1. YAZARLAR

  2. Taha Kıvanç

  3. Garih dosyasının kapağı açılırken
Taha Kıvanç

Taha Kıvanç

Yazarın Tüm Yazıları >

Garih dosyasının kapağı açılırken

27 Aralık 2008 Cumartesi 06:04A+A-

Yener Yermez'in cezaevinden gönderdiği mektup Ergenekon savcılarını harekete geçirdi. Herhalde kendisinin beklediği de buydu. Ergenekon davasıyla kurulacak irtibat, biraz deşilirse, altından müthiş bir çapanoğlu çıkartabilir.

Bellekler zayıf olduğu için, yedi yıl önce gündeme bomba gibi düşen 'Garih cinayeti' etrafında o dönem yazılıp çizilenleri hatırlamıyoruz; oysa en 'umulmadık' ihtimaller en tahmin edilmeyecek çevreler tarafından dile getirilmişti o günlerde...

Sözgelimi, Milliyet gazetesi, cinayete 'Masonik' bir boyut katmıştı... Milliyet'in günlerce manşetten sürdürdüğü haberleri okudukça, “Yoksa bunlar 'cinayeti Türk Gladiosu işledi' demek istiyorlar da, bunu dolaylı biçimde mi anlatıyorlar?” sorusu beynimi kıvrandırıp duruyordu...

İtalya'da Gladio skandalı patladığında, herkes, örgütün 'pür asker' bir yapıya sahip olduğunu düşünmüş, en tepe yönetici için komuta kademesinden isimler üzerinde spekülasyon yapılmıştı. Sonra hayret verici gerçek bütün kabulleri sarstı: 'Gladio' askerî bir örgüttü, ama beyin takımı sivildi. Lucio Gelli adlı bir işadamının çalışma odasında örgütün şeması ve üye fişleri ele geçirildi: İtalya'nın öndegelen işadamları, gazetecileri, hukukçuları, bürokratları, generaller ve istihbaratçılarla birlikte, 'P-2' adını taşıyan ve 'Gladio'yu yönlendiren bir locanın üyeleriydiler...

Üzeyir Garih cinayeti sonrası Milliyet “Cinayet masonik bir hesaplaşma olabilir mi?” sorusunu akla düşüren ayrıntılar üzerinde durunca, ben de, ister istemez, “Acaba?” diye sormaya başladım. Kitaplardan edinilen “Masonik hesaplaşmalarda ateşli silâhlar yerine kılıç veya bıçak kullanılır; öldürücü yaralamalar vücudun belli yerlerine yapılır” bilgilerle yayınlar müthiş ilginçleşiverdi...

Cinayette Masonik irtibatı başlatan, konuyla ilgili ilk ve tek mülâkatını Milliyet'ten Eylem Türk'e veren İshak Alaton oldu. “Üzeyir Bey yüksek dereceli bir Masondu” bilgisini veren İshak Bey, bir başka bilgiyi daha Milliyet muhabiriyle paylaştı: “Cinayetin olduğu gün, Üzeyir Garih, 'dul bir kadının çocuklarına yardım için' yanına 10 bin dolar almıştı...”

Milliyet, ertesi gün, “Dul kadının çocuğuna yardım Masonlukta tehlike işareti: Röportajdaki sır” manşeti ile çıktı. Mehmet Y. Yılmaz'ın yönettiği Milliyet'te çıkan haberin girişini okuyalım:

“İşadamı Üzeyir Garih'in 50 yıllık ortağı ve dostu İshak Alaton, Milliyet'ten Eylem Türk'le yaptığı röportajda iki önemli noktayı ortaya koydu. Alaton'un ilk söylediği 'Üzeyir Garih'in mason olduğuydu.' İkincisi ise Garih'in öldürüldüğü gün 'dul bir kadının çocuklarına yardım için yanında 10 bin dolar bulunduğuydu.' Alaton'un yaptığı 'dul kadına yardım' açıklamasıyla yine Alaton'un açıkladığı 'Garih masondu; hem de üst derece masondu' ifadesi ilginç bir birliktelik oluşturdu.

“Çünkü, masonlar üzerine yazılan kitaplara göre, masonlar tehlike anında sıkça 'dul kadının çocuğuna yardım edin' sözlerini kullanıyor.”

Milliyet aracılığıyla birilerine mesaj gönderilmeye çalışıldığı belliydi de, bu mesajın Milliyet tarafından deşifre edilmesi isteniyor muydu acaba? Bu sorunun cevabını ortak dostlarımızdan almıştım o günlerde: Mülâkatın yayınından mutlu olmuştu İshak Alaton, ama Masonik şifreyi açıklayan haberden hoşlanmamıştı...

Masonlar zor durumda kaldıklarında kendilerine yardım elinin uzatılması için birkaç değişik tavır takınırlar; bununla bekledikleri o sırada karşı karşıya bulundukları kişinin 'birader' olup olmadığını anlamaktır. Nezarete alındığında, mahkemeye çıkartıldığında, gümrükle başı derde girdiğinde... Elinin hareketiyle, duruşuyla, gözleriyle özel mesaj verir Birader; anlaşılmadığını gördüğünde, içinde 'dul kadın' sözcüğü geçen bir cümle kurar...

Adnan Keskin o sırada çalıştığı Radikal'de mahkemelerde tanığı olduğu 'dul kadın' şifrelerini sıralayıverdi:

“Masonlukta 'tehlike' anlamına geldiği bildirilen 'dul kadına yardım' sözü, 'beyaz enerji' dâvâsında da geçmişti. (..) İki işadamından rüşvet almakla suçlanan Eski TEAŞ Genel Müdürü Muzaffer Selvi, haziran ayındaki duruşmada, 'Bu parayı bir çalışanımızın dul kalan eşine yardım için aldım' dedi. Karadeniz Enerji'nin sahibi Doğan Karadeniz de bu ifadeyi 'Bu parayı genel müdüre gönüllü verdim, bir dul kadına ev alacağını söylemişti' ifadesiyle destekledi. Dâvânın diğer sanıklarından Mustafa Gecek de rüşvet verme suçunu reddederken, 'Selvi'ye 10 bin dolar verdim. Ancak bu dul bir kadına yardım amacıyla istenmişti, parayı kendisine havale ettim' dedi.”

Şimdilerde Hürriyet'te yazan Mehmet Y. Yılmaz şifreyi çözmüş olabilir o dönem...

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT