1. YAZARLAR

  2. Ali İhsan Karahasanoğlu

  3. Dayak ve teşhis olayında doğrular-yanlışlar
Ali İhsan Karahasanoğlu

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Dayak ve teşhis olayında doğrular-yanlışlar

29 Temmuz 2012 Pazar 00:22A+A-

Hukukla ilgili bilgisi, “guguk” kadar olan adamlar, ahkam kesiyorlar..

Hatay Emniyeti’ndeki dayak iddiası ile ilgili teşhisi eleştirerek, uygulamanın vicdansız-insafsız ve hukuka aykırı olduğunu ileri sürüyorlar.

“Böyle teşhis olur mu”ymuş?

Affedersiniz, “Nasıl olacaktı peki, teşhis?”

Bir vatandaş dayak yediğinde, şikayetçi olursa, dayak atan polis memuru nasıl bulunacak?

Evet; Hatay’daki teşhis, öncelikle sivil vatandaşın dayak yemesinin faillerini tesbit için zorunlu.

Çünkü dayak yiyen kişi, ancak şikayetçi olur. Ne bilsin, ilk defa karşılaştığı polisin adını soyadını?

Mecbur; tarif ederek şikayetçi olacak.

Nasıl tarif edecek?

“Esmer, 170 boylarında.. Bıyıksız-sakalsız..”

Eee. Aynı karakolda 20 tane bu evsafta memur var.

Nasıl bulunacak dayak atan?

Git-gel Konya altı saat (artık 2.5 saat)!..

Aslında mağdur vatandaş, milletvekili oğlu olmasaydı, yaşanacak olan da bu klasik oyalamadan ibaretti.

“Git kardeşim ya. Sen dayak attığını söylediğin adamı daha tarif edemiyorsun. Ne bileyim sana kim dayak attı? Ben sana şimdi, emniyetin tamamını buraya mı dizeceğim? Git işine” denirdi.
“Olması gereken” yapılmazdı..

Olayın başka boyutları da var.

Dayak iddiası, en yaygın suçlamalardan..

Her iddia sahibine inanılır mı?

Dayak yediğini söyleyen kişinin doğru konuştuğunu, nerden biliyoruz?

Bunun içindir ki, “çok kişi arasından, faili tespit için teşhis metodu” doğru bir yöntem.

Özellikle de, mağdur olduğunu iddia eden kişinin ayrı, şahitlerinin ayrı olarak faili teşhise girmesi, tam anlamı ile doğru uygulama..

Dikkat ederseniz, somut olayda, hem dayak yediğini söyleyen kişi, hem de şahitler, ayrı ayrı teşhise alınıyorlar. Dolayısı ile, birbirleri ile uyumlu ifade verdiyseler (yani doğruyu söylediyseler) ne âlâ. Ama ayrı ayrı teşhise alındıkları için; birisinin “Bu dövdü” dediğine, diğeri, “Hayır o olay yerinde yoktu” dediyse, o şikayetten hiçbir şey çıkmaz. Bu açıdan da, şahide ayrı, şikayetçiye ayrı yaptırılan somut teşhis doğru. Ve sanıldığı gibi dayak yiyenin lehine değil, tam aksine aleyhine bir uygulama. Memuru koruyan bir uygulama..

Bir de takmışlar, rütbeli polise “Sök apoletini öyle geç sıraya” hatırlatmasına.

Bu da çok doğru bir uygulama..

Ve iddia edildiği üzere, yine polisin aleyhine değil, lehine bir uygulama..

Teşhis yapacak kişinin ise aleyhine..

Çünkü, polis rütbeli olarak sıraya geçerse, dayak yediğini iddia eden kişi, teşhis yapamasa bile, sırf forsundan yola çıkarak, “İşte bu” diyecekti.. Tam teşhis yapamadığı halde, tahminen suçlama yapacaktı.

Demek ki rütbe sökülürse, teşhis yapanın işi zorlaşacak.

Rütbenin sökülmesi, failin yüz hatlarını iyi hatırlayamayan mağdurun, sadece apoletten teşhis yapmasını önlemeye matuftur.

Hatta “Amirleri, forsu çıkartarak, rütbeli memuru korumuşlar” bile diyebilirim.

Çünkü doğru teşhis metodu, 5-6 forslu memur göstererek, onların içinden dayak atan forslu memuru bulmasının istemesi idi.

Rütbeli memuru, rütbesiz gibi göstererek “seç bunlardan birisini” demek, aslında “dayak yiyen kişiyi, yanıltmaya çalışmak”tan başka bir şey değildir.

¥

Hatay’daki milletvekili oğluna dayak girişimi, aslında Türkiye için çok faydalı bir eğitim hizmeti oldu.

Artık tüm Türkiye biliyor ki, bir polisten şikayetçi olduğunuzda, o polisin kimliğini tespit etmek, dayak yiyenin vazifesi değil.

Dayak yiyen, şikayetini yapacak..

Kim olduğunu, emniyet bulacak.

Hem de, kim olduğunu tespit etmek için, gerekirse karakoldaki tüm memurları sıraya dizip, teşhis yaptıracak...

Tüm Türkiye bu uygulamayı öğrendi.

Ve mecburen, her emniyet müdürü de, bu uygulamayı tekrar edecek.

Olması gereken de, zaten bu..

Yok artık öyle, “Ben senin keyfin için, tüm karakolu buraya hizaya mı dizeceğim” geçiştirmeleri..

Vatandaş öğrendi.. Memur da bunu uygulayacak.

Ve esas vahim yanlış:

Deniliyor ki, “Olaya karışmayan memurlar, hizaya dizilerek rencide edildiler.”

Evet, bu rencide etme işlemi, doğru.

Ama rencide edenler, emniyet amirleri değil.. Görüntüleri basına sızdıranla ile, yayınlayanlardır.. Çünkü o teşhis işlemi, karakol içinde kalsaydı, rencide olunacak hiçbir şey yoktu. Zaten çok kişi arasından, faili bulması için, yani doğruyu söylemesi için her olayda teşhis yaptırılır. Oraya dizilenler de bilirler ki, suçlu oldukları için değil, suçlunun bulunması için, yardımcı olmak üzere oradadırlar..

Dolayısı ile rencide edilmede esas sorumluluk, görüntüleri sızdıran ve yayınlayanlardadır.

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT