1. YAZARLAR

  2. Mustafa Ünal

  3. Dersim çarpar
Mustafa Ünal

Mustafa Ünal

Yazarın Tüm Yazıları >

Dersim çarpar

30 Kasım 2011 Çarşamba 00:01A+A-

CHP acınası halde... Kılıçdaroğlu, Dersim ile Ankara arasına sıkışmış durumda. Şu ana kadar bir çıkış bulabilmiş değil. Bir ışık da görünmüyor. 'CHP Genel Başkanı' olarak, Dersim'e olan borcunu bugün değil de ne zaman ödeyecek?

Dün gözler grup toplantısındaydı, acaba Başbakan Erdoğan'ın özür çıkışını bir adım öteye taşıyabilecek miydi? Ne gezer. Aksine Dersim dosyasının açılmasından duyduğu rahatsızlık üslubuna da, sözlerine de yansıdı. Ağır ifadelerle Başbakan Erdoğan'ı eleştirdi. Oysa en azından Başbakan'a özründen dolayı teşekkür edebilmeliydi. Bunu da yapamadı.

Maalesef Dersim konusunda adımını ileriye doğru atmaya cesaret edemedi. Bundan daha elverişli ortamı bir daha yakalayabilir mi, kuşkulu. 'Yeni CHP' söylemini sözde bıraktı. Eski CHP'den bir farkı olmadığını gösterdi. Katı ideolojisini esnetmiş, projelere yönelmiş 'Yeni CHP' arayışı bir umuttu, bir heyecandı. Bütünüyle olmasa da büyük oranda tükendi.

Dersim gerçekleriyle yüzleşmek bu kadar mı zor? Hayır, değil. Türk toplumu hazır aslında... Baksanıza çok farklı siyasi gelenekten gelen Başbakan Erdoğan Dersimlilerin acısını paylaşabildi, 'Başbakan' sıfatıyla özür diledi. Ne partisinden ne de tabandan hiçbir itiraz gelmedi. Özür nedeniyle eleştirilmedi. Aksine kamuoyundan destek gördü.

Kılıçdaroğlu'nun beklentisi, Dersim gerçeklerinin bütün çıplaklığıyla gün yüzüne çıkması değil, konunun bir an önce soğuması ve gündemden düşmesi... Zor düşer. O mağdurların ahı kolay dinmez. Dersim kurbanlarının dosyası kolay kapanmaz. Dersim ruhu, katliamlara bulaşanları yakar. Bu 'CHP de olsa, Atatürk de olsa' fark etmez. Dersim, Kılıçdaroğlu'nu da çarpar.

Kılıçdaroğlu ne tarihe, ne Dersim'e borcunu ödeyebildi ne de Başbakan Erdoğan'a teşekkür edebildi. Dersim'in konuşulmasından rahatsızlık duydu.

Bu sürecin bir başka kaybedeni ise Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün... Bir televizyon programında, sözlerinin çarpıtılarak, eklemeler yapılarak yayımlandığını söylemiş. Keşke neyin çarpıtıldığını, hangi cümlelerin eklendiğini de ifade etseydi. Edemez, çünkü ne çarpıtma ne de ekleme var.

Bu, söyledikleri karşısında zor durumda kalan siyasetçilerin başvurduğu çok ucuz ve çok basit bir yöntemdir. Oysa 'Dersim katliamını' gündeme taşımak için siyasete girdiğini söyleyen Hüseyin Aygün'ün, Zaman'a teşekkür borcu vardı. Dersim dosyası onun Zaman'a söylediklerinin neticesinde açıldı.

Kamuoyu Dersim'in iç yüzünü öğrendi. Okumuş insanların bilgisi bile birkaç makaleden öteye gitmeyen sığlıktaydı. Sadece belli bir kesimin ilgi alanındaydı. Dersim gerçeği Türkiye'ye mal edilmemişti. Pandoranın kutusunu açan, Hüseyin Aygün'ün Zaman'a söylediği sözler oldu.

Katliamı kitap konusu yapmış, siyasete bunun için soyunmuş bir Dersimlinin Zaman Gazetesi'ne teşekkür etmesi gerekmez miydi? Ama tam tersini söyledi. 'Çarpıtma' dedi, 'ekleme' dedi. 'Dersim'de ne olmuştu?' sorusuna cevap verirken de Zaman'a söylediklerini aynen tekrarladı.

Mustafa Kemal Atatürk'e ilişkin sözlerinde eksiltme var. Ayrıca muhabir arkadaşımız Habib Güler görüşme talebinde bulunduğunda haberin bayram tatilinde yayımlanacağını söyledi.

Zaman'ın çarpıtmayacağını Deniz Baykal'ın ağzından söylersek acaba daha inandırıcı olur mu: "Zaman'la yaptığım görüşmelerde 'Acaba hangi başlıkla olay çarpıtılacak' diye bir endişeye hiç kapılmadım. Bu anlayışın artarak devam edeceğine inanıyorum..."

Dersimli de olsanız fark etmez. Dersim'in ruhu sizi de çarpar.

Kılıçdaroğlu ile Aygün'üyle CHP acınası halde...

ZAMAN

YAZIYA YORUM KAT