HAKSÖZ HABER

Denizli Valisi’nin bir dönerciyle yaşadığı tartışma Türkiye’nin dinmeyen acısını topluma tekrar hatırlattı. Bürokratik oligarşi olarak isimlendirilebilecek yönetici kesiminin “sıradan” vatandaş ile olan ilişkisi modern ulus devletin tabiri caizse kâbusu. Bir tek Türkiye için değil dünyanın neredeyse tüm ülkeleri için aynı sorundan bahsedilebilir. Belki devletin görece “görünmezliğini” savunan Avrupa demokrasilerinde diğerleri kadar söz konusu olmasa da bürokrasi-halk ilişkisi üzerinde uzun uzun konuşulması gereken bir mesele.

Denizli’de yaşanan olay bu durumu tekrar gün yüzüne çıkarttığı için belki bununla hesaplaşmak adına hayırlara vesile olabilir. Kastımız valinin görevden alınıp sorunun “ertelenmesi” değil. Vali görevden alınınca yerine gelecek olan kişi de aynı “devlet-makam” bakış açısıyla yetişmiş bir isim olacağından sorun yok olmayacak. En fazla ertelenecek. Yapılması gereken devletin de makamların da geçici olduğu gerçeğinin lafta kalmaması ve tatbikidir. Bu noktadan bakıldığında valinin yaptığı hareketten dolayı özür dilemesi önemlidir. Ancak asıl olması gereken görevden alınması değil kendisinin istifa etmesinin gerektiğidir. Zira var olan şartlara eklenen pandemi krizi ekonomik olarak insanları ciddi bir buhrana sokmuşken, öfkelenip “kapatın bu işletmeyi” demek milletin halinin pek anlaşılmadığının göstergesidir. Bunun valilik makamının kaldırabileceği bir perspektif  sorunu olmadığını belirtmeye gerek bile yok!

Hepsinden önce yapılması gereken ise dünya merkezli değil ahiret merkezli düşünebilen insanlar yetiştirmektir. Devleti veya herhangi başka bir ideali kutsamayan, tüm bunların dünyalık geçici şeyler olduğunun bilincinde, Allah’a karşı sorumluklarının farkında olan insanların sayısı arttığı vakit bu tarz artık kronik hale gelen sorunlar da kendiliğinden son bulacaktır. Aksi halde devlet, az evvel önerilen bakış açısıyla hareket etme idealine sahip insanları dahi değiştirip dönüştürerek kendisi için kullanışlı “bürokrat” haline getiriyor.