1. YAZARLAR

  2. Rasim Ozan Kütahyalı

  3. Ergenekon ve İsrail
Rasim Ozan Kütahyalı

Rasim Ozan Kütahyalı

Yazarın Tüm Yazıları >

Ergenekon ve İsrail

11 Ocak 2009 Pazar 17:02A+A-

Bu aralar bir yandan Ergenekon sürecinde son yaşanan operasyonları, gözaltına alınan devletin “saygın” adamlarını ve bombaların istiflendiği tarlaları konuşuyoruz... Bir yandan da Gazze kıyımını, İsrail devletinin hunharlığını ve acımasızlığını...

Aslında birbirine çok bağlı iki mevzu bunlar... Ergenekon meselesi ile İsrail meselesi arasında çok kritik bir bağ var. Bunu çok çok önemsiyorum... İzah etmeye çalışalım...

Öncelikle Ergenekon denilen yapılanma esasen Türk devletinin yeraltı örgütlenmesidir... Derin devlet denilen şey, bizatihi devlettir bu ülkede, devlet de özü itibariyle askerdir... 70’ler, 80’ler, 90’larda da bu yapı aynı yapıydı... Aynı derin yapılanmadan bahsediyoruz... Sadece Türk devlet zihniyeti kendini yaşanan çağa adapte ettikçe, bu derin yapılanmanın ismi ve hedefleri değişiyor... Bu hedefler bazen devlet-dışı kimi ideolojik gruplarla benzeşiyor. Devlet, o gruplarla geçici ittifaklar kuruyor, onları içine alıyor, bir kaos ve darbe ortamının yaratılması için onları destekliyor. Yeri geldiğinde de bu grupları bozuk para gibi harcıyor, atıyor... Bu hep böyle oldu...

İsrail meselesinde de, Ergenekon zihniyeti iki yönlü strateji izliyor... Bir yandan içeride sistematik olarak Yahudi-düşmanlığını pompalıyor... Dışarıda ise tam anlamıyla İsrail-yandaşı bir rota izliyor... Bir yandan, askerî istihbarat marifetiyle yürütülen projelerle Yahudi-düşmanı kitaplar yazdırılıyor. Kimi televizyon dizilerine verilen lojistik destekle bu ırkçı düşmanlık körükleniyor (Bunu da detaylı yazacağım, 2002-2006 arası Ergenekon’un bir TV ayağı vardı)... Öte yandan İsrail ile savunma işbirliği anlaşmaları, 2 milyar doları bulan silah ticareti anlaşmaları, İsrail’in Gazze katliamını yaptığı uçakların deneme uçuşları için İsrail devletine tahsis edilen alanlar, hem hava hem deniz kuvvetleri bağlamında birlikte yapılan tatbikatlar... Bunları yapan da Türk devleti, Türk Silahlı Kuvvetleri... İsrail’in Gazze kıyımı gibi icraatları için gönüllü antrenman sahası niteliğinde bir ülke Türkiye... Fakat aynı Türkiye’de aynı devlet antisemitik politikalarla kendi Yahudi yurttaşlarını ülkeden kaçırtmak için elinden geleni yapıyor. Bu cumhuriyetin tarihi Yahudilere yapılan ahlak ve hukuk dışı uygulamalarla dolu... Dış ilişkilerde tam gaz İsrail-yandaşı olan devlet zihniyeti, diğer taraftan Müslüman yurttaşlarının İsrail ile Yahudileri özdeşleştirerek her ikisinden de nefret etmesini arzuluyor, bunu kışkırtıyor...

Ergenekon bağlamında son 6-7 yılın projesi de bu strateji üzerine oturuyordu... Erdoğan, Gül ve Arınç gibi isimlerin kökeninin Yahudi olduğu, onların İsrail’in ve ABD’nin adamı olduğu yönünde sistematik propagandalar yürüttü Ergenekon örgütü... Ergun Poyraz, bu işle görevlendirildi, o malum kitapları yazdı... Yalçın Küçük ve Soner Yalçın’ın “gayret”leri Ergenekon’dan ne kadar bağımsızdı? Bunu bu süreçte göreceğiz... Mütedeyyin Türkiye halkının mason, sabetayist, Yahudi denildiği zaman şalterlerinin atacağını bilen Ergenekon zihniyeti bir yandan halkı bu yolla AKP’den soğutmaya çalışıyor, bir yandan da yapılması tasarlanan darbe girişimi için dışarıda İsrail ve ABD’nin desteğini arıyordu... İsrail ve ABD’nin en aşırı-sağcı isimleriyle Ergenekon’un “proje ve tasarım”cı aktörlerinin yakın temasta olduğunu biliyoruz. Düşünün bu örgüt bir yandan da ülke içinde anti-emperyalist sol bir dil üzerinden İsrail ve ABD düşmanlığı propagandası yapıyordu!!

Türkiye halkında özellikle İslami kesimde Yahudi-düşmanı ırkçı duyguların azması, AKP hükümetinin de bu yönde davranması, Türk devlet zihniyetinin en çok isteyeceği şeydir... Türkiye’de militer/yarı-militer bir sistem Ortadoğu’da İsrail’in, küresel çapta da ABD’nin tam desteğini almadan hayata geçirilemez... Bu iki ülkenin tam desteğini almak için de seçilmiş Türk hükümetinin İsrail ve ABD karşıtı olduğuna bu iki ülke “establishment”inin ikna edilmesi gerekir... O sebeple Türk sivil hükümetlerinin İsrail ve ABD karşıtı çıkışlarından apoletli güçler hep çok memnun olmuştur. 69-71 ve 79-80 döneminde Demirel tam istedikleri gibi davranmıştı mesela... Sivil hükümetlerin bu çıkışları dış destek bağlamında darbecilerin elini güçlendirir... İsteniyor ki, halk bir yandan sistematik propaganda yoluyla Yahudi-karşıtı, Batı-karşıtı çizgide tutulsun, İsrail’in ve ABD’nin sert politikaları bunu beslesin, seçmenlerin bu yoğun duyguları siyasi partileri ve hükümetleri etkilesin, seçilmiş hükümetler gaza gelip ona göre karşıt politikalar uygulasın. Böylece cunta adayları da dışarıya “Bakın ben size her zaman bağlıyım, istikrar sembolüyüm, demokrasi-memokrasi takmayın, mühim olan size yandaş istikrarlı bir yönetimdir. Biz bu çizgideyiz” mesajını versin...

İşte bir darbenin zemini böyle hazırlanır... Ergenekon’un Yahudilik ve İsrail üzerinden yürüttüğü bu strateji çok tehlikelidir... Başarıya ulaşırsa, tüm Türkiye yurttaşlarının geleceği kararır... Bu dava o sebeple yüzyılın davası...

TARAF

YAZIYA YORUM KAT