1. YAZARLAR

  2. Yasin Aktay

  3. Esad'dan kurtuluş var CHP'den yok
Yasin Aktay

Yasin Aktay

Yazarın Tüm Yazıları >

Esad'dan kurtuluş var CHP'den yok

01 Eylül 2012 Cumartesi 20:19A+A-

BM Güvenlik Konseyi'nde Suriye temsilcisi Suriye'deki insani durumların ele alındığı toplantıda alabildiğine pişkin, suçlayıcı ifadelerle konuşuyor. Yüzbinlerce mültecinin ülkeden kaçıp komşu ülkelere sığınmasına yol açan şiddeti tek kelimeyle, terörizmle açıklıyor ve bunun da ülke içinden değil başta Suudi Arabistan, Katar ve Türkiye'nden yapılan müdahalelerle oluştuğunu suçlayıcı ifadelerle anlatıyor. Konuşmasının bir yerinde evraklarının arasından bir kağıt çıkarıp gösteriyor, Suriye ordusuyla çatışmada öldürülenler arasında 107 kişinin Arap ülkelerinden gelenlerin listesini içeren bir kağıtmış.

Bu 107 kişi ona göre Suriye'de aslında hiç bir sorunun olmadığını, herşeyin yabancıların Suriye'nin içişlerine müdahale girişimlerinin bir sonucu olduğunu anlatıyor.

İnsanların gözlerinin içine baka baka, tam bir şowla yalan söylüyor. Sonuçta ortada 107 değil 20 bini aşkın insanın canı var, yüzbinlerce insan can havliyle yanlarına hiç bir şeylerini almaya vakit bulamadan komşu ülkelere kaçıp sığınıyor.

Mültecilik olgusunun en temel gerçekliği şudur: Mülteciler gittikleri yere terkettikleri toprakların yönetiminin meşruiyetini de götürürler. Mültecilerin sayısı makul bir rakama ulaştığında artıkr meşuriyet sorunu tartışılmaz hale gelir.

Bugün Suriye'den komşu ülkelere gerçekleşen sığınmaların sebebi Özgür Suriye Ordusu veya Suriye muhalefeti olamaz herhalde. Sığınanların büyük çoğunluğu onların hedef alındığı bombardımanlar sonucu kaçmak zorunda kalıyor zaten.

Bugün Esad rejimi kendi halkına karşı yürüttüğü savaşta uyguladığı yöntemleri başka ülkeyle savaşırken uygulasa bile tam bir savaş suçu işlemiş sayılır ve peşine düşülür. Kendi halkına karşı bu cürümleri işlemenin cezası ise aslında çok daha ağır, çünkü katlettiği insanlar kendi halkı, yani güvenliği kendisine emanet olan, onun sorumluluğundaki insanlardan oluşuyor.

Aslında Suriye'de rejimin bugün kendini savunacak hiç bir yüzünün hiç bir gerekçesinin kalmamış olması geerekiyor. Ama alabildiğine pişkin ve iğrenç bir propaganda ile kendi katlettiği insanların cesetleri üzerinde tepinerek ülkede olanları istediği gibi yansıtmaya çalışıyor.

Suriye devlet televizyonunda yansıtılan mide bulandırıcı ve ancak nekrofil duygulara hitap eden görüntülere monte edilmiş Baas propagandası insanım diyen hiç kimseyi ikna edebilecek değil. Bu Esad'ın ancak nereden medet umacak hale gelmiş olduğunun ibretlik bir manzarasını veriyor.

Oysa bu görüntüler nasıl oluyorsa bizim CHP ve sol medyasını kolaylıkla ikna ediyor. Türkiye'de hiç bir zaman iktidar olamayan, iktidarın hiç bir sözüne hiç bir zaman inanmayan, itibar etmeyen külyutmaz Türk Solu eli kanlı Baas iktidarının her anlattığına büyük bir güvenle inanabiliyor.

