1. YAZARLAR

  2. Necmettin Turinay

  3. Encümen-i Dâniş ve CHP
Necmettin Turinay

Necmettin Turinay

Yazarın Tüm Yazıları >

Encümen-i Dâniş ve CHP

26 Ocak 2011 Çarşamba 00:06A+A-

Mevcut CHP eleştirisinin bir noksanı varsa, o da CHP’yi bir bütün telâkki etmekten ileri geliyor. Yani CHP, kendi içinde yeknesak bir yapı imiş gibi bir değerlendirme!.. Dolayısıyla CHP’lilerin ağzından çıkan her söze cevap vermek, anında o sözleri göğüslemeye kalkışmak buradan ileri geliyor. Neticede de, karşılıklı atışmalardan çıkan bir sonuca göre, kamuoyu zannediyor ki CHP hakikaten bütünlükçü bir yapı arzetmektedir.

Halbuki durum hiç de öyle değil!.. Tam aksine, her an aşiretleşmeye, kamplaşmaya müsait bir yapı; bu çatışmalar arasında kendi iç ihtilâflarını örtmeye, sarmaya, telâfi etmeye doğru hızla yol alıyor. Halbuki hadiseye biraz sakin bakılabilse, sözünü ettiğimiz iç ihtilafların yani farklı farklı iktidar odaklarının kümelenmesi durumu kendiliğinden ortaya çıkıverecek!..

İşte bu kavga dövüş arasında, mevcut mihraklardan birinin, CHP içinden başını uzattığını kimseler fark etmedi. O da kuşkusuz, CHP Genel Başkan yardımcılarından Süheyl Batum’un, bazı Ergenekon tutuklularının CHP listesinden milletvekili adayı yapılması yolundaki gayretkeşliğinden başkası değil.

İlgili açıklamanın tepki doğurmaması, dolayısıyla bu tasavvurun kınanması kadar tabii bir şey olamaz. Nitekim hemen çoğu basın organları da Süheyl Batum’un ve dolayısıyla CHP’nin bu noktadaki yanlışlığına vurgu yapmaktan geri kalmadılar.

Fakat ilgili durumun sırf bu seviyede algılanması yeterli olabilir mi? Bir sözün veya siyasi rolün mâbâdından ayrıştırılarak değerlendirilmesi veya hep böyle bir tutum takınılması insanı yüzeyselleştirmez mi? Öyleyse hadiseye biraz daha sakin bakmak, icabederse bir-iki gün sonra tepki vermek ve dolayısıyla ilgili sözün dayandığı stratejik temeli ve bağlantıları kavrayarak tepki vermek daha sağlıklı olmaz mı?

Sanırım CHP’de yaşanan Önder Sav tasfiyesi sıralarında yazmıştık. Hem de, belki, ilk defa ve sadece biz yazmıştık!.. Süheyl Batum’un genel sekreterlikten tasfiye edileceğini, çünkü onun CHP içine, daha farklı bir mihrak tarafından monte edildiğini iddia etmiştik. Dahası S. Batum’un önce DP Genel Başkanlığı için düşünüldüğünü, fakat Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığının ardından bu projeden vazgeçilerek, CHP’ye geçişinin sağlandığına da işaret etmiştik. Dolayısıyla Demirel, Cindoruk ve Mesut Yılmaz üçlüsünün aldığı bir kararla icra edilen bu politikanın ardından, Mesut Yılmaz ve Cindoruk gibi bazı isimlerin, CHP’ye geçişlerinin bir yolunun bulunmaya çalışılacağını belirtmiştik. Bizim satır aralarından çıkardığımız bu husus, CHP dışındaki bir mihrakın, CHP ile özellikle meşgul olduğunu, yeni bir CHP kurgusunun peşinde olunduğunu ortaya koymuyor mu?

İşte Aksiyon’un bu haftaki sayısında, Encümen-i Daniş başkanı Necmettin Karaduman’la yapılan bir mülâkat, bu projeyi bütünüyle açığa vuruyor. Karaduman, Süheyl Batum’u DP Genel Başkanlığı için düşündüklerini, fakat bunda muvaffak da olamadıklarını ifade ediyor. Ancak her söz, zarfı ile değerlendirilmez. Zira refleksleriyle hareket edenler gibi, önünde arkasında ne var bu sözün diye, düşünmeye vakti olmayanlar gibi hareket etmemek lâzım. Çünkü Karaduman’ın sözlerinin o kısımları, miadı dolmuş arşiv belgeleri üzerinden, sansürün kaldırılması gibi bir şey!.. Peki, ya devamı? İşte orası, Encümen-i Dâniş Projesi’nin devam eden kısmıdır ve özellikle mestûr geçilmektedir.

Yani sizin anlayacağınız CHP içinde, çeşitli kripto sınıfların varlığı söz konusu!.. Bu kripto sınıflardan bir grubu, Encümen-i Daniş kontenjanından gelenler teşkil ediyor. Böyle CHP içinde, Soros politikalarının temsilcisi ve uygulayıcısı rolünde bazı grupların varlığına da, sevgili Dilipak işaret etmemiş miydi?

Aynı şekilde Gürsel Tekin ve ekibini de, ayrı bir politik mihrak olarak değerlendirmek gerekir. Kuşkusuz Attila Sav takımından, Baykal kontenjanından ekipleri de ihmal etmemek kaydıyla!..

Dolayısıyla bir siyasi varlığı ya da siyasal tutumu, böyle masa başına yatırmadan, onu ayrı ayrı analiz etmeden, günü birlik tepkilere kendini teslim eden politikalar, bir zaman gelir ki kendi kendini yorgun düşürür. Stratejik düşünmek ise, mevcut bir ortak cepheyi (CHP) ayrıştırmaya ve onun iç ihtilâflarını okumaya bağlıdır. Bunun şuurunda olmayan bir eleştiri de, karşı tarafın iç ihtilâflarını örtmeye yarayan bir tutkal vazifesi gördüğünün farkına bile varamayabilir!..

Dolayısıyla Süheyl Batum o sözleri söylerken, parti adına değil de, bağlı olduğu bir proje adına konuşmuş oluyor. Hem de bunu bir emrivakiye dönüştürerek!.. Sol veya Ergenekoncu bir kamuoyunun talep ve baskı gücü halinde, CHP’ye transferini sağlamaya çalışarak!.. Kuşkusuz bu önerinin, Kılıçdaroğlu’na yapıldığı da meydanda!.. Fakat onun sözlerinin daha, onaylama anlamına gelmediği nasıl olur da unutulur?

Öyleyse özü itibariyle sol olmayan, fakat tabanı da kalmadığı için, CHP’yi kobay olarak kullanmaya kalkışan bu projenin deşifresi lüzumlu hale gelmiştir. Dolayısıyla bu yazıyı da onun için kaleme alıyoruz.

YENİ AKİT

YAZIYA YORUM KAT