Kuzey Irak'tan Türkiye'ye dönen 34 kişi için DTP tarafından şova dönüşen karşılama yapıldı.

Cumhurbaşkanı, Başbakan, muhalefet ve hatta askerler tepki gösterdi.

Kamuoyu da gösterilerden rahatsız...

Uzmanlar, demokratik açılım sürecinin zarar görebileceğini dile getiriyor.

Hepsi de sonuna kadar haklı...

Ancak anlamaya çalıştığım "dağdan inenler" ve onları karşılayanlar neyi kutluyor?

Ortada tek seçenek var. "Silahların susması, bölgeye barışın gelmesi."

Aksini düşündürecek nasıl bir gelişme var?

Onlar eve dönmeden öncesiyle, sonrası arasında ne değişti?

Aslında DTP ve bölge halkı eylemleriyle, "Sizi aramızda görmek istiyoruz. Eve dönüşünüz bizim için bayram. Tercihimiz barış, silahlı eylem değil" diyor.

Aksini söyleyenler olsa bile neticesi böyle...

Eminim yakında "dağdan" da tepki gelecek, "Ne var bunda bu kadar eğlenecek" diye.

DTP'nin yaşanan süreçten siyasi rant elde etme düşüncesi de abartılı karşılamada rol oynuyor.

Ama en önemlisi, herkes "Ne PKK ne de Öcalan muhatap alınmasın. Meclis'te bulunan DTP muhatap alınsın" demedi mi?

İşte DTP süreçteki köprü rolünü oynuyor. Rahatsız olmak niye?

Dağdakilere "eve dönüşü" cazip kılmaya çalışıyor.

Ancak DTP'nin yapılan şovun yan etkilerini doğru hesap edemediği anlaşılıyor.

Niyetlerinin Türkiye halkını rencide etmek olmadığı gün gibi ortada...

O halde DTP'nin de, sürecin başarısı için bir "ince ayar" yapması kaçınılmaz.

Bundan sonra "barışın dili" gibi "barışın tavrı"na da dikkat edilmeli...

***

Skandal içinde skandallar...

Haber merkezleri dün şok bir iddia ile çalkalandı.

"Bir subay, imha aşamasında Türkiye'yi karıştıran 'İrtica ile Mücadele Eylem Planı'nın ıslak imzalı orijinalini kurtarıp, Cumhuriyet savcılarına bir ihbar mektubu ile iletti."

Bilgi doğruysa, Eylem Planı'nın varlığının deşifre olmasından daha büyük bir skandal ile karşı karşıyayız demektir.

"AK Parti'yi ve Gülen'i Bitirme Planı" adıyla bilinen belgede, seçilmiş hükümeti devirmek (darbe yapmak) için ona destek verdiği varsayılan Gülen hareketi ve diğer cemaatlerin "yok edilmesi" öngörülüyordu.

Yok etmek için de masum insanların evlerine silah koymak ve askeri savcılar ile soruşturma açıp, baskınlar, tutuklamalar yapmak planlanıyordu.

Skandal belgenin orijinal kopyalarından birisi ortaya çıkarsa, Albay Dursun Çiçek'in "elinin ürünü" olduğu kesin olan bir darbe planına suçüstü yapılmış olacak.

Peki, askeri savcıların belgeye ulaşmasını engelleyen ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un halka "teminat" vermesine neden olan bu "imha" işini kimler, hangi emir-komuta zinciri içinde yaptı?

İhbar iddiası doğruysa, skandal içinde skandallara hazır olun!

BUGÜN