1. YAZARLAR

  2. Ergun Babahan

  3. El kırma sezonu geç açıldı
Ergun Babahan

Ergun Babahan

Yazarın Tüm Yazıları >

El kırma sezonu geç açıldı

15 Temmuz 2009 Çarşamba 00:16A+A-

Ahmet Altan’ın Taraf’taki köşesinde okudum.

68 kuşağından 64 yaşındaki bir mühendis CHP’ye oy verdiğine acayip pişmanmış, şimdi ‘Elim kırılsaydı da vermeseydim’ diyormuş.

Seçim sonrası bu yargıya varanların dilekleri gerçek olsa Türkiye nüfusunun yarısından fazlasının bir kolunun sürekli alçıda olması gerekirdi.

Evet, Türkiye’de bir vesayet sistemi var ama sivil siyasetçilerin de bu vesayet sistemini öne sürüp hiçbir şey yapmamaları, sadece yağma ve yolsuzluk işleriyle uğraşmaları gerçeği var.

Bu ülkede bunca darbeye karşı bir tek Allende çıkmaması bundan olsa gerek.

Baksanıza kaç kez darbeye maruz kalan Süleyman Demirel bile bugün en ateşli vesayet sistemi savunucusu kesilmedi mi!

68 kuşağı abimizi bu nedenle biraz anlıyoruz.

Bu topraklarda Kurtuluş Savaşı’nın etkisiyle olsa gerek, Kemalizm ile solculuk birbirine karıştırıldı.

Solculuğu sadece eylemcilik sanıp işin ideolojik boyutuyla uğraşmayan gençler zaman geçip yaş kemale erince kendilerini CHP’nin kapısında buldu.

Aslında CHP, onların bir zaman hararetle değiştirmeyi umdukları statükonun en temel savunucusuydu.

Elbette kimileri hala bu gerçeği görmüyor ve CHP’ye şevkle bağlantısını sürdürüyor.

Bu gerçeği görenler ise kol kırma mevsimini açmaya hazırlanıyor.

Görülmesi gereken bir gerçek var, Türkiye’de değişimin yolu Avrupa Birliği süreci ve bu yolda yapılacak değişimlerden geçiyor.

Bu süreç laik kesimin en büyük korkusu irticaya karşı da en büyük güvence.

CHP’ye destek veren 68, 78, 88 kuşağı için asıl sıkıntı burada başlıyor.

Çünkü CHP Atatürk’ün çizdiği ‘çağdaş uygarlık’ hedefi yolunda atılan adımlara da karşı çıkıyor.

Avrupa Birliği çıpasından kopmuş bir Türkiye’nin nerelere savrulabileceği konusunda ciddi bir kaygıları da görülmüyor.

Asıl irtica tehlikesinin, bölünme tehlikesinin Avrupa Birliği’nden kopmuş bir Türkiye’de ortaya çıkacağının farkında değiller.

Bu noktada enerji boru hatlarına verilen öneme karşı çıkıyorum.

Elbette Avrupa enerjisinin önemli bir bölümünü sağlayacağı bir boru hattının güvenliğinin tehlikeye düşmesini istemez.

Türkiye kanlı bir iç savaşa girerse olacak budur.

Ancak bunu gerçekten engelleyecek olan Avrupa’nın tavrı değil, Türkiye’nin kendi Kürt yurttaşlarına olan yaklaşımıdır.

Eğer Ankara bu konuyu doğru ele alamazsa, hiç bir boru hattının kıymeti harbiyesi olmaz.

Elimizi kırmak, kafamızı duvara vurmaktansa, doğrulrı görmek ve gerçekçi adımları zamanında atmak daha yerinde olur.

68’den 2009’a kadar geçen süre bu yüzden aşırılı gecikmeli.

Alperenler

Türkiye’de başı açık kadına yönelik bir saldırı manşet olur.

Oruç tutmayan birinin dövülmesi manşet olur.

İçki içenlere yönelik tepki manşet olur.

Klasik müzik konserinde şarap içilmesine yönelik tepki de manşet olur.

Bu gerçeği görmek gerekir çünkü laik kesim bugün kendini azınlık konumunda görmektedir.

Onların korkularına oynayanlar her zaman provakatif eylem arayışı içinde olacaktır.

Korku olmazsa bir sürü insan gücünü kaybeder.

O yüzden bunlara alet olanlar büyük bir yanlış içindedir ve savunulacak bir yanları yoktur.

STAR

YAZIYA YORUM KAT