyorlar. İnsanların ona zoraki olarak ibadet etmesini istiyorlar. Saygı duymayanları da linç ederek içeri alıyorlar. Dolayısıyla bizler bu dayatmaya karşı mücadele etmek zorundayız. Bu mücadelenin kavrayış ve bilincinde hareket etmek gerekir. Saygı ve tazim sadece ibadet olarak Allah’a yapılmalıdır.














HABERE YORUM KAT