1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Cihad Eden Erkek ve Kadınlar İzzet Sahibidir
Cihad Eden Erkek ve Kadınlar İzzet Sahibidir

Cihad Eden Erkek ve Kadınlar İzzet Sahibidir

Son dönemde kadınlar üzerinden yürütülen ve Suriye Cihadı’nı karalama kampanyasına dönüştürülen konuları Suriyeli bir aktivist-yazarla konuştuk.

11 Ekim 2013 Cuma 14:17A+A-

YILMAZ BİLGEN / HAKSÖZ HABER

Kadın ve cinsellik teması baz alınarak Suriyeli direnişçileri ve sürmekte olan Cihadı lekelemek isteyenlerin bulunduğunu söyleyen Suriyeli aktivist yazar Ahlem El Mileci: ‘yürütülen bu kampanya düşmanlarımızın ne kadar alçalabildiğinin de göstergesidir’ diyor.

‘Ardında büyük bir enkaz bırakarak süren kanlı savaşta belki de en büyük mağduriyeti kadın ve çocuklar yaşıyor’ diyen Ahlem El Mileci tüm olumsuzluklarına rağmen Suriye’de yaşayan kadınlarda bu süreçte İslami şuur açısından son derece olumlu gelişmelerin yaşandığını belirtiyor.

Haksöz Haber Muhabiri Yılmaz Bilgen, mesleği çevre mühendisliği olan ve Suriye’de başlayan savaşla birlikte başta kadın sorunları olmak üzere savaşın yaralarını sarmaya dönük faaliyetlerde bulunan Suriyeli Ahlem El Müleci ile ana hatlarıyla Suriye’de yaşananları konuştu…

- Suriyeli Kadınlar Bu Savaş Sürecinden Ne Kadar Etkilendi ?

- Önünde ya evini barkını terketmek bilmediği bir diyara büyük bir bilinmezliğe göç etmek, ya da yerinde evinde köyünde, şehrinde kalarak Beşşar’ın bombaları ne zaman üstümüze inecek diye beklemekten başka seçenek olmayan birisini ne kadar etkilerse Suriyeli kadınları da o kadar etkiledi.

Öyle büyük bir travma ki bu nasıl anlatılabilir, nerden başlamalı bilmiyorum. Ama kesin olan bir gerçek var ki, Suriye’de yaşanan trajedi öncelikle bu beldenin kadınlarını vurdu.

Eşi cephede olanlar çocukların hayatta kalması ve günlük ihtiyaçlarını sağlamak gibi bir zorlukla karşı karşıyalar. Buna birde evinde bakmak zorunda olduğu savaş malülünü eklersek varın siz düşünün olayın zorluğunu. Esed’in keyfi bombalamalarının ne zaman kendi evlerine isabet edeceğine dair stresi ise hesaba bile katmıyorum. Çünkü bu durum artık Suriye’de sıradanlaştı.

Başka ülkelere göç etmek zorunda kalan kadınların durumları da ister mülteci kamplarında kalsınlar isterse herhangi bir şehirde yerleşsinler hiçte iç açıcı sonuçlar doğurmuyor. Maddi ve manevi bir kıskacın içinde kıvranıyorlar maalesef.

- Son dönemde Suriyeli muhaliflerin gecelik, hatta saatlik nikahlar kıydığına dair haberler Yapılıyor. Suriyeli bir kanım olarak siz ne söylemek istersiniz bu konuda?

- Bakınız her şeyden önce burada savaşan mücahitler Kur’an’ın Cihad emrini yerine getiriyorlar. Cihad ayetlerini kılavuz edinen bu insanlar nasıl olurda aynı Kur’an’da açık olan nikah ayetlerini çiğneyebilirler? Zira uluslararası medyada yer alan haberlerde bir gecede aynı kadınla 8-10 erkek birlikte oluyor denilmekte. Bu Kuran’a ihanettir. Resulullah(s.a.v)’ın sünnetine muhalefettir. Hangi müslüman böyle bir şeye kalkışabilir?

Suriye ve diğer cephelerde mücadele eden kardeşlerimiz bu iftiralardan ve bu iğrenç fiillerden beridir. Bu haberleri yapan gazetecilere konuşan kadınlar yalancıdır. Kimlerle nerede konuşuyor bu gazeteciler bilmiyorum ancak Suriye cephesinde bu haysiyetsizliği işleyen erkek ve kadınlar bulunmadığını kesin olarak söyleyebilirim. Böyle bir şeyi düşünmek bile alçaklıktır.