Siyasi nedenlerle desteklemeleri bir yana İran ve Rusya'nın bile artık inanmadığı Esad'ın yalanlarının tek mümini CHP'liler, Türk Solu ve Türkiye'nin bir kısım basını kalmış. Türkiye'nin müzmin muhaliflerinin arkaik diktatörler çağının kanla beslenmiş Baas iktidarıyla kendini bu kadar özdeşleştirebiliyor olması aazımsanacak, geçiştirilecek bir mesele değil bana göre. Bu ciddi bir sorundur.

Yıllar önce özellikle 28 Şubat dönemlerinde birilerinin yaklaşımlarına veya hayallerine yapılan Baasçılık yakıştırmaları o zaman da pek ispatlanamayan bir duygusal boşalma ifadesi gibi gelebiliyordu. Bugün Baasçılığın Türkiye'deki tehlikeli derecede gerçek taraftarları bütün yaptığı katliamlara rağmen Esad'ı alenen savunabiliyorlar. Esad'ı savunurken yaptıklarını yapmamış olduklarına inandıklarını sanmıyorum. Daha tehlikeli olanı Esad'ın yaptıklarını normal görüyor olmalarıdır. Ekmek sırasına girmiş onlarca insanın üzerine bomba yağdırılması, çoluk çocuk ayırımı yapmaksızın şehirlerin rastgele bombalanması, her gün içlerinde onlarca çocuk ve kadının bulunduğu yüzlerce insanın Esad tarafından öldürülüyor olmasını Amerika'daki, Rusya'daki, İran'daki sağır sultanlar duyuyor da bizim CHP'liler duymuyor olamaz herhalde.

Bizim külyutmaz solcularımızın medyalarıyla, kamplardaki şovlarıyla Esad'a verdikleri destek BM Güvenlik Konseyinde konuşan Suriye temsilcisinin pişkince iddialarını savunmak için ileri sürebildiği yegane delili oluşturdu. Sığınma kamplarının Suriye'ye yönelik saldırıların üssü haline gelmiş olduğunu ispatlayabilmek için Türkiye basınında yer alan ve CHP'lilerin kahramanlığını yaptıkları haberler.

Biz CHP'nin Türkiye siyaseti içinde iki ileri bir geri de olsa yaptığı manevralara zaman zaman safiyane umut bağlarken, CHP muhalefet adına dış politikada kendini aşma ekzersizleri yapıyor. Ziyaret ettikleri sığınma kampına alınmıyor olmayı da içerde birşeylerin karıştırılıyor olduğunun kesin delili diye sunuyor. Oysa o kamplarda yaşayanlar tam da sizin gibilerden canlarını güç bela kurtarmak üzere kaçııp gelmiş. Sizin ziyaretlerinizin onlara ne faydası olacak? Daha peşin peşin onların katliamı hakeden suçlular olduğuna inanmışsınız, onlara ne vermeye gidiyorsunuz? Sizi oradan sopalayıp kovalamadıklarına şükredin.

Sığınma kampları varsa orada mağdur sığınmacılar vardır. Onları ziyaret edenlerin onların mağduriyetini daha da artıracak hesapların içinde olması neresinden bakılırsa utanılacak bir durum, bir skandal.

CHP'liler o kamplara ne aramaya gelmiş baksanıza. Çoluğuyla çocuğuyla evlerinden kopmak zorunda kalmış, insanlığın acıdığı insanları ziyaret ederken onları mağdur eden katillerin hukukunu gözetmek üzere bir ziyareti iyi akıl ediyor CHP'liler. Sahi içeri girince ne yapacak CHP milletvekilleri? "Ayıp ettiniz buralara gelmekle, diktatörünüzdür sever de döver de öldürür de yaşatır da" mı diyecekler?

Kamplara canlarını kurtarmak üzere gelen insanlar canlarını Esad'dan bir şekilde kurtarmış oldular, ama CHP'lilerin elinden kurtaramayacaklar.

Bu CHP kafası insanı gerçekten öldürür.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT