1. YAZARLAR

  2. Roni Margulies

  3. Eşit ve sevgili kardeşler
Roni Margulies

Roni Margulies

Yazarın Tüm Yazıları >

Eşit ve sevgili kardeşler

09 Eylül 2009 Çarşamba 10:31A+A-

Tekirdağ Aktif Sanayici ve İşadamları Derneği’nin üyeleri hangi anlamda “aktif”, çok merak ediyorum. “Pasif” sanayici ve işadamlarından ne farkları var? Ne demek istiyorlar? Doğrudur, sanayiciler ve işadamları üretim araçlarına sahip oldukları için, emeklerinden başka satacak hiçbir şeyi olmayan proleterleri istihdam eder, çalıştırır, üretilen artı değere el koyar, pasif bir şekilde yan gelip yatarken servetlerine servet katılmasını izler. Biz buna sömürü diyoruz.

Ama Tekirdağlı sanayici ve işadamları diğer illerdekilere “Siz pasifsiniz, biz işçilerimizi aktif bir şekilde sömürüyoruz” mu demek istiyor? Olamaz. Sömürü aktivitesiyle övünen işadamına hiç rastlamadım. Ne peki? Benim bilmediğim başka bir aktivite daha mı gerçekleşiyor Tekirdağ’ın işyerlerinde?

İtiraf edeyim, Tekirdağlı sanayicilerin böyle bir iddiası olduğunu ve bunu somutlaştırmak amacıyla bir dernek kurmuş olduklarını bilmiyordum; yeni öğrendim. AKP Tekirdağ Milletvekili Ziyaeddin Akbulut, Tekirdağ Aktif Sanayici ve İşadamları Derneği’nin gazilere ve şehit yakınlarına verdiği iftar yemeğinde bir konuşma yapmış; öyle öğrendim Tekirdağlı işadamlarının bu özelliğini.

Ziyaeddin Beyefendi konuşmasında şöyle buyurmuş: “Müsterih olun. Ne gündemde bebek katilinin affı var, ne de başka bir taviz var. Biz ve hükümetimiz sadece akan kanın durmasını istiyoruz. 35 bin insan hayatını kaybetti. 350 milyar dolar maddi kaybımız var. Artık bunlar dursun. Artık analar ağlamasın istiyoruz.”

Bu kadar aktif bir aptallık düşünmekte zorlanıyorum doğrusu! Adamın partisinin hükümeti kelleyi koltuğa alıp bir barış girişimi başlatıyor. Başarırlarsa tahminen yüz yıl hükümet olacaklar. Bu adam da, salt barışı sağlayan partinin milletvekili olduğu için, tahminen öldüğü güne kadar milletvekili seçilecek. Bunun hayal meyal farkında ki, konuşmasının geri kalanında gazilere ve şehit yakınlarına barışın faydalarını anlatıyor.

Ama barışmak istediği tarafa “bebek katili” dediğinde, “taviz vermeyeceğiz” dediğinde, barış şansı olmadığını kavrayamıyor! “Bebek katili” derken, Kürt bebeklerini katledenleri, Kürt çocuklarını cezaevlerine kapatanları kastetmediğini varsayıyorum. Belli ki ya dayak yememiş ya sayı saymasını bilmiyor. Ya da kafası çalışmıyor.

Haydi üçüncü seçeneği kabul edelim. Peki, AKP Mersin Milletvekili Kürşad Tüzmen’e ne diyeceğiz? Partisinin Anamur ilçe teşkilatı tarafından Öğretmenevi’nde verilen iftar yemeğinde yaptığı konuşmada “PKK şerefsizdir, terör örgütüdür. Bebek katili bir örgütle Kürt kardeşlerimizi biraraya getirmeye çalışanlara kimsenin katkıda bulunmaması lazım” demiş.

Bak sen! Kürt kardeşlerimizin büyük çoğunluğunun PKK’yi desteklediğini ben biliyorum da, daha düne kadar devlet bakanı olan Kürşat Beyefendi mi bilmiyor? Kendi partisinin yaptırdığı kamuoyu araştırmalarından hiç mi haberdar edilmiyor? Niye karanlıkta bırakıyorlar bu adamcağızı?

Diyelim ki parti yönetimi bu adamı sevmiyor (doğaldır, anlayışla karşılıyorum), kendini gülünç duruma düşürsün diye bilgilendirmiyor. E peki, 29 Mart yerel seçim sonuçlarına da mı hiç bakmadın, be adam?

Demiş ki, “Bizde tek bayrak var, tek millet var, tek devlet, tek vatan var. Hepimiz bunun için çalışıyoruz... Bu bayrağın altında yaşayan milletin adı da Türk Milleti’dir. Bunun sağını solunu eğip bükmeye hiç gerek yoktur.”

Ben eğip bükmek istiyorum. Bayrak sallamak istemiyorum, bu devleti de beğenmiyorum. Beni bir kenara bırakalım; esamim bile okunmaz. Ama milyonlarca vatandaş beğenmiyor bu devleti, eğip bükmek istiyor. Ne yapacaksın? “Gerek yoktur, gerek yoktur” diyerek mi ikna edeceksin? “Bebek katilleri” diyerek mi sevgini ve kardeşliğini kanıtlayacaksın?

Sanıyorum bu adamlar Hürriyet gazetesi okuyor olabilir. Okudukça gaza geliyorlar tabii. Yılmaz Özdil adlı köşeyazarını özellikle seviyorlardır herhalde. İki üç hafta önce “Al sana açılım” diye bir yazı yazmış. Bu yazımı Kürtçeye tercüme ettirip öyle yayınlayacaktım, hiçbiriniz anlamayacaktınız demiş. Ve şöyle bitirmiş yazısını: “Terör, bizi bölemez. Lisan, böler. Cart diye. Bizi bize yabancı eder. Kanıtı da bu yazı.”

Ay, nasıl da parlak bir zekâ! Nasıl da öldürücü bir darbe vurduğunu zannediyor kendi dilini konuşma hakkını arayanlara! Adı da Özdil ya, dilden çok iyi anladığını düşünüyor herhalde.

Bir de şunu anlatsa bize: Kürtler niye senin dilini konuşmak zorunda? Akbulut, Tüzmen ve sen, niye Kürtçe konuşmak zorunda bırakılmıyorsunuz? Hani eşit ve sevgili kardeşlerdiniz hepiniz!

TARAF

YAZIYA YORUM KAT