1. YAZARLAR

  2. Orhan Miroğlu

  3. Emret komutanım!
Orhan Miroğlu

Orhan Miroğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Emret komutanım!

13 Haziran 2011 Pazartesi 11:03A+A-

Türkiye, 2002 ve 2007’de “Emret komutanım” demeye devam etmemizi isteyenlerle, istemeyenler arasında zorlu mücadelelerle geçen iki genel seçim ve 12 Eylül 2010’da da bir referandum yaşadı.

İki seçimi ve bir referandumu, artık “Emret komutanım” demek istemeyenler kazandı.

Bu, bizim siyasi tarihimizde yeni bir süreç anlamına geliyor ve her şeye rağmen bu süreç, bütün yalpalanmalara, çelişkilere ve sapmalara rağmen devam ediyor.

Neo-İttihatçıların zamanı geldiğinde, ismi gizli kasalardaki listelerde yazılı muhalifleri vurmak için toprağın altına gömdüğü silahlar, ordunun komuta kademelerinde hazırlanan darbe planları hiçbir işe yaramadı.

Türkiye toplumu, bir cumhurbaşkanının, evinden çıkarken arkadaşlarını arayıp karısını ve çocuklarını onlara emanet ettiği tehlikeli günlerden geçti.

Sayın Gül, Sayın Erdoğan ve evi suikast timlerinin ablukasına alınan Sayın Arınç gibi cesur insanların arkasında halk desteği vardı. Ama cesaret olmasa, bu destek neye yarardı?

 Eğer bu cesareti halkla buluşturmanın ustalığı olmasaydı, ne dünyadaki değişim rüzgârı ne Türkiye’nin değişim ihtiyacı, hiçbir şey, toplumun “Emret komutanım” demeye devam etmesinden yana olanların pervasızlığını ve iktidarını durdurmaya yeterdi.

“Tahrir meydanlarının yaşandığı bir dünyada zaten Türkiye de değişirdi” inancı bana doğru bir inançmış gibi gelmiyor.

Türkiye bir çok kez, barışı ve demokrasiyi ıskalamış bir ülkedir..

Çok uzaklara gitmeyelim. 1989’da Berlin Duvarı çöktü ve yüze yakın ülkenin rejimi değişti. Türkiye, kendisini tam da o tarihte kanlı bir savaşın içinde buldu.

Dört yıl sonra, Kürtlerle savaşı bitirmek ve dünyaya yetişmek isteyen Özal’ı önce yalnızlaştırdılar sonra da yok ettiler.

Ama Erdoğan’a Özal’a yaptıklarını yapamadılar.

Tarihe de, Erdoğan’a ve partisine de haksızlık yapmamak lazım, vefalı olmak lazım; ama, Erdoğan ve partisinin de, 2023 Türkiyesi’ne giden yolun, idam sehpalarından, Kürtlerle yeni bir savaştan ve Öcalan’ın ebediyete kadar İmralı’da tutulmasından değil, Kürtlerle barışmaktan geçtiğini görmeleri ve anlamaları lazım.

12 Haziran seçimlerinin, değiştiklerini iddia etseler de, “Emret komutanım” diyenlerle, artık bir daha asla “Emret komutanım” demeyecek olanların arasında yaşandığını düşünüyorum.

Türkiye’nin değişim tarihi asıl buradadır.

Tarihsel olarak değerli olan, üç seçim ve bir referandumda, “Emret komutanım” demeyenlerin ve demeyecek olanların elde ettiği ve elde edeceği kazanımlardır.

Dolayısıyla, tarihin asıl yaşandığı bu alana gözümüzü kapatırsak fotoğrafın bütününü göremeyiz.

Sevgili Ahmet Altan’a açılan dava gibi, ya da “ucube heykel” gibi, gölgesi her nasılsa asıl fotoğrafa üşüşmüş bir takım gölge-hadiselerle uğraşıp dururuz.

Tarihin yaşandığı asıl alandan kopmamak için, AK Parti’nin 330’un altına düşmemesini ve BDP’nin de güçlü bir temsil elde etmesini temenni ediyorum.

(Bu yazı, seçim sonuçlarının açıklanmasından önce yazıldı.)

[email protected]

TARAF

YAZIYA YORUM KAT