Kadın haklarını savunduğunu iddia eden bu şahıslarında Suriyeli kadınların onurunu yok saymaktan öte bir amaçları olmadığını düşünüyorum.

- Türkiye ve dünya medyasında Esed’e açıkça destek veren çevreler var. Bu mihraklar büyük bir karalama kampanyası yürütmekteler. Suriye’de bu minvalde neler yapılıyor?

- Baas medyası bu konuda destekçilerinden doğal olarak daha önde. Öyle ki hergün yeni bir yalan ve skandal haber üreterek insanlık onurunu iflas ettiren işlere imza atıyorlar.

Mesela son dönemde Suriye devlet televizyonunda Mücahit bir babanın 16 yaşındaki kızını ekrana çıkararak tezvirat yapıyorlar. Miled Kaddah isimli müslüman bir muhalifin kızı Ravan Kaddah, ‘babası tarafından işkence ediliyor’, ‘zorla istemediği bir kişiye veriliyor’ gibi gösterilmekte. Beşşar Esed yönetimi bu kıza sahip çıkarak bu sözde işkenceyi engellemiş olarak propaganda yapıyor. Baba Miled Kaddah olaydan birkaç gün sonra kayboldu. Anne çocuğum ve kızım nerde diye feryat ediyor. Arsız Esed yönetimi ise işlediği onca cinayete rağmen kendisini medeni ve insan hakları savunucusu olarak gösteriyor.

Yine 8 yaşında bir kız çocuğu onlarca şebbihanın tecavüzüne uğruyor. Bu yavrumuz o esnada şehit oluyor. Bunu kayda alıyorlar ve müslümanlar yaptı olarak servis ediyorlar. Suriye medyası da bunu bu iddia ile yayınlıyor.

Suriye’de kadın ve çocuklara yönelik rejim tarafından onur kırıcı o kadar alçaklık işleniyor ki inanın saymakla bitmez. Neden bu yalan haberlerle kamuoyunu oyalayan gazeteciler bu acıklı hikayelere yer vererek tarafsız bir gazetecilik yapmazlar merak ediyorum.

- Bu özgürlük savaşında kadının önemine dair ne söylemek istersiniz?

- Aslında net bir rol paylaşımı yapmak ne derece doğru olur bilmiyorum. Ancak en az erkek kadar kadınlarda savaşta ve zaferde pay sahibidir. Kadınlarında direniş ve cihad şuuru olmayan bir topluluğun nihai zafere ulaşması imkansızdır. Tarih boyunca da bu durum değişmedi. Kadınların zulme başkaldırısı en az erkeklerin mücadelesi kadar sonuca etki eden bir unsurdur. Suriye özelinde ise erkeklerimizin maruz kaldığı tüm tehlikelere bizim için geçerliliğini koruyor. Bombalamalarda onlarla birlikte ölen, sakat kalan ya da tutuklanarak insanlık dışı işkencelere uğrayan kadın sayısı erkeklerden az değil. Bu arada cephede bir fiil savaşan kadınlarımızda var..

- Her şeye rağmen ümitvar mısınız?

- Şunu çok net söyleyebilirim ki İslam yeniden diriliş sürecinde.Yaşananlar bu doğumun sancısı olarak kabul edilmeli. Suriye’de ve diğer İslam coğrafyalarında olan biteni bu zaviyeden görmemiz gerekiyor. Esed ve adamları canlı cansız herşeyi tahrip ediyor. Baktığımızda Mısır ve daha bir çok İslam beldesinde de manzara aynı. Ancak biz yeniden büyük bir medeniyet inşaa edeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmamalıdır. Yüreklerimizde derin yaralar açan bir savaşa tanıklık ediyoruz. Tüm bu acıların üstesinde gelecek bir imana ve azme sahip olduğumuzu düşünüyorum. Zulmün ve küfrün yüzü heryerde aynı. Ancak Müslüman’ın Rabbi ile olan samimi bağı bu zulmü ve küfrü mağlup etmeye yetecektir…

HABERE YORUM KAT

1 Yorum