Başbakan Ahmet Davutoğlu, AB Konseyi Başkanı Donald Tusk ile bir araya geldi. Çankaya Köşkü'ndeki görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Davutoğlu, özetle şunları söyledi:

Tusk'la sığınmacılar için Türkiye'ye verilmesi kararlaştırılan 3 milyar avroyu nasıl daha verimli kullanacağımızı konuştuk. Suriye krizinden ne Türkiye ne de Avrupa Birliği sorumludur. Bunun bedelini Türkiye ve Avrupa Birliği ödüyor. Biz insan kaçakçılığının her türünün insanlık suçu olduğuna inanıyoruz. Ege'de masum insanların hayatlarını tehlikeye atmalarının önüne nasıl geçeceğimizi ele aldık.

ATEŞKES KIRILGAN

Bu sorunun temel sebebi Suriye'deki istikrarsızlıktır. Kırılgan şartlarda devam eden ateşkese önem veriyoruz. Maalesef Rusya ve rejimin yaptığı ihlallerin ateşkesi kırılgan kıldığını görmekteyiz. Türkiye, AB ile imzaladığı ortak eylem planına sadıktır ve gerekeni yapacaktır. Türkiye için AB her zaman stratejik bir hedef olmuştur. AB hedefinde herhangi bir sapma olmayacaktır. Güvenli bölge çağrımızın haklı olduğu ortaya çıktı. Bu bir insanlık trajedisidir ve hep beraber bunun arkasında duracağız.

DİYARBAKIR'A TEŞEKKÜRLER

Bütün provokasyonlara, bütün şiddet terör çağrısına rağmen bu çağrılara kulak asmayan ve vakur bir tavır sergileyen vatandaşlara teşekkür ediyorum. Diyarbakır halkı bunlara yüz vermedi. Demirtaş'ın bir tutumuna dikkat çekmek isterim, Cizre'de haftalarca operasyonlar sürdü, kararlı şekilde Cizre, Silopi, Sur'da mücadele ettik. Cizre'de bir bina hikayesi söz konusu oldu.

İSTERLER Kİ DAHA ÇOK AİLE ÖLSÜN

Aylarca niye bu konularda söz söylemedi? İsterler ki daha çok aile ölsün. Çetenin elebaşlarına sıra geldiği zaman, bunu nasıl engelleriz diye çaba içine giriyorlar. Cizre'de bunu yaptılar. Çünkü biliyorlardı ki son birkaç gün içinde kalanlar terörü yapanlar. Bizler orada hayatını kaybeden gençler için üzülüyoruz. Kendi elebaşlarına sıra geldiğinde onları kurtarmak için çaba sarf ediyorlar.

MARŞ OKUDULAR

Ben Sur'u Demirtaş'tan çok daha iyi bilirim. Diyarbakırlı da bunu çok iyi bilir. Yapmak istediği şey, psikolojik ortam oluşturup gerginlikleri kışkırtmak. Bir anda cuma namazını hatırladılar. Fatih Paşa Camii'ni yakanlar bunlar. Ezanları susturup birtakım marşlar söyletenler bunlar.

HALK KULAK VERMEDİ

Etnik ırkçılık ile Diyarbakır halkını ayaklandıramadılar şimdi de cuma namazı gibi kutsal bir ibadeti kullanarak kendilerini halka yakın göstermek istediler. Diyarbakır halkı buna kulak vermedi. Diyarbakır'da tek hedefimiz kamu düzenini sağlamak, herkesin hayat hakkını sağlamak. Bunu kim tehdit ederse buna karşı gerekli tedbileri almak.

Yeni Şafak