1. YAZARLAR

  2. Abdülkadir Selvi

  3. Ergenekonu içeri tıkanlarla meclise taşıyanların seçimi
Abdülkadir Selvi

Abdülkadir Selvi

Yazarın Tüm Yazıları >

Ergenekonu içeri tıkanlarla meclise taşıyanların seçimi

18 Nisan 2011 Pazartesi 17:22A+A-

AK Parti yeni dönemde Türkiye'yi yapılandırmayı planlıyor. İşe bakanlıkların birleştirilmesiyle başlanılacak.

Sanayi Bakanlığı üzerinde önemli değişiklikler planlanıyor.

Bakanlığın içindeki "Teknoloji" boyutu ön plana çıkarılacak.

Yeni dönemde isminin,"Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı" olması planlanıyor.

Planlı kalkınma dönemlerini yansıtan ağır sanayi söylemlerinin revaçta olduğu zamanlara özgü,"Sanayi Bakanlığı" çağrışımı yapmak yerine, bakanlığın yeni teknolojilerin araştırıldığı, Ar-GE çalışmalarının desteklendiği bir yapıya bürünmesi hedefleniyor.

TÜBİTAK buraya bağlanacak.

İç Ticaret Genel Müdürlüğü de bakanlığın Teşkilat şeması'ndan çıkarılacak.

Önceden Ticaret Bakanlığı vardı. İkiye bölündü. İç Ticaret Sanayi Bakanlığı'na bağlandı, Devlet bakanlığı'na bağlı Dış Ticaret Müsteşarlığı kuruldu.

İç Ticaret, Sanayi Bakanı Nihat Ergün'e, Dış Ticaret, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'a bağlı.

İç ve Dış Ticaret ayrımına son veriliyor. İç ve Dış Ticaret, bir bünyede toplanıyor. İsmi henüz belirlenmedi ama iç ve dış ticaretin aynı çatı altında olduğu bir bakanlık kuruluyor.

Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın bünyesinde bir Genel Müdürlük olarak temsil edilen,"İhracat" birimi ise yeni yapılandırmada güçlendiriliyor.

Hadi biz eski alışkanlıkla buna,"Ticaret Bakanlığı" diyelim.

Ekonomiyle ilgili birimlerin bağlı olduğu Devlet Bakanlıkları, ekonomiyle ilgili birimleri bünyesinde bulunduran Maliye ve Sanayi Bakanlıkları var. Bir de bunların koordinasyonundan sorumlu, "Başbakan yardımcılığı" Buna son veriliyor.

Hazine Müsteşarlığı ana omurgayı oluşturmak üzere bir, "Ekonomi Bakanlığı" kuruluyor.

Kadın ve Aileden sorumlu Devlet bakanlığı da yeniden formatlanıyor. Kadın ve Aileden sorumlu Devlet Bakanlığı ile Devlet Bakanlığı'na bağlı sosyal yardımlar aynı çatı altında birleştiriliyor.

Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, kendi bütçesi olan, icra gücüne sahip bir bakanlığa dönüştürülüyor. Sosyal yardımlaşma fonunun kaynaklarıyla birlikte güçlü kaynaklara sahip bir, "Aile ve Sosyal Yardımlaşma Bakanlığı" geliyor.

Bu seçimlerin en büyük özelliği, partilerin iddialı sosyal yardım projeleri ile yarışmaları değil mi?

Karayolları Genel müdürlüğü bünyesinden alınıp, Ulaştırma Bakanlığı'na bağlanınca Bayındırlık Bakanlığı eski işlevini kaybetmişti. Yeni dönemde Bayındırlık Bakanlığı lağvediliyor, bağlı birimleri Ulaştırma Bakanlığı'na devrediliyor. Eskiden bir de "İmar İskan Bakanlığı" vardı. Daha sonra Bayındırlık Bakanlığı'nın bünyesine katıldı. Aslında iki bakanlık birden kaldırılıyor.

8 Devlet bakanlığı 4'e düşürülüyor. Onlar da Başbakan yardımcılığı olarak korunuyor.

MİT ve Diyanet'in pozisyonu, İçişleri Bakanlığı'nın,"Belediyeler Bakanlığı" ve "Kamu Güvenliği Bakanlığı" gibi ikiye bölünmesi konusunda ise ne düşünülüyor bilmiyorum.

Ancak bildiğim bir şey var. Bazı bakanlıklarla ilgili yapısal değişiklikler,"Yeni Anayasa"dan sonra yapılacak.

"İleri Demokrasi" hedefinin sadece "yeni Anayasa" ile sınırlı kalması düşünülemez.

Bakanlıklara ilişkin düzenlemeler, işleyişten kaynaklanan sorunları gidermeye yönelik bir, "Restorasyon" çalışması olarak görülebilir. Yeni Anayasa hamlesi başarıya ulaşırsa, çağdaş demokrasinin kriterlerinin hakim olduğu yeni bir düzenleme daha hedefleniyor.

Devlet içinde demokrasiye uygun düşmeyen, seçilmişler-atanmışlar dengesi ile kurumsal yapılanmalar olması gereken düzeye çekilecek. Burada nokta.

Her seçimin bir ruhu vardır.

Aslında açıklanan seçim beyannamelerini, milletvekili listelerini demokrasinin şekil şartı olarak görmek gerek. Asıl büyük kavga derinde yaşanıyor.

Yıllarca ülkenin kaderine seçilmişler mi hakim olacak yoksa elinde silahı bulunanlar mı kavgası yaşandı. Bu seçimde ise tablo çok net.

Kimse yanılmasın, bu seçim Ergenekonu içeriye tıkanlarla, Ergenekonu Meclise taşıyanlar arasındaki bir mücadele.

Askeri darbelerin, kanlı öğrenci olaylarının, Alevi-Sünni kavgasının-sağ-sol çatışmasının, Türk-Kürk bölünmüşlüğünün, Dersim'in, Menemen'in ,Sivas'ın, Maraş'ın, Çorum'un, Taksim olaylarının arkasında olan Derin Gladıo düzeni ile onu tasfiye etmek için mücadele veren sivil iradenin bir savaşına tanık oluyoruz.

Eğer becerebilseler bu mücadeleyi darbe yaparak gerçekleştireceklerdi. 27 mayıs'ta Menderes'i asarak, 12 Mart'ta Deniz Gezmiş'i, 12 Eylül'de Mustafa Pehlivanoğlu'nu astıkları gibi Sarıkız, Ayışığı darbeleri başarılı olsaydı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alacaklardı. Başarılı olamadılar.

Bu kez CHP görüntüsü altında Susurluk-Ergenekon zihniyetini Meclise taşımaya çalışıyorlar.

Ergenekon sanıkları Haberal'ı, Sinan Aygün'ü, İlhan Cihaner'i,Mustafa Balbay'ı hayatını sola hizmete adayan Fikri Sağlar'dan CHP'nin eski Genel Başkanı Hikmet Çetin'den önde tutan Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı ise bu işin taşeronluğu.

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT