1. YAZARLAR

  2. Mehmet Altan

  3. Cunta ağır basabilir mi?
Mehmet Altan

Mehmet Altan

Yazarın Tüm Yazıları >

Cunta ağır basabilir mi?

18 Haziran 2009 Perşembe 18:38A+A-

Dünkü yazımı bitirirken çok umutluydum.

Üstelik umudumu artıracak gelişmeler de devam etti. Örneğin, Türkiye tarihinde ilk kez bir iktidar partisi ‘askeri darbe’ için yargıya başvurdu.

AK Parti Genel Sekreteri İdris Naim Şahin ve AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ, önceki gece, Ankara Adalet Sarayı’na gelerek hazırladıkları suç duyurusu dilekçesini Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiler.

Dilekçede, ‘hukukun koruması altında bulunan bir siyasi partinin ve onun kurduğu Hükümetin ortadan kaldırılmasının, görevlerini kısmen veya tamamen yapamaz hale getirilmesine yönelik yasa dışı çalışmaların, bir hukuk devletinde asla kabul edilemeyeceği ve cezasız bırakılamayacağı’ vurgulandı.

AK Parti Genel Sekreteri İdris Naim Şahin’in imzasıyla sunulan suç duyurusu dilekçesinde, ‘gerekli soruşturmanın yapılarak suç fail veya faillerinin ortaya çıkarılması ve cezalandırılmaları hususunda gereğinin yapılması’ talep edildi.

* * *

Ayrıca...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da dik ve net duruşunu dün de bir kez daha ifade etti...

‘Partimle ilgili dün yapılan suç duyurusunun metni hepinize dağıtıldı. Bu suç duyurusunu yapmamızın gerekçeleri, her şeyi orada var. Çünkü bu olay, sıradan bir olay değil, bütün söz edilen bu metin, içerisinde bulunan başlıklar ile değerlendirildiğinde özellikle demokrasiye yönelmiş ve demokrasiyi adeta yok etmeye yönelik bir girişimin ip uçlarıdır.

...Bir iktidar partisi olarak bize yönelik adım karşısında tabii ki sessiz kalamayız. Şu anda bunun adımı atılmıştır. Ama böyle bir girişim de asla ülkemizde kurumların birbiriyle çatıştırılması değil, sadece bu olayın ve yahut da böyle bir adımın içerisindeki bireylerin kimler olduğunu tespit yolunda adımları atmamız da şarttır. Yaptığımız da budur.’

* * *

Star Gazetesi de Serdar Öztürk’ün avukatlarının imzasını taşıyan ‘Mühür Açma-İmaj Alma-Teslim Tesellüm Tutanağı’nı dün manşetten yayınladı.

Tutanağa göre, 4 Haziran günü saat 10.20 sıralarında Öztürk’ün ofisine yapılan operasyonu Ankara Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüşen yönetti. Arama sırasında baro temsilcisi Avukat Bayram Özkan ve Öztürk’le aynı büroda çalışan avukatlar Özge Evci, Çağrı Eryılmaz ile Gizem Ulusoy da hazır bulundu.

Ofisteki OEM marka bilgisayar kasasından çıkarılan Western Digital marka WMAM9M393186 seri numaralı 80 GB’lık hard diske imzalar karşılığı el konulup mühürlendi. El Koyma Tutanağı’nı avukatlar da imzaladı. Emniyet’e götürülen belgeler ve hard diskin yer aldığı delil torbasının mührü, Öztürk’ün avukatlarının huzurunda açıldı.

Saat 21.30’da imzalanan Mühür Açma-İmaj Alma ve Teslim Tesellüm Tutanağı’na göre, Serdar Öztürk’e ait hard diskin imajı alındıktan sonra bir kopyası da avukatların getirdiği hard diske yüklendi. Bu tutanağı da Öztürk’ün avukatları Özge Evci, Çağrı Eryılmaz ve Gizem Ulusoy imzaladı.

Bunlar çok umut vericiydi...

* * *

Ama umudumu sağlamlaştıran esas dayanağım, belgenin altında imzası bulunduğu öne sürülen Albay Dursun Çiçek’in, Ergenekon savcılarınca dün sabah için ifade vermeye çağrılmış olmasıydı...

Çünkü askeri savcılığın yürüttüğü soruşturmalar hep tartışılmalı oldu... Dünkü Zaman Gazetesi bunların bir listesini yayınlamıştı...

Sivil mahkemenin 39 yıl verdiği Şemdinli sanıklarının askeri mahkemece anında tahliyesinden tutun da, darbe günlüklerini soruşturmak yerine Nokta Dergisi’ni basmaya kadar...

Emir-komuta zincirine göre çalışan bir sistemde hukuktan yana olmak zordur ve gerçek hukuk devletlerinde bu nedenle ‘askeri yargı’ yoktur.

* * *

Ne göreyim...

Albay Dursun Çiçek’in Ergenekon savcıları tarafından ifadesi alınması işi yatmış...

İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı, ‘Genelkurmay Askeri Savcılığı, belgede adı geçen albayın ifadesini ve imza örneklerini alarak kriminal incelemeye göndermiş. Gerekirse Adli Tıp Kurumu’nda incelenebilir. Esas olan imza karşılaştırması olduğu için imza örnekleri bize de gönderilecek. Bu nedenle ifadesinden şu an için vazgeçtik’ demekte...

Tecrübeli bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu gelişme bir önceki umudumu doğrusu epeyce törpüledi...

* * *

Belgenin doğruluğunu ve cuntanın varlığını ortaya koyan çok somut gelişmelerin sağlanması halinde bile acaba olası ‘cunta’ ağır basabilir mi sorusu aklıma düştü...

İnşallah vesvesedir...

Keşke dedim, ‘belgenin sahte olması halinde ne yapacağımızı Türkiye görecek’ diyen Orgeneral İlker Başbuğ, belgenin doğru olması halinde de ‘yapacaklarını’ açıklasaydı...

Çünkü doğru olduğu açıklanan sürüsüne bereket belge yakalandı ama hiçbir şey yapılmadı...

STAR

YAZIYA YORUM KAT