1. YAZARLAR

  2. Serdar Arseven

  3. Ensarioğlu: Bölücülüğü devlet yetkisini kullananlar yaptı
Serdar Arseven

Serdar Arseven

Yazarın Tüm Yazıları >

Ensarioğlu: Bölücülüğü devlet yetkisini kullananlar yaptı

04 Aralık 2009 Cuma 00:58A+A-

Piran’ın önde gelen isimlerinden Said Ensarioğlu dünkü sohbetimizde Şeyh Said’in asla Kürtçülük gayesi taşımadığını, onun asıl amacının şeriatın kurallarının yaşanması olduğunu belirtti.

Ensarioğlu ile sohbetimizin bugünkü bölümünde, bölücülüğü yapanların kimler olduğu ve Şeyh Said’in bacanağının ihanetine yer veriyoruz.

Bizim aile de böyle her tarafa dağıtılmış. Biz buna alıştık artık. 1960 ihtilalinde hiçbir şeyden haberimiz yok; 27 Mayıs günü ihtilal oldu, 28’inde bizi yakaladılar. Buradan tabii, MİT’e, Kolordu Komutanlığı’na ve askeri uçaklarla Sivas’a... Aldılar bizi götürdüler, 300 kişi olarak. Suçumuz, Demokrat Partili olmaktı. Tahta kuruları ile yaşayarak 6 ay kaldık orada, 6 ay sonra 250 kişiyi serbest bıraktılar. Biz 55 kişiyi mecburi iskâna tabi tuttular, mallarımızı devletleştirdiler.

- Aileler parçalandı?..

- Çok fena... Oraya buraya dağıttılar. Bizim aile de böyle her tarafa dağıtılmış. Biz buna alıştık artık. 1960 ihtilalinde hiçbir şeyden haberimiz yok; 27 Mayıs günü ihtilal oldu, 28’inde bizi yakaladılar. Buradan tabii, MİT’e, Kolordu Komutanlığı’na ve askeri uçaklarla Sivas’a... Aldılar bizi götürdüler, 300 kişi olarak. Suçumuz, Demokrat Partili olmaktı. Tahta kuruları ile yaşayarak 6 ay kaldık orada, 6 ay sonra 250 kişiyi serbest bıraktılar. Biz 55 kişiyi mecburi iskâna tabi tuttular, mallarımızı devletleştirdiler. Babamı Antalya’ya, beni Tekirdağ’a -ki 17 yaşındayım o zaman-, dayımı Bolu’ya, başka akrabamı Manisa’ya... Madem ki Demokrat Partilisin, suçlusun. O zaman 17 yaşındaydım. Düşünüyordum, ‘Bana ne sorabilirler?’ diye. Öyle suçlar isnat ettiler ki, yok efendim Menderes bana şu kadar silah göndermiş; “Muhterem şeyhim, ellerinizden öperim. Bu silahları muhafaza edin. Bir darbe olursa orduyu alaşağı edin, bizi kurtarın.” Böyle mantıksız şeyler. İdamla yargılandık. Uydurulmuş suçlar. Bölücülüğü bugüne kadar hep devlet yetkisini kullananlar yaptı. 105 sayılı iskan kanunu sadece bizi kapsıyor. O zaman Milli Birlik Komitesi’nin çıkarttığı kanun, sadece 18 vilayet için. Bölücülük oradan başlıyor.

Asılan kesilen, öldürülen, yakılan... Belli başlı insanları öldürdüler, idam ettiler. Geri kalanları sürgün ettiler. Devlet yerine tam oturunca, aflar çıkarttılar. Hadiseden üç yıl sonra bir af çıkarttılar, bir süre sonra mesela Fırat’lar 1947 affıyla memleketlerine döndüler.

- Şeyh Said olayına dönecek olursak...

- Şeyh Said olayı... Bu olay başlayınca, Maden’i işgal ediyorlar. Birkaç kazayı filan ele geçiriyorlar, ondan sonra Şeyh Said, “Diyarbakır’ı kuşatalım” diye yola çıkıyor. Sonra, Diyarbakır’dan geri çekiliyorlar. Bu sefer diyorlar ki, yurt dışına gidelim. Genç takım; Irak’a gidiyor, kurtuluyor.

Şeyh Said ve diğer bazı nüfuzlu insanlar ise İran’a geçecekler. Aşağı yukarı 300 süvari. Şeyh Said ile beraber olan Bahri Ağa, 17-18 yaşlarında. Vartolu Kasım bey, Şeyh Said’in de bacanağı. Şeyh Said’i karşılıyor, nereye gidiyorsunuz. O da “İran’a geçiyoruz” diyor. “Yahu” diyor, “Her tarafta asker var. Sizi yakalarlar. Gelin burada size ziyafet çekeyim, yolları kontrol edelim, hangi yolda asker yoksa sizi oradan götürelim, ben de sizinle beraber geleyim” diyor. Şeyh Said, bacanağından şüphelenmiyor. “Münasiptir” diyorlar. Koyunlar, keçiler, yemekler hazırlanıyor. Kasım Bey, el altından haber gönderiyor öbür tarafa... “Ben bunları oyaladım, siz Abdurrahman Paşa köprüsünde tertibat alın. Ben oradan gönderiyorum..” Şeyh Said ile beraber olan kafilenin etrafını sarıyorlar. Şeyh Said fark ediyor ki... Kasım Bey ihanet etmiş. Şeyh Said yakalanıyor, Irak’a geçen genç kesim kurtuluyor. Sonradan ihanet eden Kasım’ı sürgün ediyor, Kemalistler. Şeyh Said olayının ardından bölgedeki kayıp sayısı en az 200 bin.

DİCLE’NİN DOKUNULMADIK KÖYÜ KALMADI

- Şeyh Said’in idamından sonra yapılanların bir kısmını anlattınız...

- Köyler yakılıyor, ele geçirilenler katlediliyor. Dicle’nin dokunulmadık köyü kalmıyor. Sadece Dicle’nin değil... Her tarafın. Kaçabilen kurtuluyor ama... Devlete yardım etse de etmese de büyük kayıplara uğruyor insanlar.

- Şeyh Said olayından sonraki kaybın bu kadar büyük olmasında İsmet İnönü kıştırtmasının rolü var.

- Zamanın Başbakanı Fethi Okyar, katliam yapmak istemiyor. Diyor ki; “Oradaki güçlerimiz bunların hakkından gelir, fazla abartmayalım.”

İsmet İnönü, Başbakanlığı kapmak için, tutuyor devreye giriyor.

- Şeyh Said ve dava arkadaşları “İngiliz uşaklığı ile” suçlandı uzun yıllar...

- Halbuki bu insanlar vatansever. Bakın, amcam yüzlerce kişiyi alıp da, Rusların üzerine gidiyor. O zamanki insanlar, tekbir getire getire gidiyor. Devletin silahı yok, elbisesi yok. Kendi silahları ile, kendi elbiseleriyle tekbir getire getire...

Eğer Şeyh Said ve arkadaşları, bu bölgenin insanları Fransızlarla ya da İngilizlerle anlaşmış olsaydı, bugün burada da bir “güdümlü Kürt devleti” kurulmuştu. Türkiye’nin gücü var mıydı?.. İngilizlerle, Ruslarla, Fransızlarla birlik olsaydı Kürtler?.. Urfa’da asker mi savaştı, Antep’te, Maraş’ta asker mi vardı?.. Ülkenin düşman işgalinden kurtulmasında bu insanların rolünün büyüklüğünü kim inkar edebilir.

YARIN:Şeyh Said’in gerçek niyeti neydi?

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT