1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Çocuğunuz neleri izliyor diye baktınız mı hiç?
Çocuğunuz neleri izliyor diye baktınız mı hiç?

Çocuğunuz neleri izliyor diye baktınız mı hiç?

Ersin Çelik, çocuklara dayatılan görüntü kültürü üzerinden sapkınlığın normalleştirilmeye çalışıldığına dikkat çekiyor.

11 Kasım 2022 Cuma 14:00A+A-

Ersin Çelik / Yeni Şafak

Çocuğunuz neleri izliyor diye baktınız mı hiç?

Eşcinsellik ideolojisinin büyük ve asıl hedefinin çocuklar olduğunu, artık bir ekosistem inşa ettiklerini yüksek sesle konuşmanın zamanı geçiyor. Din, örf, adet ve kültürel değerlere dair aşılmaz tüm bariyerleri aşıp, eşcinsel bir dünyanın kapılarını aralamaya başladılar. Gözlerimizi açalım artık. Okullar, çizgi filmler, oyunlar, dijital platformlar, sosyal medya aracılığı ile dünyanın her bir noktasında çocuklar ile ebeveynleri arasında büyük bir uçurum inşa ediliyor.

Yeni Şafak’ın ikinci LGBT dosyasında eşcinsellik propagandasının en büyük hedefinin çocuklar olduğunu anlatmaya çalıştık. Arkadaşımız Şefika Nur Çiftçi yine aylarca çalıştı ve alanında uzman isimlerle konuşarak görüşlerine dosyada yer verdi. Birazdan detaylarını aktaracağım. Korka korka okuyacağınız bilgiler vereceğim.

Dosyaya hazırlanırken şunu bir kez daha anladık. Eşcinselliğin günümüzde çocuklara indirgenmesi ve dayatılması yeni bir durum değil. Yard. Doç. Mücahit Gültekin, “Algı Yönetimi ve Manipülasyon” kitabında, eşcinsellik aktivizminin tarihsel sürecini aktarırken, ilk LGBT organizasyonu olan Mattachine Society’nin kurucusu Harry Hay’in aynı zamanda bir pedofili olduğuna dikkat çekiyor. Harry Hay, LGBT’yi savunan açık manifestosunu da Alfred Kinsey’in araştırmasını yayınladığı 1948’de ilan ediyor. Bugün LGBT lobisinin bilimsel safsatalarını dayandırdığı Kinsey ise ‘bebekler de cinsel arzuya sahipti’ diyordu.

Şimdilerde ise çocuklar üzerinden bir ekosistem inşa etmeye başladılar. Almanya’nın başkenti Berlin’de LGBT kreşi, çocuklar için eğitim vermeye başladı. Kreşe ön kayıt yaptıran 60 çocuğa eşcinsel yaşam anlatılacak.

LGBT ideolojisinin psikolojik ve sosyolojik taraflarını analiz eden çalışmalarıyla bildiğimiz Şöhret Karaduman Hoca’mızın uyarmasıyla şu detaya vakıf oldum. Berlin’de açılan LGBT kreşinin yönetim kurulunda Almanya’da sapık görüşleriyle tanınan Rüdiger Lautmann da var. Lautmann, çocuklara ilgi duyduğunu itiraf ederek 1994 yılında ‘Çocuğa Şehvet: Bir Pedofilin Portresi’ isimli bir de kitap yazmış daha önce. Şimdi ise 60 çocuğun kayıt yaptırdığı kreşte çocuklara eşcinsellik eğitimi verdirecek.

Amerika’da Cumhuriyetçi aileler, son yıllarda çocuklarını okuldan almaya başladılar. “Homeschooling” yani ev okul eğitim modeline geçiyorlar. Aileler, eşcinsellik etkileşiminin okullarda başladığını düşünerek resmi eğitim yerine alternatif bir eğitim modeli uyguluyorlar.

Yeni neslin “sosyal etkileşim” diye çok büyük bir sorunu var. Cazibesi çok yüksek. Sosyal medya ve sosyal çevre birleşerek yeni bir kişilik oluşturuyor. Ünlü araştırma platformu Statista’nın 2022 yılında yayınladığı grafiğe göre; Amerika’da “Gey veya lezbiyen ilişkiler ahlaki olarak kabul edilebilir mi?” sorusuna “evet” diyenlerin oranı 2008 yılından sonra ani ve katlanarak yükselişe geçmiş. Bir kırılma var. 2002’de yüzde 38 olan oran 2008’de yüzde 50’yi görmüş. Kendi kendime “ne olmuş da birden yükselmiş?” sorusunu yönelttim. Yanıtını grafiği incelediğim cep telefonum verdi aslında. İphone’un ilk modeli 2007 yılında çıktı ve bir yıl sonra Amerika’da artık herkesin elindeydi. Direkt etkisi olmayabilir ancak YouTube da aynı yıllarda hızla mobilleşti. Aynı araştırmaya göre “gey veya lezbiyen ilişkiler ahlâkî olarak kabul edilebilir” diyenler 2011’de birden yüzde 56’ya yükseliyor. Yakın tarihteki gelişmelere bakınca bu sefer de karşıma Netflix çıktı. Çünkü platforma ilk defa 2010 yılında uygulama olarak İphone’larda yer almaya başladı.

Şefika Nur Çiftçi’nin hazırladığı dosyada da açıkça vurgulanıyor. Sadece kısa süre öncesine kadar ahlaki görülmeyen eşcinsellik, LGBT, çocuk istismarı, pedofili gibi kavramlar artık normal hayatın parçası oldular. Netflix ve benzer yayınların çoğalmasıyla aslında bunun sistematik bir toplum mühendisliği ile oluşturulduğu anlaşılıyor. Zaten Netflix, dizi ve film kategorilerine “gay ve lezbiyen” sekmesini açarak dijital ekosistemin bayrak taşıyıcısı oldu.

Sadece Netflix değil. Herkesin ulaşabildiği ve güya çocukların güvenli içerikler izlemesi için açılan YouTube Kids de açıkça LGBT temalı çizgi filmler yayınlamaya başladı. YouTube Kids ilk defa 2015 yılında açıldı ve iki yıldır da ülkemizde.

YouTube’un iddiası, YouTube Kids’in çocuklar için oldukça güvenli olduğu yönünde.

Peki gerçekten de güvenli mi? Asla!

YouTube Kids’te eşcinselliği anlatan, normalleştiren ve bu yaşam biçimini çocuklara aşılayan onlarca içeriğin olması tesadüf olamaz. Bu bir yazılım hatası da değil. Çocuklara özel LGBT dayatmasının merkezinde, YouTube’un algoritması var.

Anne ve babaların şiddet, küfür ve cinsellikle ilgili içerikler izlemesinler diye çocuklarının önlerine güvenle açıp koydukları platform aleni şekilde LGBT temalı yayınlar yapıyor.

Google ve YouTube’un dokunulmazlığı var. Politikalarının üzerinde bir kanun ve yasa yok. Hiçbir ülke ne içeriklerine ne de kendi koydukları kurallara müdahale edemiyor. Diğer yandan bu özgürlük ile çocuklara eşcinsellik aşılıyorlar.

Anayasa’nın 41. Maddesi’nin değiştirilerek ailenin güçlendirilmesi çok önemli bir adım. Fakat ötesinde eşcinsellik dayatmasının önüne geçecek düzenlemeler gerekiyor.

Eğer önlem alınmazsa ve bir denetim mekanizması oluşturulmazsa, bir süre sonra kimse, “ya benim çocuğum daha 6 yaşında. Neden böyle şeyler söylüyor, düşünüyor? Nereden öğrendi bunları?” demesin. Direkt nerede neleri izlediğine baksın. Yanıtını bulur.

HABERE YORUM KAT