1. YAZARLAR

  2. Nasuhi Güngör

  3. Diyanet ‘Aşk- Memnu’ mu Tavsiye Etsin?
Nasuhi Güngör

Nasuhi Güngör

Yazarın Tüm Yazıları >

Diyanet ‘Aşk- Memnu’ mu Tavsiye Etsin?

08 Şubat 2010 Pazartesi 11:56A+A-

Kur’an geçmişimizi, yarınlarımızı ve bize, bizi tanıtır. Bu itibarla Kur’an ile buluşmak kendimizle buluşmak demektir. Okudukça kendimizi, Rabbimizi tanır ve tüm kainatın bizim için yaratıldığını fark ederek Rabbimize şükrederiz. Bunun için akşamları yarım saat televizyonu kapatın, Kuran bilen ev halkı okusun. Evde Kuran bilmeyen var ise ses kayıtlarından yardım alsın.’

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu’nun bazı gazetelerde öfke patlamasına yol açan ve manşetlere konu olan açıklamaları böyle.

‘Bardakoğlu bir taş attı’ demiş Fatih Altaylı’nın gazetesi. Ayrıca manşet kesmemiş olacak ki hızını alamayıp konuyu köşesine taşımış. ‘Bu açıklamanın kabul edilemez olduğunu, kimseye zorla Kuran okutamayacağınızı, okutursanız o rejimin adının laik, demokratik cumhuriyet olmayacağını, bu açıklamayı yapan birinin laik cumhuriyetin Diyanet İşleri Başkanlığı koltuğunda oturmasının zül olduğunu’ yazmış.

Asıl ‘zül’, yani zillet, Diyanet İşleri Başkanı’nın böyle bir tavsiyesinin ‘delinin kuyuya taş atması’ olarak görülmesidir. Bu bir.

İkincisi, Ali Bardakoğlu’nun söyledikleri kendi bütünü içinde son derece anlamlıdır. Aynı zamanda neredeyse bütün toplumun yaşadığı sıkıntılara yönelik bir tavsiyedir. Sabah akşam ekranlardaki kepaze programlarda ve dizilerde ömrünü çürüten milyonlara, birbirinden kopuk ve farklı odalarda televizyon arayan ailelere, sabah kalktığında ilk işi dizi kahramanlarının (!) kıyafetlerini mağazalarda aramak olan zavallılara çıkış yolu göstermek ne zaman kabahat oldu?

Üç, asıl sorun Türkiye’de Diyanet’in bir kurum olarak gördüğü muameledir. Siz bir kurumu devlet protokolünün en arka sıralarına iter, bizzat sorumlu olduğu konular başta olmak üzere tek bir meselede bile görüş almazsanız, önüne gelen böyle zırva manşetler atar, yazılar kaleme alır.

***

Defalarca yazdım. Din işleri posta hizmeti değildir, özelleştirme mantığı ile bakamazsınız. Benim vergilerimle Diyanet’e bilmem şu kadar para aktarıyorsunuz gibi kargalara malzeme tezler savunamazsınız. Çünkü hepimizin vergileriyle inşa edilen nice kamu hizmeti vardır, hayatımız boyunca yolumuz kesişmez. Ama kamu hizmetlerine bu mantıkla yaklaşamazsınız.

Dahasını da yazdım. Sadece ekonomik krizlerde hutbe okutmak ya da mahyalarda propaganda yapmak için aklımıza gelen Diyanet, her nedense din eğitimi konusunda muhatap alınmaz. Görüşü sorulmaz.

‘Bardakoğlu bir taş attı’ diyenler, bin türlü cahilin, kendini bilmezin dinle ilgili görüşlerini merak ederler. Ama Diyanet İşleri Başkanı konuşunca küplere binerler. Görüşlerini desteklemek için buldukları adamlar da, ya ‘iyi darbe kötü darbe’ diye fal açan sözüm ona sanatçılardır, ya da ‘televizyona karşı çıkmak matbaaya karşı çıkmaktır’ diyen cahillerdir. Yakın bir tarihte Bardakoğlu din eğitimi konusunda birkaç kelam etmeye kalkınca başına neler geldi, lütfen arşivlerden bir göz atın.

***

Bir kurumun hizmet kalitesini sorgulayabilirsiniz, hizmet veren personelin daha iyi eğitim almasını, insanların ve çağın sorunlarına daha kuşatıcı yaklaşmasını isteyebilirsiniz. Bunun için de Diyanet sonuna kadar eleştirilebilir. Ya da ondan sorumlu olarak takdir edilen bakanlara da hesap sorulabilir. Bunların hepsi doğrudur.

Ancak ülkenin Diyanet İşleri Başkanı, insanlara ‘Kendinize yarım saat zaman ayırın, Rabbinizi hatırlayın’ tavsiyesinde bulundu diye yeri göğü yıkmak; işte bu gerçekten haddini aşmaktır.

STAR

YAZIYA YORUM KAT